Londra’nın yüzü Gazze’ye dönük

 

                 Londra’nın yüzü Gazze’ye dönük

  Londra’da geleneksel Kudüs günü Gazze protestoları ile kutlandı. İngiltere’de yaşayan Orta-Doğu kökenli Şii toplumunun kutladığı Kudüs günü 25 Temmuz günü Oxford Street çevresinde BBC Merkezinin bulunduğu alanda başlayarak ABD elçiliğine yapılan yürüyüşle sonuçlandı. Çok sayıda Şii din adamınında yer aldığı gösteriye katılan binlerce gösterici Gazze’de hemen ateşkes sağlanması,ABD ve İngiltere yönetimlerinin İsrail’in uçak ve bombaları ile yaptığı katliamı durdurmalarını istediler. Gazze’de iki haftadan beri süren İsrail hava ve kara kuvvetlerinin yürüttüğü saldırılarda Filistinli kadın ve çocuk ölümleri artarken Londra’dan gösterilen tepkiler de artıyor. Londra’da geçtiğimiz hafta yapılan 100 bin kişilik protesto gösterisinden sonra Cumartesi günü İsrail elçiliği önünde bir başka anti-siyonist protesto düzenleniyor. 25 Temmuz günü yapılan Kudüs günü gösterisine, Müslüman din adamları yanında çok sayıda siyonizm aleyhtarı Yahudi protestocu da katıldılar.  
                       
IHRC başkanı Massud Shadjare


siyonizme hayır

                                   

                                                     ‘iki yılda bir katliam yapıyorlar.’

Londra’da Al Kuds gününün düzenleyen İHRC (İnternational Human Rights Commission) Başkanı  Massud  Shadjare ‘LondraPosta’ ya yaptığı açıklamada; ‘Siyonist İsrail devletinin son 5 yıl içinde 3. kez düzenlediği hava ve kara saldırıları ile Gazze ve Filistin halkını fizik ve moral olarak yok etmeye çalışıyor. İki yılda bir kendi topraklarına füze atıldığı bahanesi ile organize saldırılar başlatan İsrail, Gazze’de özellikle gençlik kesimini hedef alıyor. BM tarafından yapılan ateşkes çağrılarını ciddiye almayan İsrail her saldırıda 1000-2000 insanı öldürmekten başka abluka altında tuttuğu Gazze’nin sağlık,yol,köprü,fabrika gibi alt yapı tesislerini yerle bir ediyor.’ dedi. Ağırlıklı olarak Filistin,İran ve Lübnan kökenli göçmen halkın katıldığı Kudüs günü gösteri ve protestolarında Lübnan’nın Şii savaş örgütü Hizbullah bayrakları yanında Hizbullah lideri Hassan Nasrallah ve İmam Humeyni posterleri taşındı. Binlerce gösterici BBC önünde başlayan protesto yürüyüşünü Marble Arch bölgesindeki ABD elçiliği önünde sürdürdü. İsraili silah,bomba ve askeri malzeme yanında diplomatik alanda da destekleyen ABD yi suçlayan göstericiler İngiltere halkını İsrail’e karşı ekonomik ve siyasi boykot kampanyasına katılmaya çağırdılar.

Mahir Tan      LondraPosta- Londra        

Hilary Clinton; ‘Benden Türbanlı kızının okulu için tavsiye istedi’

 Hilary Clinton;
‘Benden Türbanlı kızının okulu için tavsiye istedi’
                                 
                                 ‘Türkiye’nin gideceği yön kuşkulu’
       Bu başlığı önemli kılan içindeki ifadeyi kullanan yazarın kimliği. O Hilary Clinton, ABD nin eski Dışişleri Bakanı ve pek muhtemelen iki yıl sonrasının Cumhurbaşkanı. Hilary geçtiğimiz ay yayınlanan ‘Hard Choises’ adlı kitabında sıradan bir araştırmacı yada ‘strateji uzmanı’ olarak değil, son yıllardaki birçok önemli olayın organizatörü, canlı tanığı ve yakın bir gelecekteki muhtemel takipçisi olarak konuşuyor. Türkiye’ye yaptığı ve tüm üst düzey yöneticilerle görüştüğü bir resmi ziyaret sonrası yaptığı bir değerlendirme de 4 yıllık Dışişleri bakanlığı deneyimini şöyle özetliyor; ‘Türkiye benim 4 yıllık görev süremde önemli ancak zaman zaman sinir bozucu bir müttefik oldu. Bazı konularda birlikte olduk bazı konularda ayrı. Türkiye’nin gelecekteki yönü kuşkulu. Kesin olan yan ise onun bölgedeki önemi.’
                                 ‘Bizim kıza yardımcı ol’              
Başbakan Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeden karışık duygularla ayrılan ABD Dışişleri Bakanı ‘türban’ konusunda ABD de yapılan farklı değerlendirmelere yer verdikten sonra Erdoğan’ın kendi kızlarının türbanlı oluşundan büyük gurur duyduğunu söylediğin belirtiyor. Ancak ABD nin en güçlü kadınlarından Hilary Clinton, Türkiye Başbakanından   muhtemelen şaşkınlığa düştüğü bir istek alıyor; ‘Kızımın ABD’de lisans üstü eğitim yapması için tavsiyede bulunur musuz’ ?
ABD Dışişleri bakanı olarak Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Hilary, anılarında 2013 yılında ortaya çıkan ve bakanların adının karıştığı yolsuzluk soruşturmalarından kitabında üç kez söz ettikten sonra ‘kızının okul işinde yardım isteyen’ Başbakan’a özel bir yer ayırıyor.
Mahir Tan       LondraPosta- Londra

Bilgi, kazanmanın anahtarı!

Bir süre önce Diplomat Travel tarafından düzenlenen, uçak bileti ödüllü bilgi yarışmasının birinciliğini Ayla Köker kazandı.  




