Anadolu Partisi’nin İngiltere Atağı

      
 
İngiltere Temsilcisi Cemil Gürsel, Anadolu partisi Genel Baişkanı Emine Ülker Tarhan ve Başkan yardımcısı  Türker Ertürk
 
            Anadolu Partisi’nin  İngiltere Atağı
       Ankara Milletvekili Emine Ülker tarafından kurulan Anadolu Partisi yurt dışı örgütlenme adımlarına Londra’dan başlıyor. Türkiye’de geçtiğimiz kasım ayında kuruluşu yapılan Anadolu Partisi, iki ay gibi kısa bir süre içinde 2015 seçimlerine katılmak için gerekli hukuki zorunlulukları gerçekleştirmenin yanında ülkenin çok büyük bir bölümünde örgütlenme çalışmalarını da tamamladı. Türkiye dışpında yaşayan Türk toplumu için de kısa bir sürede ‘ülkenin umudu’ haline gelen Anadolu Partisi, Dünya’nın önemli politik merkezlerinden biri olan Londra’da parti temsilciliği ve örgütlenmesi için ilk adımları attı. Anadolu Partisi- İngiltere örgütlenmesi için Başkanlık Divanı tarafından Av. Cemil Gürsel görevlendirildi. İlk mesajını Ankara’dan ‘LondraPosta’ ya veren Cemil Gürsel, ‘Anadolu Partisi ile Türkiye özlemini çektiği gerçek bir muhalefet partisine kavuştu. Bunu Başkent Ankara ve doğum yerim olan Antakya’da net olarak gördüm. Türk toplumu bağımsız bir ulus-devlet, laik ve çağdaş bir ülke ve gerçek bir demokrasi için Genel Başkanımız Emine Ülker Tarhan ve arkadaşları tarafından açılan bayrak etrafında toplanıyor. Yeni, yılın ilk günlerinden itibaren Dünya’nın en etkili politika ve kültür merkezlerinden bir olan Londra’da yaşayan Türk toplumu içinde örgütlenme çalışmalarına başlıyacağız.’ dedi.

Cemil Gürsel, Londra Türk toplumunun yakından tanıdığı Emekli Amiral Türker Ertürk ile

 

                                    ‘Umudumuz Gençlik’
Anadolu Partisi’nin kuruluş çalışmalarının ilk günlerinden beri ilk günlerinden beri Türkiye’de yapılan çalışmaları yakından izleyen Av. Cemil Gürsel uzun yıllardan beri Londra’da yaşayan Türk toplumunun saygın üyelerinden biri. Yüksek öğrenimini İngiltere’de tamamlayan Cemil Gürsel, İngiltere ve Türk hukuk sistemlerinde olduğu kadar Uluslararası hukuk alanında da çalışmalar yaptı. Uluslararası tahkim hakimi ünvanını da taşıyan Gürsel, Orta-Doğu politikaları konusunda da araştırmalar yaptı.Gazetemize yaptığı açıklamada;  Anadolu Partisi’nin ‘Türkiye’de ‘beklenen adım’ olduğunun kısa zamanda ortaya çıktığına’ işaret eden Cemil Gürsel, ‘Türkiye’de gericilik, bölücülük ve soygun esasına dayanan iktidar yapısının parçalanması için tek gerçekçi umudun Anadolu Partisi olduğu artık gün gibi aşikar halk kitleleri önünde. Özellikle gençlik ve kadın kitleleri değişim ve özgürlük adımları için Anadolu Partisine akın ediyor. Biz de bunu yüzbinlerce insanımızın yaşadığı İngiltere’de gerçekleştirmek için yola çıktık. Örgütlenmemizde gençlik ve kadın inisyatiflerine ağırlık vereceğiz. Anadolu Partisi’nin güneşini İngiltere Türk toplumunun üzerinde parlatmak için yola çıktık’ dedi.  
Mahir Tan            LondraPosta-Londra              
                                         

