Kubilaylar Ölmez, Kubilaylar Tükenmez

 
İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği, Devrim Şehidi Mustafa Fehmi Kubilay’ın şeriatçı yobazlar tarafından katledilişinin 84. yıldönümünde bir bildiri yayınladı.
İşte o bildiri;
 
 
 
 
KUBİLAYLAR  ÖLMEZ, KUBİLAYLAR TÜKENMEZ
Cumhuriyetimizin unutulmaz ve unutturulamaz şehidi,  MUSTAFA  FEHMİ KUBİLAY’ı ,bekçi Hasan ve bekçi Şevki’nin bugün, şeriatçı yobazlar tarafından katledilişinin 84’ncü yıldönümünde, bağrımıza basıyor ve derin sevgi ve saygılarımızla  anıyoruz.
Kubilay laik ve modernistti. 
Kubilay Cumhuriyetçi ve bağımsızlıkçıydı.
Kubilay, Atatürkçü bir yurtseverdi.
Kubilay, devrimlerin  bekçisi bir halkçıydı.
Kubilay, senin, benim, komşularımızın, mahalle ve  memleketimizin
henüz 24 yaşında bir evladıydı.
Kubilay bölünmez Türkiyenin bir neferiydi. Tertemiz ve pirüpak…   
O’nun kısacık yaşamının sade öyküsü büyük ansiklopedilerin kutsanmış
sayfalarında şöyle okunuyor:
Mustafa Fehmi Kubilay;
      “Terzi çıraklığı yaparken Antalya öğretmen okulunun imtihanlarını
       kazandı. Üç yıl Antalya ve bir yıl da İzmir Öğretmen Okulu’nda  okudu.
       Bursa Öğretmen Okulu’nu da bitirdi. Askerlik görevini yapmak üzere gittiği
       Menemen’de genç bir öğretmeni korumak isterken ayaklanan şeriatçılar
       tarafından başı kesilerek öldürüldü….”
Evet, aramızdan biri, MUSTAFA FEHMİ KUBİLAY…
O’nu kutsal bildiği görevinin başında öldürdüler. Kimler tarafından mı? Kışkırtıcı Laz İbrahim Hoca  ile Girit civarındaki kamplarda emperyalizmin ajanları tarafından eğitilmiş, Bedrani Tarikatınin başı Derviş Mehmet’in teşkil ettiği güruh tarafından….23 Aralık 1930 günü Derviş Mehmet, Manisa ve çevrelerinden topladığı  şeriatçı, gerici gürühla kasabaya giriyor ve Menemen’in semtlerine tellallar salarak 72 bin mümin ordusuyla şehrin  sarıldığını, şeriat üzere bir idarenin kurulduğunu ve devlet dairelerine tayinlerin yapıldığını ve de “devlet biziz” diye durumu ilan ediyor. Ve de meşru Türkiye Cumhuriyeti’nin mahalli devlet yetkililerini birer birer enterne edip idam etmeye koyuluyor. Ve bu şeriatçı ayaklanmanın önüne dikilen görevli asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı da kasaba camisinin musalla taşına zorla yatırıp boğazını kestirtiyor ve kellesini bir sırık üssüne geçirip mahalle mahalle dolaştırtma turlarını başlatıyor.
Elbet babalarımızın kanı ile kurulmuş devletimiz bu tehlikeli duruma seyirci kalamazdı. Önce Menemen ve çevresindeki  ordu birlikle kasabayı çeviriyor, isyanı bastırıyor ve isyancılardan Derviş Mehmet yandaşı iki sergerdeyi hemen oracıkta, yani Kubilay’ın şehit edildiği yerde öldürüyorlar, geri kalanları içinse mahkeme kuruluyor, yüzlerce  şeriatçı gericinin hapis cezası ile cezaladırılmalarından başka ve önemli olarak 29 sergerde Kubilay’ın katledildiği yerde kurulan darağacına çekiliyor.Böylece  cumhuriyet düşmanı şeriatçıların önleri kesiliyor.
Elbet “boğazı kesilmek” suretiyle öldürme eylemi hepimize günümüzün Işitçi şeriatçılarını hatırlatıyor. Öyledir de…Ogünlerde de şeriatçılar vardı, bugünlerde de var…Ancak o zamanın iktidarı cumhuriyet ve bağımsızlık ilkeleriyle donanmış, devlet bu modern ilkelerle yapılandırılmıştı ve de başımızda cumhuriyet ve laikliğin, devletçilik ve bağımsızlığın, halkçılık ve devrimciliğin izinde yürüyen Mustafa Kemal Atatürk vardı. Şimdilerde ise artık o ve o ilkelerle donanmış devletde yok, iktidar da… Tam tersine emperyalizme bağlı, bölücü ve Anayasa Mahkemesi tarafından laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldigi tescil edilen bir parti var.
Bu yüzden devrimci ve bağımsız cumhuriyeti ayakları üzerinde tutmak artık doğrudan doğruya  halkın omuzlarına yüklenmiştir.
Biz devrimci şehidimiz Kubilay’ı, bekçi Hasan ve bekçi Şevki’yi  bütün bağlılıklarımızlaanıyor ve halkımıza GÖREV BAŞINA diyoruz.
Derin Saygılarımızla.
Jale Özer
İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği Başkani
 
 
LondraPosta- Londra