Hizmetleri Türk Toplumu tarafından yakından bilinen Diplomat Travel seyahat acentasının, çocuklarımıza yönelik olarak bu yıl ilkini düzenlediği bilgi yarışmasında, öğretmenler komitesinin değerlendirmesi sonucu 11 yaşındaki başarılı öğrenci Ayla Köker ödüle layık görüldü.

Diplomat Travel’ın ofisinde, geçtiğimiz cumartesi günü yapılan ödül törenine öğretmenler komitesinden Kezban Kulle ve Süleyman Bozkuş hazır bulundu. 



Süleyman Bozkuş’un sunduğu ödül töreninde, Diplomat Travel’ın Direktörü Özkul Beyzade bir konuşma yaptıktan sonra Ayla Köker’e başarı sertifikasını ve memleketi Hatay’a açık uçak biletini takdim etti. Ayla, daha sonra kendisi için alınan sürpriz pastayı kesti.

Namık Kemal Türk Dili ve Kültürü Okulu öğrencisi olan ve aynı başarıyı İngiliz okulunda da gösteren Ayla’nın, ödül gününe; annesi, babası ve ablaları da katılarak bu başarıyı ve mutluluğu paylaştı.

Orada bulunan öğretmenlerimiz, çocuklarımız için eğitim ve bilhassa yüksek öğrenimin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anlattılar. Program, haftaya Türkiye’ye tatile gidecek başarılı öğrenci Ayla’ya iyi tatiller ve hayat boyu başarı dilekleriyle son buldu.

LondraPosta / Londra


Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

Lozan Barış Antlaşması 91. Yılında

Lozan Barış Antlaşması Cumhuriyetin tapusu 




İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği (İADD), Lozan Barış Antlaşması’nın 91. yılı nedeniyle aşağıdaki bildiriyi yayınladı:

Lozan Barış Antlaşması 91’nci yılını tamamlıyor. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve ülkesinin bütün Dünya milletleri nezdinde geçerli olan ve hep geçerli kalacak olan TAPUSUDUR. Ve bir uçtan bir uca tüm coğrafyasındaki insanlarının eşitlikleri ve özgürlükleri ile devletinin laikliği temelinde, bilimi rehber edinerek varlığını sürdürmektedir.

Lozan Barış Antlaşması, Padişah Vahidettin’in, başta İngiltere olmak üzere, emperyelist ülkelere SEVR Antlaşması ile devrettiği Anadolu ve Trakya’mızı, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde verdiğimiz Kurtuluş Savaşı’mızla düşman istilasından temizleyerek kazandığımız bir ulusal TAPUDUR. Misaki Milli içinde üniter bir yapılanmadır. Bütündür, bölünmezdir. Rica ile değil, savaşarak, bileğimizin gücüyle kazanmışızdır.

O kadar ki, savaş sonundaki bir çeşit masabaşı mücadele sayılabilecek antlaşma bile amansız geçmişti. Mesela; Antlaşma için oturum, düşmanı İzmir’de denize döktüğümüzün ardından, 20 Kasım 1922 günü saat 3.30’da İsviçre’deki Lozan kentinin Mont Benon Gazinosu’nun salonunda başlamış, 24 Temmuz 1923 gününe kadar sürmüştü. Zaman zaman oturumlar kesilmiş, hatta bir keresinde heyetimiz Ankara’ya geri dönmüş, iş savaşın yeniden başlamasına kadar zor aşamalara varmıştı.


 “Düveli Muazzama”yı dize getirdik


Ama Murahhas Heyetimizin başında İsmet İnönü ve ülkemizin başında Mustafa Kemal Paşa vardı. Birlik içindeydik, güçlüydük. Ki, karşımızdakiler o zamanları “Düveli Muazzama” adı verilen emperyalist ülkeler, özellikle de İngiltere ve İngiltere’nin yamacındaki Fransa, İtalya dahil bütün İtilaf Devletleri ile Amerika gibi dünya devleriydi. Bizim yanımızda ise sadece Dışişleri Bakanı Çiçerin’le temsil edilen Sovyet Rusya yer alıyordu. Yani Lozan Barış Antlaşması zor şartların eseridir. Ama ülkemiz insanlarına aittir.

Biz İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, bu ülkemizin tapusunu hep onur bildik ve hep savunduk. Emperyalistlerle işbirliği içindeki din satıcılarına karşı da savunmaya devam edeceğiz.

Saygılarımızla.

İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği


LondraPosta / Londra


Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

Nasıl sağlıklı, mutlu ve özgüveni yüksek çocuklar yetiştirebiliriz?


İngiltere’de yaşayan göçmenler arasında, Türkçe konuşan çocuklar eğitimde en başarısız gruplar arasında. Türkçe konuşan anne-babaların, farklı kültür ve dil ortamında karşılaştıkları güçlüklerle daha iyi başetmeleri için bilgi ve beceri edinmeleri, kendilerine ebeveyn olarak güvenlerinin artmasını ve topluma daha iyi adapte olmalarını sağlıyor. Bunun sonucu olarak, çocuklarının gelişimini en iyi şekilde destekleyerek, okuldaki başarılarına olumlu yönde katkıda bulunabiliyorlar.


Bebeklikten başlayarak, çocuklara sağlıklı bir beslenme programı uygulanması, oyun ve uyku zamanı gibi faktörlerin bir düzene sokulması ise; çocukların okulda ve hayatta başarılı olmalarının anahtarı.