‘Toptan İhraç’ kararını bekleyenler

 
         ‘Toptan İhraç’ kararını bekleyenler
          Seçim atmosferine girilirken CHP yönetimi hem siyasi hemde örgütsel anlamda kararlı adımlarla ilerliyor. Kılıçdaroğlu-Tanrıkulu ekibinin son günlerde yaptığı en önemli atak, tüm meraklılardan önce davranarak,TBMM ye bir yasa teklifi vermek oldu. Yaklaşık olarak HDP-İmralı çizgisinde bir Anayasa değişikliği ile gerçekleşebilecek bir yasama faaliyetinin başını çekeceğini duyurdu YCHP. Sezgin Tanrıkulu tarafından TBMM de basına açıklanan teklifte anadilde öğretimden başlayarak ne ararsanız var.Türkiye’nin yakın geleceği açısından herkesin bildiği bir gerçek şu; 2015 Seçimlerinden sonra TBMM yi oluşturacak olan vekillerin ilk işi ; ‘Barış’ meselesini çözmek. Bunun ön şartı ise, AKP- HDP ve Muhalefet saflarından takviye ile oluşturulacak olan ‘otonomi-af’ cephesinin Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa ulaşması. Bu blok içinde yer alacak partilerden AKP yi fazlaca değiştirme olanağınız yok muhalif seçmen olarak. Tartışmalara karşı ‘sağırlaştırılmış’ bir % 37-40 orada duruyor 12 seneden beri. HDP yada bağımsızlar olarak HDP, ise tek tek elinden tutup sandığa götürdüğü % 7- 8 lik bir etnik oyun sahibi. Sacayağının üçüncü parçası olan CHP ise yaklaşık olarak 10 milyon yurtsever Cumhuriyetçi seçmenin oylarını bloke ediyor 4 seçimden beri. 2015 haziran ayında yapılacak olan seçimlerde ‘herşeyi tayin edecek seçmen’ işte burada toplanıyor. Son aylarda Türk siyasetinde ortaya çıkan alternatifin etkisiyle değişmiş olmakla birlikte, CHP seçmeni hala ‘kader değiştirecek’ oranda bir yurtsever kitlesini oluşturuyor. 
                                Merkezden 110 aday geliyor
Geçtiğimiz hafta CHP parti meclisinde yapılan bir tüzük değişikliği teklifi ile CHP yönetimi ‘kullanılacağı Başkan Yardımcısı Haluk Koç tarafından açıklanan’ % 15 lik merkez yoklaması adayı dışında yaklaşık % 5 lik bir ek istiyor. Ege ve sahil kentlerimizde yayınlanan yerel gazeteler bu bölgelerdeki CHP il teşkilatlarındaki kaynaşmayı şimdiden haberleştirmeye başladı. Zira CHP Genel Merkezi İstanbul ve Ankara dışında,sayıları 110 civarında olması beklenen adaylarını seçilme şansı bulunan bu illere indirecek paraşütle. CHP’nin ‘demokrasi düşkünü’yönetimi ‘ön seçim vaadediyor İzmir,Aydın,Antalya gibi illerde. Geriye birşey kalırsa ön seçimle belirlensin diye.. Kısaca -kendisini CHP’ye oy vermek zorunda hisseden seçmen olursa- Parti Meclisi+ Başkan Yardımcıları+ vitrin oluşturacak gazetecilerden meydana gelecek bir gurup yaratacak TBMM’de..Bu ekip geçtiğimiz hafta Sezgin Tanrıkulu’nun ‘Barış’ yasa teklifini bir ‘irade beyanı olarak’ mecliste şimdiden dillendiren ekip.   CHP ye hala ‘ne de olsa kurucu parti’ gözüyle bakan ancak sayıları hızla düşen Yurtsever insanlar önümüzdeki 4 yıl boyunca ‘verdikleri kararın sonuçlarını’ boyunlarında ağır bir zincir olarak taşıyacaklar.
                          ‘İhraç’ vekilleri ne beklerler
CHP’nin YCHP ye dönüşmesinin ardından başlayan Cumhuriyetçi tasfiyeleri devam ediyor. Batum’un ihracına sadece bir kaç vekilden gelen tepkiler nedeniyle iyice çoşan CHP yönetimi önüne geleni disipline sevkediyor. Geçmişte Ulusçu-devrimci halk gösterilerinde sahne alan ve milyonlarca Cumhuriyet aşığının oylarıyla milletvekili olan bir gurup vekil ise ‘disiplin tehdidi’ ile sessizliği tercih ediyor. CHP nin ‘inkarcılık’ çizgisine kayışına doğrudan tepki gösterip bunun gereğini yerine getiren Ankara Milletvekili Emine Ülker’ den başka ‘ilkelere dayanan siyaset’örneği gösteremedi Cumhuriyet’in ‘kurucu’ partisi vekilleri. Sözümona CHP İçinde kalarak ‘mücadele’ edeceklerini ileri süren vekiller ve politikacılar, Kılıçdaroğlu-Tanrıkulu ekibinin-110 kişilik kontenjan yoluyla- gerçekleştireceği ‘toplu ihraç’ işleminin tamamlanmasını bekliyor olmalılar.
Mahir Tan         LondraPosta- Londra    
                            

Kubilaylar Ölmez, Kubilaylar Tükenmez

 
İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği, Devrim Şehidi Mustafa Fehmi Kubilay’ın şeriatçı yobazlar tarafından katledilişinin 84. yıldönümünde bir bildiri yayınladı.
İşte o bildiri;
 
 
 
