Kerkük-Ceyhan hattı: ‘zehirli ağacın meyveleri’

Türkmen’i ateş ortasında bıraktık

Kuzey Irak’ın 1400 yıllık yerleşik toplumu Türkmenler, tarih sahnesinden silinmek üzere.
‘LondraPosta’ 22 haziran tarihinde Türkiye Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından Kuzey Irak’ta yayınlanan Rudlaw Gazetesine verdiği bir demeci açıkladı. Türk basınında yer almayan bu haberde, Çelik, ‘Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı bulunduğunu ve Türkiye’nin bunu desteleyeceğini’ açıkladı. ABD’de geniş yer bulan bu açıklamadan iki gün sonra, Mesud Barzani ‘Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmekten başka çözüm kalmadığını’ vurgulayan bir mesaj yayınladı. 

Türkmenlerin sessiz çığlığı;

3 haziran tarihinde başlayan ve IŞID saldırısı olarak bilinen, Iraklı Sünni Arap aşiretlerinin, Batı Irak-Doğu Suriye topraklarını ‘fetih’ yoluyla ele geçirmeleri, bölgede kurulacak yeni siyasi coğrafyanın işaretlerini verdi. 

Dünya’daki güçler dengesine göre; Federatif ya da üç ayrı devlet olarak yeniden biçimlendirilecek Orta-Doğu’nun, kuzey haritasında Türkmenlere yer yok artık. 2003 yılında yapılan ABD işgalinden sonra, yurtları olan Kuzey Irak’ta topraksızlaştırılan, silahsızlandırılan , yerel yönetimlerden uzaklaştırılan ve nüfusu hızla Türkiye’ye doğru kaydırılan Türkmenler, artık besbelli sonuca yaklaşıyorlar: Güçlü bir Kürt Federasyonu ya da Kürdistan devleti içinde azınlık toplumu.

Türkmen’in sessiz çığlığı


İngiltere Irak Türkmen Cephesi temsilcisi Sündüs Abbas, başkent Londra’da, 22 haziran tarihinde yaptığı bir 10 Downing Street gösterisinde, Başbakan Cameron’a Türkmen katliamını durdurmak için uluslararası kuruluşları harekete geçirme çağrısı içeren bir mektup sundu. 

25 haziran tarihinde de bir basın bildirisi yayınlayan Abbas, ‘Türkmenleri korumakla görevli Kuzey Irak ordusunun, korumak bir yana Türkmenlerin ellerindeki silahları toplayarak onları IŞID terörünün karşısında kolay hedef haline getirdiklerini’ açıkladı. 

Londra’da başbakanlık önünde toplanan Türkmen Cephesi gösterisinde, Türk misyonundan bir tek temsilcinin bile bulunmayışı Türkmenlerin ‘sessiz çığlığını’ en iyi yansıtan görüntü oldu. Türkmen tıpkı yurdu olan Türkmeneli’nde olduğu gibi uluslararası arenada da yalnız bırakıldı.

Kerkük-Ceyhan hattı: ‘zehirli ağacın meyveleri’

Haziran ayını dolduran IŞID ve Sünni terör örgütleri belası Irak devleti ve onun içinde ‘korumasız’ tek toplum olan Türkmenlerin başında patladı. Batı ve Kuzey Irak’ta Merkezi Irak devletini savunmasız bırakan ve Irak topraklarının terör istilasına uğraması sonucunu doğuran gelişmelerden en önemlisi ise; Kuzey Irak ile Irak arasındaki Türkiye üzerinden Barzani yönetiminin yaptığı kaçak petrol satışı oldu.

Çoğunluğu gerçekte Türkmenlerin arazileri üzerinde bulunan ve 2003 işgalinden sonra Kuzey Irak yönetimine türlü çeşitli oyunlarla teslim edilen petrol yatakları ve Kerkük, Türkiye’nin Barzani yönetimine verdiği tavizler ve Türkmenlerin bölgede güçsüzleştirilmesi politikasının doğrudan nedenini oluşturdu. 

Türkiye’nin de 2013 yılında kaçak petrol satışı olayında ‘taraf’ olduğu Kuzey Irak-Irak petrol çekişmesi, rejimden hoşnut olmayan Irak Sünni aşiretlerinin bölgedeki zayıf Irak kuvvetlerine saldırması için aranan fırsatları yarattı. 

Bir ucu Ürdün’de, bir ucu Türkiye’de bulunan Iraklı Sünni aşiret liderleri, Türkmen toplumunun yaşadığı Musul, Telafer kentleri ve çevresindeki alanları ciddi bir çatışma olmaksızın ele geçirdiler. Son gelişmelerle Suriye-Irak sınırlarındaki tüm kapılar, IŞID ve onunla ittifak halindeki terör örgütlerinin kontrolüne girdi.

Bir gün ara ile ‘Bağımsız Kürdistan’ mesajları

‘LondraPosta’ 22 haziran tarihinde Türkiye Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından Kuzey Irak’ta yayınlanan Rudlaw Gazetesine verdiği bir demeci açıkladı. Türk basınında yer almayan bu haberde, Çelik, ‘Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı bulunduğunu ve Türkiye’nin bunu desteleyeceğini’ açıkladı. ABD’de geniş yer bulan bu açıklamadan iki gün sonra, Mesud Barzani ‘Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmekten başka çözüm kalmadığını’ vurgulayan bir mesaj yayınladı. 

ABD’nin müdahale etmek için Irak Başbakanı Maliki’nin istifa etmesi ve Sünnileri de içeren bir ‘birlik hükümeti’ kurulması şartını koşmasından sonra, Irak hızla yaklaşan bir Şii-Sünni savaşına yönelirken, şartlar Bağımsız Kürdistan ya da ekonomik ifadesiyle Kerkük-Ceyhan boru hattı için olgunlaşıyor. 

ABD’nin uluslararası toplumda bir sürpriz olarak tanımlanan İran ittifakı, Irak Şiilerinin İran askeri gücüyle koruma altına alınması, Kuzey’de bağımsız ya da yetkileri çok genişletilmiş Kürt federasyonu, Suriye ve Irak’ı aynı anda parçalayan Şeriatçı Sünni devleti esasına dayanıyor. Kuzey Irak’ın ‘silahsız tek toplumu’ Türkmenlerin ‘sessiz çığlığı’ bırakın ABD’yi Türkiye’ye kadar bile ulaşmıyor.    

Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!