İngiltere Türk Sağlık Elemanları Derneği-Anglo-Turkish Healthcare Professionals Association (ATHPA), 12 Temmuz Cumartesi günü, Enfield Belediyesi Konferans Salonu’nda ‘Çocuk ve Ergen Sağlığı‘ konulu bir seminer düzenledi.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Esra Çağlar, ATHPA kurucu başkanı Dr. Müge Herrewegh-Trak, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Pediatrik Nefroloji Uzmanı Dr Nurdan Özyılmaz

Seminerin açılış konuşmasını yapan ATHPA kurucu başkanı Dr. Müge Herrewegh-Trak, 2011 yılında NHS‘de (Devlet Sağlık Hastaneleri) çalışmakta olan uzman Türk doktorları tarafından kurulmuş olan derneğinve bağlı bulunduğu Avrupa Türk Sağlık Elemanları Federasyonu’nun amaçları ve bugüne kadar yaptıkları çalışmalardan bahsederek, göçmenliğin getirdiği sorunların ruh ve beden sağlığı üzerindeki etkilerine değindi.

Dr Herrewegh, Türkçe konuşan sağlıkçılar olarak Türk, Kürt ve Kıbrıs kökenli topluma, kültüre duyarlı sağlık hizmeti verebilmek için NHS ile birlikte çalışmalarının gerekliliğinianlatarak, ‘Göçün getirdiği problemleri hepimiz yaşıyoruz. İngiltere’de şu an 500 bin civarındayız. Bizdeki depresyon oranı, yerel topluma göre 3 kat daha fazla’ dedi.

Türkçe konuşan topluma grup terapisi bazında, intihar ve madde kullanımı konularında hizmet vermeyiamaçladıklarını anlatan Dr Herrewegh, Türkçe konuşan sağlık görevlilerine çok ihtiyaç duyulduğunu da sözlerine ekledi.

İngiltere’de yaşayan Türk ve diğer Türkçe konuşan gençlerin madde kullanımı ile ilgili IOP (Institute of Psychiatry) nezdinde yaptığıliteratür taraması sonuçlarına kısaca değinen doktor, madde kullanımının yol açtığı psikolojik problemlerin bazen intihara kadar gidebildiğini sözlerine ekledi. Bu nedenle, önleyici hekimlik olarak ilk adımın: okullarda tarama ve bilgilendirme hizmeti olacağını, bunun akabinde bilinç davranış, ve aile terapisinin gerekli olduğunu söyledi.



Çocuğunuzla iletişimin temelleri


Seminere konuşmacı olarak katılan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Esra Çağlar,bir bebeğinanne karnındanbaşlayarakilk bin günününaltınçağı oldğunu, çocukların beyninin yaklaşık üçüncü yıllarında bir yenilenmeden geçtiğini ve kullanılan sinir hücrelerinin kaldığını, kullanılmayanların ise öldüğünü söyledi.

Çocukların ilk 6 aydan sonra objelere önce dokunarak, sonra da ağızlarına götürerek keşif yapmak istediklerini ve özellikle dokunabilecekleri türden kitaplar seçilmesi gerektiğine değinen Dr Çağlar, parklara götürülen çocukların daha sakin olduklarını, çocuklara müzik dinletilerek, bir müzik grubuna dahil edilmelerinin gelişimleri açısından oldukça önemli olduğunu belirtti.

Bebeklerle birebir ilgilenmenin, huzurlu bir ortam sağlamanınçok önemli olduğuna değinen Doktor Çağlar,Bebeğinizlekonuşun, ona kitap okuyun, ninniler söyleyin, mümkünolduğukadar çok doğaylatanıştırın. İlgili ebeveyn olmak ne kadar önemliyse, aşırımükemmeliyetçiolmamak da o kadar önemli. Rekabet ve aşırımükemmeliyetçilikebeveynin keyfini kaçırır, bilinçsizseçimleresürükler. Ebeveynde ve çocukda özgüveneksikliğineneden olur dedi.



Yatmadan bir saat öncesi sakin geçirilmeli


Yatmadan önce televizyon seyreden çocukların, beyinlerinin uyku moduna geçmekte zorlandığını ve ekrandaki görüntülerin beynini meşgul ettiğini ifade eden Dr Çağlar, çocukların uyku vaktinden bir saat önce kitap okuması ve banyo yapmasının onları rahatlatacağı ve rahat bir uyku vereceğini tavsiye ediyor.

Duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine izin verin


Çocuğunuzun söylediği şeyler hoşunuza gitmese bile, duygu ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmesi gerektiğini vurgulayan Dr Çağlar, kendilerini sözel olarak protesto edemeyen çocukların, eve ve etrafa zarar verebileceklerini, dışarıda arkadaşlarına bağırıp, çağıracaklarını söyledi.

Yemek yemesi için zorlamayın


Elde kaşık, çocukların arkasından koşarak onlara yemek yedirmeye çalışmanın son derece yanlış olduğuna değinen Dr Çağlar, ‘aksi takdirde aynı şeyi ödevi ve giyinmesi gibi konularda da yapmak zorunda kalırsınız’ diyor.

Somut, anlaşılır, açıklayıcı olun!


Sadece ‘Ayıp!’, ‘Yapma” dememek, çocuğun neyi, neden yapmaması gerektiğini, devam ederse davranışının sonuçlarını ve verilecek cezayı çocuklara anlatmanın önemine vurgu yapan Dr Çağlar, zaman kavramının çocuğun yaşına göre anlatılması ve asla yalan söylenmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yukarıdaki konular ve daha fazla bilgi için: http://esracaglar.com/turkce

İlk 6 aydan önce veya hızlı ek gıdaya geçiş hastalık yapıyor!


Anne sütünün önemine dikkat çeken Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Pediatrik Nefroloji Uzmanı Dr Nurdan Özyılmaz, ilk 6 ayda, bebeklerin anne sütünden başka, su da dahil olmak üzere hiç bir ek gıdaya ihtiyaçları olmadığını vurgulayarak, altı aydan önce ya da hızlı bir şekilde ek gıdalara geçildiğinde; ileride astım, ekzema gibi allerjik rahatsızlıkların ortaya çıkma riskinin yüksek olduğunu, bu sebeble ek gıdalara altı aydan sonra yavaş bir şekilde başlanması gerektiğini söyledi.