 
KUBİLAYLAR  ÖLMEZ, KUBİLAYLAR TÜKENMEZ
Cumhuriyetimizin unutulmaz ve unutturulamaz şehidi,  MUSTAFA  FEHMİ KUBİLAY’ı ,bekçi Hasan ve bekçi Şevki’nin bugün, şeriatçı yobazlar tarafından katledilişinin 84’ncü yıldönümünde, bağrımıza basıyor ve derin sevgi ve saygılarımızla  anıyoruz.
Kubilay laik ve modernistti. 
Kubilay Cumhuriyetçi ve bağımsızlıkçıydı.
Kubilay, Atatürkçü bir yurtseverdi.
Kubilay, devrimlerin  bekçisi bir halkçıydı.
Kubilay, senin, benim, komşularımızın, mahalle ve  memleketimizin
henüz 24 yaşında bir evladıydı.
Kubilay bölünmez Türkiyenin bir neferiydi. Tertemiz ve pirüpak…   
O’nun kısacık yaşamının sade öyküsü büyük ansiklopedilerin kutsanmış
sayfalarında şöyle okunuyor:
Mustafa Fehmi Kubilay;
      “Terzi çıraklığı yaparken Antalya öğretmen okulunun imtihanlarını
       kazandı. Üç yıl Antalya ve bir yıl da İzmir Öğretmen Okulu’nda  okudu.
       Bursa Öğretmen Okulu’nu da bitirdi. Askerlik görevini yapmak üzere gittiği
       Menemen’de genç bir öğretmeni korumak isterken ayaklanan şeriatçılar
       tarafından başı kesilerek öldürüldü….”
Evet, aramızdan biri, MUSTAFA FEHMİ KUBİLAY…
O’nu kutsal bildiği görevinin başında öldürdüler. Kimler tarafından mı? Kışkırtıcı Laz İbrahim Hoca  ile Girit civarındaki kamplarda emperyalizmin ajanları tarafından eğitilmiş, Bedrani Tarikatınin başı Derviş Mehmet’in teşkil ettiği güruh tarafından….23 Aralık 1930 günü Derviş Mehmet, Manisa ve çevrelerinden topladığı  şeriatçı, gerici gürühla kasabaya giriyor ve Menemen’in semtlerine tellallar salarak 72 bin mümin ordusuyla şehrin  sarıldığını, şeriat üzere bir idarenin kurulduğunu ve devlet dairelerine tayinlerin yapıldığını ve de “devlet biziz” diye durumu ilan ediyor. Ve de meşru Türkiye Cumhuriyeti’nin mahalli devlet yetkililerini birer birer enterne edip idam etmeye koyuluyor. Ve bu şeriatçı ayaklanmanın önüne dikilen görevli asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı da kasaba camisinin musalla taşına zorla yatırıp boğazını kestirtiyor ve kellesini bir sırık üssüne geçirip mahalle mahalle dolaştırtma turlarını başlatıyor.
Elbet babalarımızın kanı ile kurulmuş devletimiz bu tehlikeli duruma seyirci kalamazdı. Önce Menemen ve çevresindeki  ordu birlikle kasabayı çeviriyor, isyanı bastırıyor ve isyancılardan Derviş Mehmet yandaşı iki sergerdeyi hemen oracıkta, yani Kubilay’ın şehit edildiği yerde öldürüyorlar, geri kalanları içinse mahkeme kuruluyor, yüzlerce  şeriatçı gericinin hapis cezası ile cezaladırılmalarından başka ve önemli olarak 29 sergerde Kubilay’ın katledildiği yerde kurulan darağacına çekiliyor.Böylece  cumhuriyet düşmanı şeriatçıların önleri kesiliyor.
Elbet “boğazı kesilmek” suretiyle öldürme eylemi hepimize günümüzün Işitçi şeriatçılarını hatırlatıyor. Öyledir de…Ogünlerde de şeriatçılar vardı, bugünlerde de var…Ancak o zamanın iktidarı cumhuriyet ve bağımsızlık ilkeleriyle donanmış, devlet bu modern ilkelerle yapılandırılmıştı ve de başımızda cumhuriyet ve laikliğin, devletçilik ve bağımsızlığın, halkçılık ve devrimciliğin izinde yürüyen Mustafa Kemal Atatürk vardı. Şimdilerde ise artık o ve o ilkelerle donanmış devletde yok, iktidar da… Tam tersine emperyalizme bağlı, bölücü ve Anayasa Mahkemesi tarafından laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldigi tescil edilen bir parti var.
Bu yüzden devrimci ve bağımsız cumhuriyeti ayakları üzerinde tutmak artık doğrudan doğruya  halkın omuzlarına yüklenmiştir.
Biz devrimci şehidimiz Kubilay’ı, bekçi Hasan ve bekçi Şevki’yi  bütün bağlılıklarımızlaanıyor ve halkımıza GÖREV BAŞINA diyoruz.
Derin Saygılarımızla.
Jale Özer
İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği Başkani
 
 
LondraPosta- Londra

 