Kompleks karbonhidratlar metabolik hastalık riski taşıyor


Bebeklerin büyüme ve gelişmelerinin, doğdukları kilo persentillerine yakın bir paralellikte devam etmesi gerektiğini söyleyen Dr Özyılmaz, ek gıdalara geçildikten sonra, ekmek, makarna, muhallebi ve hazır mamalar gibi kompleks karbonhidratlarla, doğal olmayan bir yoldan kilo aldırtılan bebeklerin İleride daha fazla kalp damar hastalıkları, obeziteve tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıklara yakalanma risklerinin olduğu konusunda ebeveynleri uyardı.

D Vitamini eksikliği nedeniyle çocuklar güneşe çıkarılmalı


Hazır ve paketlenmiş gıdalardan uzak, Omega 3 yağ asitlerinden zengin bir beslenmenin, çocukların fiziksel ve zeka gelişmelerinde çok önemli olduğunu söyleyen Dr Özyılmaz, anne babalara çocuklarına düzenli olarak balık, ceviz ve badem yedirmelerini tavsiye etti. Bununla birlikte, özellikle İngilteredeyaşayan göçmen Türklerde, vitamin D yetersizliğinin çok sık görüldüğünü, bu sebeble iyi beslenmenin yanında, çocukların özellikle yaz aylarında düzenli olarak sabahları güneşlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Çocuk Hastalıkları ve Pediyatrik Nefroloji Uzmanı olarak St Thomas Evelina Children’s Hospitalda çalışan ve aynı zamanda Kuzey Londrada klinik yapan ATHPA kurucu üyelerinden Dr Özyılmaz, Dr Çağlar ve Dr Herrewegh ile birlikte, bundan sonra da İngiltere’de yaşayan ve Türkçe konuşan halkımıza düzenli aralıklar ile seminerler vermeyi planladıklarını, bu şekilde halkın sağlık düzeyinin yükseltilmesi ve topluma sağlıklı yaşam bilinci kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.



İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Aysın Yılmaz ve Psikolog Çiğdem Yavuz da seminere katıldı. 

Bundan sonraki sağlık seminerinin 4 Ekim 2014 tarihinde Cemevi’nde olması planlanıyor.

Aynur Yavuz / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 


İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu, Türk toplumu yararına çalışmaları hızlandırıyor

Özer: ‘Federasyonun önceki yönetiminin, bugüne kadar çesitli nedenlerle yapamadığı veya yaptırtılmadığı çalışmaları olmuştur. Yeni yönetim kurulu olarak, genel kurulda dile getirilen sorunları da göz önünde bulundurarak, gerek Türk makamları, gerekse İngiliz makamları nezdinde toplumumuzun haklarını aramak ve savunmak birinci hedefimiz olacaktır’.

Haftanın belirli günlerinde sağlık, göçmenlik-hukuk ve eğitim konularında danışmanlık hizmeti vermek; Federasyonun amaç ve tüzüğü doğrultusunda yeni dernekleri kazanarak, toplumun farklı kesimlerine ulaşmak ve böylece Türk toplumunun temsil gücünü arttırmak; Federasyonun yönetimine bağlı olarak çalışacak komiteleri kurarak, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını korumak ve yurt dışında itibarını arttırmanın yanı sıra sözde Ermeni soykırım yalanlarına karşı ve Kıbrıs konusuyla ilgili çalışmalar, üniversite ve Türk okullarına yönelik projeler’ ve Türklerin yoğun oldugu bölgelerdeki belediyelerle ilişkilerin geliştirilmesi konuları İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu’nun hedefleri arasında. 




İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu (İTDF), geçtiğimiz perşembe günü Londra’da bir iftar yemeği düzenledi. Sade Retoran’da gerçekleştirilen iftar yemeğine İTDF üyesi dernek temsilcileri ve üyelerinin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
1 Haziran 2014 tarihinde, Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirerek yeni başkan ve yönetim kurulunu seçen İTDF’nin oybirliğiyle yeni başkanı seçilen Jale Özer, iftar yemeğinde yaptığı konuşmada ‘İngiltere’de yasayan tüm vatandaşlarımızşunu bilmelidirler ki; İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu, çalışmalarındadin, dil, ırk ve mezhep ayırımı gözetmeden toplumun sesi olacaktır. Yeterki bizden güven ve desteğiniziesirgemeyin’ dedi.

İTDF Başkanı Jale Özer

Özer konuşmasına şöyle devam etti:
Gerek ulusal günlerimizin, gerekse dini gün ve bayramlarımızın, yurt dışında yaşayan Türklerin bir araya gelip, ulusal bilincin oluşmasına ve yaşadığımız ülkenin şartlarına uyum sağlayarak, birlik ve beraberlik içinde, çocuklarımızın daha aydınlık bir geleceğe doğru adım atmalarını sağlamanın bir başlangıcıdır.Bizler de bu bilinç içinde bu akşamki iftar yemeğini düzenledik.
T.C.’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk‘ünbizlere laik bir düzen bırakarak, dini “devlet ve siyasetten ayırarak, sadece kişi ve Allah arasında bir ibadet ve inanma konumuna getirdi, diğer Müslüman ülkelere örnek teşkil edecek bir sistem kurdu. Ülkemiz 1.5 milyarlık Müslüman coğrafyanın tek laik ülkesidir. Bugün Ortodoğu’daki mezhep ve etnisiti çatışmaları neticesindeki kan gölüne bakınca, Atatürk’ün kurduğu çağdaş ve laik, Cumhuriyetin ve kazanımlarının, Yurtta Barış Dünyada Barış dış politikasının ne derece doğru ve sadece Türk Milleti için değil, bulunduğumuz coğrafya açısından da ne büyük bir kazanım olduğunu, hepimiz idrak ediyoruz ve bu yüzden her zaman ve her yerde Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmayı görev sayıyoruz. Bu vesile ile Atatürk’ün dinimiz konusunda söylediği 2 konuşmayı anımsatmakta yarar görüyorum:

Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. 1923 (Atatürk’ün S.D. II, S. 66-67)

Atatürk dinin önemini dile getirirken, dini kullanarak siyaset yapmanın tehlikesini de 1923 yılındaşu sözleriyle dile getirmiştir:

Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, sâf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz… Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar, hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.” 1923 (Atatürk’ün S.D. II, S. 127)

Federasyona bağlı dernekler arasında uyum ve iletişim sağlanacak

Çalışmalarını yürütürken ve komiteleri kurarken tüm derneklerle, Kibrıs Türk Dernekleri Konseyi ileve değerli çalışmaları bulunan akedemisyenlerle bağlantılı çalışmalar yapacaklarını açıklayan Özer, ‘Yeniyönetim olarak ekip çalışmasına inanıyor ve bunu çok önemsiyoruz. Bildiginiz gibi Federasyonumuzun bir yeri yoktur. Ancak, aynı zamanda başkanı olduğum İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği (İADD), Federasyon kendisine yer bulana kadar, üyesi bulunduğu çatı örgütüne kolaylık sağlayarak, topluma yönelik çalışmalarına başlayabilmek için derneğimizin ofisini kullanmasına izin vermiştir. İADD yönetim kuruluna bu yüzden Federasyon olarak teşekkür ederiz‘ dedi.


Federasyonun yeni başkanıolarak en büyük amacının:Federasyonabağlıdernekler arasındailetişimi, uyumu sağlamak ve bu yüzden üye dernek başkanlarıyladüzenli toplantılar yaparak, dernekler arasındaki iletişimi daha canlı hale getirmek olacağını ifade eden Özer, tüm derneklerin tüzüklerine uygun olarak yapacakları faaliyetlerine saygı göstermenin yanında, Federasyonun bağımsız bir çatı örgütü olduğunu unutmadan, tüm derneklerin, İTDF tüzüğünün ortak paydalarında buluşarak, hareket etmesini sağlamayı hedeflediklerini belirtti.


Federasyonun yeni yönetimi

1Haziran 2014 tarihinde, Olağan Genel Kurulunu gereçekleştirerek, yeni başkan ve yönetim kurulunu seçen İTDF’de görev dağılımı şöyle:
Başkan Yardımcısı : Dr .Ali Tekin Atalar
Başkan Yardımcısı : Eşref Yılmaz
Mali İşler Sorumlusu: Emir Osman
Dış İlişkiler/ Hukuk Sorumlusu: Vehbi Ballıkaya
Sekreter: Gonca Sarıkartal
Etkinlikler Sorumlusu: Eylem Handan Yılmaz
Basta M. K. Atatürkve silah arkadaslarıolmak üzere, Gezi veSoma şehitlerini, hayatlarını kaybeden Türkmenkardeşlerimizive Atatürk’üanlatan çeşitlieserler bırakanve tam bir rkiye sevdalısıolan İngiliz tarihçi ve gazeteci-yazar Andrew Mango’yu saygıylaanan Özer, ‘Bizi onurlandırdığınız için hepinize şahsım ve yönetim kurulu arkadaşlarım adına teşekkür ederim‘ sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Aynur Yavuz / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

             

Türk Dostu Dr Andrew Mango’yu kaybettik


‘Atatürk – Modern Türkiye’nin Kurucusu’ kitabının yazarı İngiliz tarihçi ve gazeteci-yazar Andrew Mango’nun 7 Temmuz Pazar günü, 88 yaşında hayatını kaybetmesi İngiltere Türk toplumu arasında derin bir üzüntü yarattı. 
BBC Türkçe’nin 1972 yılına kadar bölüm müdürlüğü görevini üstlenen Dr Mango’nun Atatürk biyografisi 1881-1938 yıllarını kapsıyor. 
Tam bir Atatürk hayranı olan Mango, ‘Atatürk biyografilerinin çoğunun uydurma, kendi kitabının ise dakik bir Atatürk sicili olduğunu’ söylemişti. 
Dünyada halen en çok satan Atatürk biyografileri arasında olan kitap, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinmeyen yönlerini en doğru şekilde aktaran ilk kitaplardan birisi olarak değerlendiriliyor.   

İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği (İADD), Dr Andrew Mango için İngilizce bir başsağlığı mesajı yayımladı:

WE HAVE LOST DR ANDREW MANGO

We are very saddened to hear the news of Dr Andrew Mango’s death. Ataturk Society of the UK (ASUK) has lost a great friend and ally. He was always willing to contribute to the seminars and conferences organised by ASUK in spite of his mature age and health problems. He was also very supportive towards our activities as an organisation and most courteous towards the organisers. He will be greatly missed but will always be remembered by every member of ASUK with great affection and admiration.

As the most authoritative biographer of Ataturk, his books will always be read as imparting the most trusted and best researched information on Ataturk and will forever withstand the ongoing ferocious attacks on Ataturk by some other biographers.

We wish to send our most sincere condolences to his family and friends and share their loss.

Ataturk Society of the UK (ASUK)




LondraPosta / Londra


Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

Seçim, ‘Çatı Adayı’ ile ‘Çete Adayı’ arasında!



CHP’nin, Cumhuriyetçiler ve Atatürkçüler tarafından pek de tasvip edilmeyen Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, Uğur Dündar gibi sözüne güvenilen, halk tarafından sevilen ve sayılan kişiler ve Gezi Direnişi sırasında çok zor şartlar altında halka haber ve görüntü ulaştırarak gönüllerde taht kuran Halk TV vasıtasıyla halka sevdirme operasyonu yaptığı düşünülüyor.




7 Temmuz Pazar günü, Londra’nın Hackney semtinde bulunan Round Chapel’de düzenlenen, “Türkiye Nereye Gidiyor?” panellerinin üçüncüsüne katılan Uğur Dündar, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babasının tam bir Cumhuriyet düşmanı olduğunu söyleyen ve Kürtlerin hakları konusunda nasıl bir tutum izleyeceğini öğrenmek isteyen bir Kürt vatandaşın sorusu üzerine oldukça sinirlenerek, ‘Babası Cumhuriyet düşmanıysa, oğlunu bundan dolayı cezalandırmak yanlış olur. Ayrıca, daha önce İhsanoğlu ile 8 Temmuz tarihinde Halkın Arenası’nda yapacağım programda bütün bu soruları soracağımı ifade etmiştim’ dedikten sonra dinleyiciler arasından bir kadının ‘Bir Cumhuriyet düşmanını bize kabul ettirmeye, sevdirmeye çalışıyorsunuz!’ diye bağırması üzerine daha da sinirlenerek ‘Ben daha önce de açıkladığım gibi kendi adayımı; Metin Feyzioğlu, Emine Ülker Tarhan, hatta muhafazakar olmasına rağmen Cumhuriyete sahip çıkan Abdüllatif Şener olarak açıklamıştım. Fakat, ön yargılı olmanın hiç doğru olmadığını düşünüyorum’ dedikten sonra apar topar salondan çıkarıldı.

CHP’nin MHP ile belirlediği Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu’nun, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olduğunu; ‘her kesime hitap edeyim, Refah’ın, muhafazakar kesimin ve MHP’nin oylarını da kazanayım’ derken, CHP’nin, Cumhuriyetçi Türk ve Kürtlerin oylarını kaybedeceğini ve bu durumun Erdoğan’ın ekmeğine yağ süreceğini düşünen; İhsanoğlu’nun Alevi ve Kürt vatandaşlar ile ilgili görüşleri ve Cumhurbaşkanı seçilirse nasıl bir tutum izleyeceği konusunda net cevaplar arayan TC vatandaşları, Türkiye’de olduğu gibi yurtdışında da oldukça endişeli.

Erdoğan’ın mezhep ayrımcılığı yaparak, Alevi vatandaşları göz göre göre hedef göstermesinden son derece rahatsız olan ve Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse hakları ver güvenlikleri konusunda olabileceklerden korkan Alevi vatandaşlar ise; İhsanoğlu’nun çatı adaylığına tam bir ‘denize düşen yılana sarılır’ durumuyla bakıyorlar.

Cumhuriyetçi Kürt vatandaşların oylarının Selahattin Demirtaş’a gitmesi ise üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir tehlike.


Ekmeleddin İhsanoğlu, Halk Arenası’nda görücüye çıkacak!



Kendi Cumhurbaşkanı adayını Metin Feyzioğlu, Emine Ülker Tarhan ve muhafazakar olmasına rağmen Cumhuriyete sahip çıkan Abdüllatif Şener olarak açıklayan Dündar, ortaya ‘Çatı aday’ diye bir şey attıklarını, coğrafyamızda geniş kitleleri kucaklayacak, laik demokratik TC’ye sahip çıkacak birisine ihtiyacımız olduğunu söyledi.

Muazzez İlmiye Çığ’ın bile ‘İnançlarını başka amaçlar için kullanmayan bir kişiye, sırf bu yüzden karşı çıkılmaz’, Hüsamettin Cindoruk’un ise ‘Ekmelleddin Bey’in Atatürkçülük ve Cumhuriyetle bir sorunu yoktur’ dediklerini hatırlatan Dündar, 8 Temmuz Salı günü, Halk TV’de yayınlanacak Halkın Arenası’na, saat 21.30’da konuk edeceği İhsanoğlu’na; Atatürk, Cumhuriyet, Alevi ve Kürt konularında sorular soracağını ve alacağı yanıtlara göre fikrini beyan edeceğini açıkladı.

Ön yargılı olmanın çok yanlış olduğuna değinen Dündar, Türkiye’de sinsice bir ‘algı operasyonu’ tezgahlandığını ve AKP’li olupta Cumhuriyetçi gibi gözüken birçok kişi olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Cumhuriyeti kaybetmenin şerefli yenigisi olamaz!



‘Yetmez ama evet’çilerin ve sözde liberallerin AKP’ye büyük destek verdiklerini, bu durumun tatilcileri de etkilediğini ve oy vermedikleri için Türkiye’nin bu duruma geldiğini vurgulayan Dündar, Cumhuriyet’in korunması için elimizden geleni yapacagız, Cumhuriyeti kaybetmenin şerefli yenilgisi olamaz’ dedi.



HALK TV’de paneldeydi



Türkiye’de yaşanan gelişmelerin ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, ülkemizin geleceğini nasıl etkileyeceğini tartıştığımız şu günlerde CHP İngiltere Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen panele, Gazeteci Uğur Dündar ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün konuşmacı olarak katıldılar.

Halk TV’den naklen yayınlanan panelde, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili konuşan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı ortaya çıkana kadar oldukça rahat olan Erdoğan’ın rahatının kaçtığını iddia etti. İhsanoğlu’nun Refah’ın, MHP’nin ve Kürtlerin oylarını alacağına inandığını ifade eden Aygün, AKP’nin Türkiye’yi dinci, laiklikten uzak ve mezhepçi bir yöne götürdüğü söyleyen BDP Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı adayı Selahattin Demirtaş’ın, bu nedenle Erdoğan’ın kazanmasına karşı olduğunu da hatırlattı.