2. Adam ‘yeni anayasa’ istiyor


2. Adam ‘yeni anayasa’ istiyor
             Maskeli Balo’nun son saatleri
    CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu tarafından basına tanıtılan CHP nin 70 Maddelik ‘çözüm’ kanunu teklifi Türk siyasetinde taşların artık yerine oturmaya başladığını gösterdi. Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan’ın Türk siyasi literatürünü kattığı ‘Maskeli Balo’ tanımlamasının geçtiğimiz süreci en iyi biçimde ifade ettiği, CHP nin bu teklifi ile ortaya çıktı. Tanrıkulu’nun okuduğu CHP nin ‘çözüm’ teklifi 21 Kanun değişikliği,18 yeni madde ihdas edilmesi ve 44 kanuın maddesinin kaldırılmasını içeriyor. 70 Maddenin içeriğine bakıldığında ise açık bir biçimde bunun gerçekleşmesi için Anayasa’nın değiştirilmesi gerektiği ortada. ‘Çocuğun yüksek çıkarı için’ Anadilde eğitimin kabul edilmesi bunun basit bir örneği. Tanrıkulu’nun piyasaya sunduğu 70 Madde ‘demokrasi,İnsan hakları’ söylemi ile şekere bulanmış olarak veriliyor. Ancak, saklamak istenilen özün İmralı’dan yapılan önerilerler ile ‘bazı maddelerde tıpa tıp’ uyuşmakta olduğu ayan beyan ortada. Öyle ki  teklifteki maddeler dışında ‘aşka gelip’ süreç hakkında yorumlarda bulunan Sezgin Tanrıkulu ,HDPnin ‘görüşmelerde Hükümet  tarafının süreci şeffaf tutmadığı’ eleştirisine katılıyor ve ‘HDP nin Seçime kendi adına yada başka biçimlerde girerse sonuçlarına katlanır. Baraj altında kalırsa sonuçları çok ağır olur’ diyerek ‘yönlendirme’de yapıyor.
                                         Bir satıcı,iki alıcı  
‘Açılım, Barış süreci’ adları altında sunulan ve içeriği ‘sözümona’ gizli tutulan Kürt otonomisi pazarlığında,değişik parti ve örgütler adına sunumu yapılan malın bir satıcısına karşın iki alıcısı var. Bunlar İmralı-Kandil-HDP üçlüsüne karşılık İktidardaki AKP ve Muhalefetteki CHP. Bu gerçekten bir zorunluluktan doğuyor. Zira henüz resmen açıklanmayan ancak PKK nın zorlayarak seçim öncesinde açıklatmak istediği ‘toplam proje’  bir Anayasa değişikliği gerektiriyor. İktidardaki AKP ve HDP’nin aşağı yukarı belli olan oy oranları Anayasa değişikliği için gerekli olan milletvekili sayısını çıkarmaya yetmiyor. Bir üçüncü parti gerekecek pek muhtemelen. İşte CHP Başkan Yardımcısı  Tanrıkulu’nun 23 Aralık günü TBMM’ye sunduğu kanun teklifi 2015 seçimleri sonrası için yapılan bu ‘irade beyanı’dır.
Peki, Tanrıkulu’nın ‘meclisteki hesabı,çarşıya uyar mı ?
                % 15 merkez yoklamasına güveniyor
CHP nin bir başka Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un 22 Aralık tarihinde yaptığı bir açıklamaya göre, CHP 2015 genel seçiminde Milletvekili adaylarını önseçim ile belirleyecek. Küçük bir ayrıntı var burada;toplam milletvekili adaylarının % 15 oranındaki adaylar merkez yoklaması ile yani kontenjandan belirlenecek. Tüm illerde seçime girecek olan  CHP, toplam milletvekili sayısının % 15 i demek olan yaklaşık 75-80 adayı merkezden illere paraşütle indirecek. Haluk Koç’un açıklaması CHP seçmeninin sandıklarda hangi listeye oy vermeye zorlanacağını az çok ortaya koyuyor. Merkezden gelecek adayların CHP nin oy depoları olan Ankara,İstanbul, İzmir, Antalya, Muğla,Aydın,Eskişehir gibi illerde seçilecek yerlere ve diğer illerde 1 ve 2 numaralara oturtulacağı fazla bir şüphe taşımıyor.  Parti meclisi üyeleri,başkan yardımcıları ve Kılıçdaroğlu transferlerinin kimler olduklarını biliyorsanız Merkez yoklaması ile gelecekleri de şimdiden tahmin edebilirsiniz. ‘Only’  % 15 kontenjan gibi saf seçmenlere yönelik CHP açıklaması, gerçek anlamı ile adayların %80 inin Kılıçdaroğlu,Tanrıkulu ekibi tarafından belirleneceğinin açık bir anlatımı.
İşte Tanrıkulu’nun CHP adına TBMM de yaptığı ‘Anayasa değişikliği irade beyanı’herşeyden önce bu sakatlığı taşıyor. CHP’nin YCHP ye transformasyonunda delege ve kongre oyunlarıyla kısmi bir başarı sağlayan Kılıçdaroğlu yönetimi, bu kez ‘gerçek bir kongrede’ sahneye çıkıyor. CHP seçmeni sizin göstereceğiniz kontenjan adaylarına oy vermeyecektir. CHP seçmeni sizin parti meclisi üyelerinize,başkan yardımcılarınıza oy vermeyecektir. ‘Yeni’ Anayasa,’Yeni’ Türkiye sloganları ile tertiplenen Maskeli Balo’nun katılımcıları artık her yerde tanınıyorlar. Türk Toplumu size  2015 sonrası Parlamento’da bu şansı vermeyecektir.
Mahir Tan      LondraPosta-Londra
        

Allahın Belediyesi Şişli

 baba,oğul ve kutsal ruh
 
 
                  Allahın Belediyesi Şişli
       ‘Allahın Vekili’ Papa, Türkiye’yi her ziyaretinde Şişli’ye uğramış. 8 Yıl önce baba Sarıgül ile birlikte güvercin uçuran dönemin Papa’sı son ziyaretinde oğul Sarıgül ile birlikte Dünya’ya barış mesajları vermiş. Vatikan’ın Şişli merakı nereden geliyor diye düşünenler, son günlerde bu belediyede patlayan olaylardan sonra ‘bu sempatinin Vatikan Bankacılığının başı Papalığın fıtratından’ ortaya çıktığını görmüş olmalılar. Papa ile güvercin uçurmak belki PR cılık açısından başarılı bir organizasyon sayılıyor. Ne varki güvercin uçuranlara pek yaramıyor. Zira  ilk kuşçu Baba Sarıgül partisinden ‘yolsuzluk suçlamasıyla‘ ihraç edildi, ikincisi oğul Sarıgül belediye başkan vekilliğinden istifa etti. Kısaca Sarıgül ailesini yeryüzünde ‘Allaha en yakın fani’ bile kurtaramadı.
                               CHP ile YCHP farkı
2014 Belediye seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Kılıçdaroğlu Başkanlığındaki CHP tarafından aday gösterilen Mustafa Sarıgül -biraz garip gelecek ama- ayni parti tarafından 9 yıl önce yolsuzluk suçlamasıyla ihraç edilmişti. Partinin yetkili organı olan  Genel Kurul’dan ilk kararı hükümsüz bırakan bir karar olmaksızın Kılıçdaroğlu ekibi tarafından İstanbul seçmeninin önüne kakalandı. Tıpkı aynı yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘hilafetin kaldırılmasına karşı bir kişilik olan’ Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP nin Atatürkçü seçmenine Kılıçdaroğlu tarafından çakılmaya çalışılması gibi.Artık bir Kılıçdaroğlu klasiği oluşturan ‘Dersim aşiret ağalığı’ modeli ‘Ekmek-Ekmel’ PR harikasından sonra, şimdide İstanbul Belediyeleri olaylarında duvara tosladı. Partinin  yolsuzluk suçlamasıyla ihraç ettiği Sarıgül’ü CHP seçmenine dayatan sensin. Sarıgül’ün oğlunu da  Şişli belediyesine ‘vekaleten başkan’ bırakmasına izin veren sensin. Bu nedenle Şişli Belediyesinin ‘sırada bekleyen’ yolsuzluklarının hesabını verecek olan da sensin..
İşte ilk açılacak dosyalar ; Uğurlu inşaat’a peşkeş çekilen üniversite arsası, Belediye paraları ile inşa edilen okulların mafyaya ihale edilen otoparkları,iftar yemekleri yolsuzluğu, sözde ilçenin ışıklandırma ve süsleme masrafları  vs..  
       
                         Ali Kılıç’ın maceraları sırada
YCHP nin İstanbul Maltepe’de aday yapıp kolayca belediye başkanı seçtirdiği Ali Kılıç bu yolda yakında ‘gündem oluşturacak’ kişiliklerden biri. Almanya’dan transfer edilen Ali Kılıç’ın esas özelliği Kemal Kılıçdaroğlu (Karabulut) un köylüsü olması. Londra’da CHP örgütlenmesini karkakarışık hale getiren ve yakından tanınan Ali Kılıç ile ilgili iddialar yakın bir tarihte patlar hiç kuşkusuz. Zira Kılıç, üzülerek söylemek zorundayım ki, Maltepe gibi ilçenin belediye başkalığını işgal ediyor, ‘Ege’nin Sesi’ gazetesi yazarı Sinan Kara, yayınladığı alındı fotokopileri ile birlikte soruyor ; ‘Almanya’da CHP lilerden toplanan ve Ali Kılıç’a teslim edilen     
560 bin euro nerede ? Bu soruya cevap çıkarsa bizim de bir kaç sorumuz
olacak.
Mahir Tan    LondraPosta- Londra

Bu kişi İzmir listesinde olmayacak mı ?