Erdoğan’ın ezberini bozan adam!



Erdoğan’ın ezberini bozan bir ‘aday’la karşı karşıya olduğumuzu savunan Aygün, İhsanoğlu’nun AKP’nin mezhepçiliği kullanmasına engel olduğunu, yeni nesilin oyların rengini değiştirdiğini, dinci gençlerin bile esnek ve diğerlerine saygılı olduğuna değindi. CHP’nin doğru bir hamle yaparak, bir yıl sonrası için MHP’yi yanına çekme çalışmaları yaptığını ve bunda başarılı olduğunu ve durumun CHP-MHP ortaklığına gittiğini söyledi.

‘İstemezük’çüler, ‘Nasılsa Erdoğan Kazanır’cılar ve ‘Yazlıkçılar’ın toplamının % 17 olduğuna değinen Aygün, ‘Bu % 17 sandığa giderse, Erdoğan’ın oyu % 43’e düşüyor’ dedi.

Kafa kafaya seçimlere gittiğimizi ifade eden Aygün, yurtdışından kurtarıcı oyları beklediklerini ifade etti.

Daha aydınlık bir Türkiye için bir araya gelmemizin ve tek şemsiye altında toplanmamızın hayati önem taşıdığı şu günlerde, CHP İngiltere’de de bir türlü tek çatı altında toplanamadı. Sanırım bu nedenle, İngiltere’de daha geniş kitlelere ulaşmanın anahtarı olan İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu, İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği ve Anadolu Kültür Merkezi gibi oluşumları panelde maalesef göremedik.


Aynur Yavuz / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

Soma’nın karası sergilendi

Soma’da karanlık bahar

‘Acının dili, dini, milliyeti yoktur. Ama rengi karadır.’



                           Ressam Filiz Kahraman’ın ‘Kara Acı’sı Londra’da sergilendi

                 
Londra’da yaşayan genç ressamlarımızdan Filiz Kahraman, yeni sergisinde yaşama ya da ölüme karanlık bir pencereden bakıyor: Soma… 

Soma’da 301 madencimizin tam anlamıyla ‘toprağın kara bağrına’ gömüldüğü 13 Mayıs 2014 gününden beri, bu kara günün içinde. Hemen ‘Black Soma’ adlı bir projeyi başlatan ressam Kahraman, Dünya’nın tüm ülkelerinden gelen yazı, resim ve hüznünü yoğurarak bu sergiyi yaşama geçirmiş. 

29 Haziran günü Kuzey Londra’da Bozca-Der salonlarında açtığı sergide, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden gönderilen, Soma kurbanları ile kendilerini özdeşleştirmek için yüzlerini karaya boyayan fotoğrafları resimleştirmiş. Kara yüzler, Soma’da kara toprağa gömülen emekçiler, acı, masumiyet, çaresizlik, mücadele azmi Filiz Kahraman ve öğrencileri tarafından unutulamayacak bir sanat eseri yaratmış “Black Soma” sergisinde…

Filiz Kahraman’ın öğrencilerinden Rus Svetlana sergiye bu resimle katıldı

                                      

Sanatçılardan büyük destek


Doğu Londra’da Redbridge bölgesinde sanat öğretmenliği yapan Filiz Kahraman, Dünya’nın ve Türkiye’nin birçok sanatçısı gibi Soma’dan etkilenmiş. 29 Haziran günü sergi açılışında görüştüğümüz genç sanatçımız, ‘Acının dili, dini, milliyeti yoktur. Ama rengi karadır. Bu nedenle, o kara 13 Mayıs gününden sonra açtığım ‘Black Soma’ projesinden, sosyal medyadan Dünya’ya seslendim. Büyük ilgi gösteren yüzlerce kişiden, ‘fotoğraflarını acının rengi olan kara ile boyayarak göndermelerini istedim.

Aralarında Tamer Levent, Hakan Pişkin, Toprak Sergen, Ümit Çırak gibi sanatçılar, tiyatro toplulukları, yapımcılar, şairler ve her toplumdan yüzlerce duygulu insan, kapkara yüzleriyle bu serginin oluşumuna destek verdiler’ dedi. 

301 insanımızın yaşamına mal olan Soma’nın üzüntüsünün, daha sonra olayın incelenmesi sırasında ortaya çıkan; kar hırsı ve vurdumduymazlık ile birleşince, çok daha ağır bir tablo yarattığını belirten Filiz Kahraman, ‘ancak, acımızı hafifleten bir neden: tüm Dünya’dan gelen destek ve acımızı paylaşma mesajları oldu’ dedi. 

Ressam Filiz Kahraman, Soma’nın acısını ve karasını Londra’da açtığı iki sergi ile topluma mal etti. İlk kez 4 haziran günü sanatçımızın resim öğretmenliği yaptığı Redbridge’de sergilen Black Soma, ikinci kez Londra’nın Tottenham semtindeki Bozca-Der salonunda yer aldı.

Eski Yerealtı Maden-İş Temsilcisi-Yazar Abdullah Yılmaz, Kahraman’a destek verdi.

Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

Kerkük-Ceyhan hattı: ‘zehirli ağacın meyveleri’

Türkmen’i ateş ortasında bıraktık

Kuzey Irak’ın 1400 yıllık yerleşik toplumu Türkmenler, tarih sahnesinden silinmek üzere.
‘LondraPosta’ 22 haziran tarihinde Türkiye Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından Kuzey Irak’ta yayınlanan Rudlaw Gazetesine verdiği bir demeci açıkladı. Türk basınında yer almayan bu haberde, Çelik, ‘Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı bulunduğunu ve Türkiye’nin bunu desteleyeceğini’ açıkladı. ABD’de geniş yer bulan bu açıklamadan iki gün sonra, Mesud Barzani ‘Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmekten başka çözüm kalmadığını’ vurgulayan bir mesaj yayınladı. 