   
İşte Cemaat kanıtı İzmir İl Başkanı
            Bu kişi İzmir listesinde olmayacak mı ?    
CHP’de çöküşün başlagıcıdır İstanbul belediyelerinde patlayanlar. İstanbul’da belediye ve genel seçimlerde kitleler halinde CHP ye oy veren yurtsever insanların yaşadığı  Şişli’de başlayan ve Beşiktaş’a sirayet eden olaylar bilin ki; ‘maskeli balo’nun kapanış saatlerinin habercisidir.YCHP Genel Başkanı  Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adayı seçiminde olduğu gibi İstanbul belediye seçimlerinde de CHP ve Cumhuriyetçilik ile ilgisi bulunmayan kişileri Beklediye Başkanlığı ve Belediye Meclis üyeliklerine doldurmuştur. Milyonlarca seçmen İstanbul Belediye seçimlerinde  ‘alternatifsizlikten’ CHP logosu altında seçime giren Mustafa Sarıgül ekibine oy verdi. CHP nin geleneksel oy depolarından biri olan Şişli’de belediye binasında  belediye başkanının danışmanını döven mafya görüntüleri  Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun eseri değilmi dir ?  Yolsuzluktan yargılanan birini Başkan yardımcılığına getiren Beşiktaş Belediye Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bir başka eseri değilmi dir ?  CHP nin ezici çoğunluğu Cumhuriyet değerlerine bağlı seçmeni önümüzdeki ilk seçimlerde bunların hesabını soracaktır YCHP yöneticilerinden..
                      Bu adama oy mu vereceksiniz ?
Geçtiğimiz haftalarda İzmir’de ‘organize’ bir üye toplantısı düzenleyen Genel Başkan Kılıçdaroğlu toplattığı birkaç yüz üyeden ‘Partiyi eleştirmeme’ sözü aldı. Kılıçdaroğlu’na ‘partiyi eleştirmemek’ gibi çağdaş insan onurunu bile zorlayan  bir vaadde bulunan üyeler İzmir seçmeninin ne kadarını temsil eder şimdilik bilinmiyor. Ancak İzmir İl Başkanı’nın ne yolda olduğunu ‘partiyi eleştirmeme sözü verenlerin dışındaki seçmen’ yakın bir tarihte değerlendirecektir. ‘Cemaat ile kolkolasınız’ diyenleri partiden atmaya kalkan YCHP yönetimi, yazık ki, İzmir il Başkanı olan Ali Engin’e oy istemek zorunda kalacak bir kaç ay sonra. İzmirli soruyor ; ‘bu adam İzmir aday listesinde olacak mı ?’, ‘buna bizden oy mu istiyorsunuz ?
İşte kendi ağzından CHP İl Başkanı Ali Engin;  
     ‘ CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet üyelerinin, Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen’e yönelik ağır hakaret ve iftiralarını eleştirdi. Hizmet Hareketi’nin 140 ülkede açtığı okullarla Türkçeyi, Türk kültürünü dünyaya tanıttığını, TUSKON’a mensup işadamlarının da 30 milyar dolarlık ihracat yaptığını ifade eden Engin, “Ne varsa Hizmet Hareketi’ne atmaya çalışıyorlar, bu doğru değil. Hizmet Hareketi’ni de kutluyorum. Hükümetin baskısına rağmen 30 milyar dolar ihracat yapan kuruluşları var, hükümetten korkmuyorlar, cesurca davranıyorlar, TUSKON’a sahip çıkıyorlar. Bu iyi bir şey. Buna direnmenin bir yolu var, o da arkasında pislik olmayacak, yoksa direnemezsin. Demek ki öyle bir pislik yok ve bu insanlar temiz. Bu cesur insanları hakikaten kutluyorum. Aklı olan, vicdanı olan bu hizmetleri takdir eder.” dedi. – ‘
Mahir Tan          LondraPosta- Londra

ABD ‘Mini Kürdistan’ı destekliyor

        
Mini Kürdistan’dan yanayız
 
           ABD ‘Mini Kürdistan’ı destekliyor
Bu sözler ABD Cumhuriyetçi Parti liderlerinden, Eski Başkan Bush döneminin ünlü danışman ve Orta-Doğu mimarlarından Richard Haass’a ait. 2003 Yılından bu yana ‘Dış İlişikler Konseyi’ direktörlüğünü yürüten Haass, ABD nin Irak ve Afganistan savaşları sırasında  Dışişleri Bakanlığının Politika programlama bölümünü yönetti. Geçtiğimiz hafta bir Tv kanalında Suriye ve Orta-Doğu politikaları ile ilgili olarak konuşan Haass, verdiği mesajlarda Kuzey Irak yönetimine ‘itidal’ tavsiye etti. Irak devletinin federal yapısı ile çok uzun süre devam edemeyeceğini söyleyen Richard Haass ‘Kürtlerden iki türlü devletleşme girişimi var;‘Mini yada Maxi Kürdistan’. Bölgedeki uluslararası denge açısından ‘Tüm Kürtlerin yaşadığı bölgeleri kapsayan bir devletleşmenin hayal’ olduğunu söyleyen Haass, ‘ABD’de sadece Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtleri kapsayan bir Kürdistan projesinin kongrelerde geniş bir desteği var.’dedi.
                           ‘PKK ya hiç sempati yok..’
ABD nin PKK yı terör örgütü olarak kabul ettiğini ve ‘öngörülebilir bir süre için’ böyle devam edeceğini söyleyen Cumhuriyetçi Diplomat, ‘Suriye’deki PYD ve Kuzey Irak Peşmerge ordusu şu an için IŞID ile savaşımda önemli bir güç oluşturuyorlar. PKK ya karşı kongrenin hiç bir kanadında sempati yok’ dedi. ABD de en etkili think tanklardan birinin de direktörlüğünü yürüten Richard Haass,IŞID savaşında sonuç almak için Irak ve Suriye sınırları içinde kara savaşı yürütecek bir ‘Uluslararası askeri güç’ oluşturma girişiminin gündeme gelmeye başladığını ileri sürdü. IŞID güçleriyle savaşmak için Suriye Muhalefet güçlerini silahlandırmanın yeterli olmadığını belirten Haass, ‘bu güçler çok zayıf ve bazıları terör ile bağlantılı guruplaşmalardan oluşuyor. Kongrelerde güç kazanan görüş ‘IŞID ile yerde savaşacak komşu ülkeler askerlerinden oluşan bir seferi ordu hazırlamak şeklinde.’ dedi.
Mahir Tan          LondraPosta- Londra
      

Hepimiz, Hep Birlikte, Hep Beraber…

Anadolu Partisi Başdanışmanı Av. Avni Kitapçı ;
‘ANADOLU PARTİSİ AYNI ZAMANDA ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİDİR’
                         HEPİMİZ, HEP BİRLİKTE, HEP BERABER…
Ulus Devlet esastır!
Milli değerlere bağlıyız!
Bu nedenle, Ulusalcılığımızla gurur duyarız!
Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğü tartışılamaz ilkemizdir!
Resmi dil Türkçe’dir. Türkçemizi yedirmeyiz!
Terör örgütü ile ve onun elebaşısı ile müzakere yapılamaz!
Bunlar, ANADOLU Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Emine Ülker Tarhan tarafından ifade edilen ilkelerin ve değerlerinin önde gelenleridir.
ANADOLU Partisi; Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine sahip çıkan ve bu ilkelerle sonsuza dek yaşamasını, “İLELEBET PAYİDAR OLMASINI” savunanların, bu uğurda ant içmiş olanların partisidir.
Bunun içindir ki; ANADOLU Partisi aynı zamanda ANADOLU ve RUMELİ MÜDAAFA-İ HUKUK CEMİYETİDİR!
Anadolu ve Rumeli’nin yani Vatan’ın hukukunu, haklarını müdafaa etmek, savunmak için kurulan cemiyetin ruhu bugün artık Anadolu Partisinde yaşamaktadır.
Atatürk’ün ve dava arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyetimizi, onun gösterdiği doğrultuda yüceltip, yükselterek sonsuza taşımak, çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak gerekirken, onu; Ortadoğu’nun ilkel cemahiriye’lerine dönüştürmeye çalışan AKP iktidarına ve onlara hizmet edip yol açmakla görevli sözde muhalefete karşı pes etmeyip direnenlerin yuvasıdır ANADOLU Partisi!
Vatan yoluna çıkanların altında toplanacağı sancaktır ANADOLU Partisi!
Sancağın altında toplananlarda Ben, Benimki, Benimkiler veya Bizimki, Bizimkiler gibi kavramlar yoktur. Onun içindir ki; Bu davaya inanıp, baş koymaya gelenlerin şucu, bucu diye sınıflandırmaları yapılmaz, seneler öncesine uzanan paranoyak ve ayrıştırıcı, bölücü, vesveseli soruşturmalara yer yoktur partimizde.
Biz bir yola çıktık, bu davaya katılanlarla, sadece önümüzdeki engellerle dolu uzun yola bakıyoruz.
Ve bu yolda hepimiz, hep beraber ve hep birlikte diyerek yürüyoruz!
Avni KİTAPÇI
19.12.2014
LondraPosta-Londra

Türkmen Cephesi İngiltere Temsilcisi Sündüs Abbas bir protesto gösterisinde

                                   
           
 
Türkmen Cephesi İngiltere Temsilcisi Sündüs Abbas bir protesto gösterisinde
            
                  ‘Yalnız Kurt’ Türkmen
       17 Aralık Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde Bayrak günü olarak ilan edildi. Geçmişte kurulmuş tek bağımsız Kürt cumhuriyeti olarak bilinen Mahabat Cumhuriyetinin İran tarafından yıkılışı tarihi olan 17 Aralık, bu yıl Kuzey Irak’ta bayrak günü olarak ilan edildi. Özellikle okul ve üniversitelerde Kürt bayrağı asma ve dağıtma şeklinde yürütülen propaganda faaliyetleri Kerkük’te üniversitenin tatil edilmesine neden oldu. Kürt-Arap ve Türkmen öğrenciler arasında çatışmalara neden olan Bayrak Günü, Kerkük’te İTC (Irak Türkmen Cephesi) nin bulunduğu caddede toplanan Kürt militanların Bayrak asma yanında havaya ateş açmaları ile bir gövde gösterisine dönüştü. Kerkük’te tepki ve gerginlik yaratan Kürtlerin bayrak günü, Türkiye’de ‘sessizlik’ ile karşılandı. Diyarbakır’da bazı gurupların Kuzey Irak Yönetimine ait bayrağı asmaları ve dağıtmaları,yayınlanan haberlere göre, polis tarafından sadece izlendi.  
                           İngiliz Dışişleri; ‘Kürtler sizi de koruyacak’
IŞID adlı terör örgütünün 2013-2014 döneminde Irak’ta başlattığı saldırı,yağma,işgal hareketlerinden Kuzey Irak’ta en büyük zararı Türkmenler gördü. Telafer gibi tamamen Türkmenlerden oluşan kent ve Türkmeneli’nin birçok Türkmen yerleşim merkezi IŞID işgali altında. Türkmen katliamı ve tehciri konusunda Avrupa Parlamentosu ve İngiltere Dışişleri Bakanlığına bağlı kurumlarda mücadele eden Irak Türkmen Cephesi İngiltere Temsilcisi Sündüs  Abbas, yaptığımız görüşmede; ‘IŞID’ın yaptığı Türkmen katliamları ve Türkmen kentlerinin işgaline karşı savaşabilmek için AB ülkelerinden ve özellikle İngiltere’den silah yardımı istediklerini’ söyledi. ITC Temsilcisi Abbas vc İngiltere Lordlar kamarasından Lord Ahmed’in bizzat yaptıkları girişimlere İngiltere Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkililerinin ‘Silah yardımını Peşmerge güçlerine ve Kuzey Irak’lı Kürt yetkililere ulaştırıyoruz. Onlar Türkmenlerin bulunduğu bölgeleri de korumakla yükümlü’ biçiminde resmi yoldan cevap verdikleri belirtildi.
                               ‘Türkmeneli’nin teslim etmeyiz’
Türkmen Cephesi Temsilcisi Sündüs Abbas, ‘Kürtler,son Bayrak Günü olaylarında da görüldüğü gibi, Batı’dan ve kısmen de Türkiye’den gönderilen silahları Türkmenler üzerinde bir terör unsuru olarak kullanıyorlar. Hedef, Türkmenleri Kuzey Irak’tan Türkiye ve başka ülkelere göçe zorlayarak Kerkük petrollerini ele geçirmektir. Kuzey Irak’ta şimdi en modern silahlarla donatılmış ve ABD-İngiliz uzmanlar tarafından eğitilmiş 200 bin kişilik bir ordu var. Buna karşılık Türkmeneli denilen Kuzey Irak Türkmenleri, IŞID işgalinde kaybettikleri kent ve kasabalarını kurtarmak için kendi gençlerinden oluşturduğu yaklaşık 15 bin kişilik bir Türkmen gücüne sahip. Ancak herşeye rağmen doğup büyüdüğümüz topraklarımızı ne IŞID teröristlerine ne de Kürtlere bırakmayacağız.’ dedi.   
Mahir Tan          Londraposta-Londra     