Türkmenlerin sessiz çığlığı;

3 haziran tarihinde başlayan ve IŞID saldırısı olarak bilinen, Iraklı Sünni Arap aşiretlerinin, Batı Irak-Doğu Suriye topraklarını ‘fetih’ yoluyla ele geçirmeleri, bölgede kurulacak yeni siyasi coğrafyanın işaretlerini verdi. 

Dünya’daki güçler dengesine göre; Federatif ya da üç ayrı devlet olarak yeniden biçimlendirilecek Orta-Doğu’nun, kuzey haritasında Türkmenlere yer yok artık. 2003 yılında yapılan ABD işgalinden sonra, yurtları olan Kuzey Irak’ta topraksızlaştırılan, silahsızlandırılan , yerel yönetimlerden uzaklaştırılan ve nüfusu hızla Türkiye’ye doğru kaydırılan Türkmenler, artık besbelli sonuca yaklaşıyorlar: Güçlü bir Kürt Federasyonu ya da Kürdistan devleti içinde azınlık toplumu.

Türkmen’in sessiz çığlığı


İngiltere Irak Türkmen Cephesi temsilcisi Sündüs Abbas, başkent Londra’da, 22 haziran tarihinde yaptığı bir 10 Downing Street gösterisinde, Başbakan Cameron’a Türkmen katliamını durdurmak için uluslararası kuruluşları harekete geçirme çağrısı içeren bir mektup sundu. 

25 haziran tarihinde de bir basın bildirisi yayınlayan Abbas, ‘Türkmenleri korumakla görevli Kuzey Irak ordusunun, korumak bir yana Türkmenlerin ellerindeki silahları toplayarak onları IŞID terörünün karşısında kolay hedef haline getirdiklerini’ açıkladı. 

Londra’da başbakanlık önünde toplanan Türkmen Cephesi gösterisinde, Türk misyonundan bir tek temsilcinin bile bulunmayışı Türkmenlerin ‘sessiz çığlığını’ en iyi yansıtan görüntü oldu. Türkmen tıpkı yurdu olan Türkmeneli’nde olduğu gibi uluslararası arenada da yalnız bırakıldı.

Kerkük-Ceyhan hattı: ‘zehirli ağacın meyveleri’

Haziran ayını dolduran IŞID ve Sünni terör örgütleri belası Irak devleti ve onun içinde ‘korumasız’ tek toplum olan Türkmenlerin başında patladı. Batı ve Kuzey Irak’ta Merkezi Irak devletini savunmasız bırakan ve Irak topraklarının terör istilasına uğraması sonucunu doğuran gelişmelerden en önemlisi ise; Kuzey Irak ile Irak arasındaki Türkiye üzerinden Barzani yönetiminin yaptığı kaçak petrol satışı oldu.

Çoğunluğu gerçekte Türkmenlerin arazileri üzerinde bulunan ve 2003 işgalinden sonra Kuzey Irak yönetimine türlü çeşitli oyunlarla teslim edilen petrol yatakları ve Kerkük, Türkiye’nin Barzani yönetimine verdiği tavizler ve Türkmenlerin bölgede güçsüzleştirilmesi politikasının doğrudan nedenini oluşturdu. 

Türkiye’nin de 2013 yılında kaçak petrol satışı olayında ‘taraf’ olduğu Kuzey Irak-Irak petrol çekişmesi, rejimden hoşnut olmayan Irak Sünni aşiretlerinin bölgedeki zayıf Irak kuvvetlerine saldırması için aranan fırsatları yarattı. 

Bir ucu Ürdün’de, bir ucu Türkiye’de bulunan Iraklı Sünni aşiret liderleri, Türkmen toplumunun yaşadığı Musul, Telafer kentleri ve çevresindeki alanları ciddi bir çatışma olmaksızın ele geçirdiler. Son gelişmelerle Suriye-Irak sınırlarındaki tüm kapılar, IŞID ve onunla ittifak halindeki terör örgütlerinin kontrolüne girdi.

Bir gün ara ile ‘Bağımsız Kürdistan’ mesajları

‘LondraPosta’ 22 haziran tarihinde Türkiye Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından Kuzey Irak’ta yayınlanan Rudlaw Gazetesine verdiği bir demeci açıkladı. Türk basınında yer almayan bu haberde, Çelik, ‘Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı bulunduğunu ve Türkiye’nin bunu desteleyeceğini’ açıkladı. ABD’de geniş yer bulan bu açıklamadan iki gün sonra, Mesud Barzani ‘Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmekten başka çözüm kalmadığını’ vurgulayan bir mesaj yayınladı. 

ABD’nin müdahale etmek için Irak Başbakanı Maliki’nin istifa etmesi ve Sünnileri de içeren bir ‘birlik hükümeti’ kurulması şartını koşmasından sonra, Irak hızla yaklaşan bir Şii-Sünni savaşına yönelirken, şartlar Bağımsız Kürdistan ya da ekonomik ifadesiyle Kerkük-Ceyhan boru hattı için olgunlaşıyor. 

ABD’nin uluslararası toplumda bir sürpriz olarak tanımlanan İran ittifakı, Irak Şiilerinin İran askeri gücüyle koruma altına alınması, Kuzey’de bağımsız ya da yetkileri çok genişletilmiş Kürt federasyonu, Suriye ve Irak’ı aynı anda parçalayan Şeriatçı Sünni devleti esasına dayanıyor. Kuzey Irak’ın ‘silahsız tek toplumu’ Türkmenlerin ‘sessiz çığlığı’ bırakın ABD’yi Türkiye’ye kadar bile ulaşmıyor.    

Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!