İngiltere’de 300 yıllık Türk varlığı

      
Semra Eren Nijhar
 
         İngiltere’de 300 yıllık Türk varlığı
         İngiltere’de  8 aralık tarihinde ‘Türk’, bu ülkede dünü, bugünü ve geleceği ile birlikte gündemde olacak. Biz vardık İngiltere’de, varız ve varolacağız. Bir Türk günü bu.. 8 Aralık’ı 2014 yılında,ilk kez Kuzey Londra’da Enfield Belediyesi salonlarında kutlayan Türk toplumu bu günü Semra Eren Nijhar ve Ahmet Karahasan’a borçlu.
Araştırmacı-yazar Semra Eren Nijhar ve Belediye Meclis Üyesi Ahmet Karahasan, 8 Aralık ile yaklaşık 500 bin Türk’ün yaşadığı İngiltere’ye şunu anlatıyorlar. ‘Biz salt bir göçmen toplumu değiliz. İngiltere’de yaşayan çokkültürlü toplumun yerleşik bir parçasıyız.’
 
                       ‘Türk’lük,‘British’ oluş gibi iki çağdaş kavram
 
 ‘Suncut’ Araştırma ve Yayıncılık kurumunun kurucu ve yöneticisi Semra Eren Nijhar ile yaptığımız sohbette, bir çok bilinmeyen ile karşılaştık öncelikle. Örneğin İngiltere’ye kahve ve bir sosyalleşme yeri olarak kahvehane kültürünü Türklerin getirdiğini. 1650 yılında bir Türk, ünlü London Bridge çevresinde bir kahvehane açıyor ve onu izleyen yıllarda 2000 ‘café shop’ açılıyor İngiltere’de.   8. Henri Ordusunda bile savaşan Türklerin olduğunu biliyoruz artık. Denizcilik,Müzik, Moda alanlarında bir dizi ‘ilk’ Türkler tarafından gerçekleştirilmiş ‘Kraliçe’nin güneşin batmadığı’ ülkesinde. Semra Eren Nijhar, ‘Türk’ kavramını tıpkı İngiltere’de ‘British’ kavramının kullanıldığı gibi değerlendiriyor. ‘Türk ve British’, Etnik bir karakter taşımayan çağdaş ‘ulus’ kavramı. Biz diyor Semra, İngiltere’de yaşayan Türk toplumu olarak, ‘Türk ve Britanyalı’yız’.
Semra Eren Nijhar’ın araştırmalarına bakıldığında ortaya çıkan gerçek şu; 17 Yy.dan başlayarak İngiltere’de Türk var. Osmanlı adı altında gelen Türk, kimsenin görmezden gelemeyeceği izler bırakmış. 20 Yy. da Kıbrıslı Türk 1940 lardan başlayarak gelip yerleşmeye başlamış İngiltere’de. Artık üçüncü kuşak Türk ekonomide,sanatta,politikada,ticarette,sporda yer alıyor.  Türktoplumunun,Londra’daki ağırlığını gösteren bir başka olgu ise ; 8 Aralık gecesi yapılan ilk ‘Turkish Heritage in the UK’ gecesine Kuzey Londra’daki 3 büyük belediyenin yönetimlerinin katılımı ve Londra Belediye Başkanı Boris Johnson’ın kutlama mesajıydı. Semra Eren Nijhar ve Ahmet Karahasan’nın ‘geçmişten geleceğe İngiltere’de Türk’ motifi İngiltere toplumu tarafından onaylanıyor.           

Semra Eren Nijhar ve Ahmet Karahasan   8 Aralık ‘İngiltere’de Türk’ gecesinde
 
  
   LondraPosta – Londra