ZAFER ÇALINAMAYACAK KADAR BÜYÜK OLMAK ZORUNDA

 Zafer, çalınamayacak kadar büyük olmak zorunda

 

23 Haziran İstanbul Belediye Başkanı seçiminden Cumhuriyet toplumunun büyük bir zaferle ayrılması doğal olarak karşılanmalı.

Olayların ‘doğal’ gelişmesi bu sonucu önceden açıklıyor gibi.

Söz konusu İstanbul olduğuna göre, 6 Mayıs günü YSK tarafından gaspedilen İmamoğlu zaferi kamuoyunda ‘sürpriz’ olarak karşılanmasına rağmen beklenmeyen bir sonuç değildi.

Seçim bir CHP- AKP mücadelesi değil, Millet İttifakı-Cumhur İttifakı arasındaki bir seçim olduğundan sonuçlar 16 Nisan Evet-Hayır referandumuna yakın bir biçimde ortaya çıktı.

2o17 referandumunda İstanbul’da  Hayır % 51.35 ile kazanan tarafdı. Ankara’da da % 51.15 olan Hayır belediye seçimine hemen hemen aynı oranda yansıdı.

Kısacası seçim sonuçları Evet-Hayır tercihleri açısından değerlendirildiğinde Ankara,İstanbul,Adana,Antalya, İzmir,Muğla, Eskişehir gibi kentlerin tercihleri, Belediye seçimleri sonuçları ile açık olarak doğrulanıyor. 

Üstelik, 2017 referandumunda hayır sonucu çıkan Manisa,Balıkesir ve Denizli’de yerel seçimlerde muhalefet adayları seçimi kazanamadılar.

                      Xxxxxxxxx

Toplumlardaki kitlesel taban hareketleri,şartların etkisi altında ve büyük ölçüde kendiliğinden gelişir. Siyaset mekanizmaları kendi başına kitleleri yönlendirme gücünde değildir.

Bir seçimde halk kitleleri sizin reklam şirketlerinizin ya da merkez karar organlarınızın değil, yıllar içinde yerleşik hale gelen kendi değerlendirmeleri ile hareket ederler.

Türkiye’de Cumhuriyet ve Demokrasiye bağlı halk kitleleri için tayin edici tarih ve kampanya 16 Nisan 2017 Referandumu ile yaşanmıştır.

‘Evet’ ya da ‘Hayır’, özgürlük ile otokrasi, demokrasi ile tek adam yönetimi, hukuk devleti ile dikta, parlamenter demokrasi ile partili cumhurbaşkanı rejimi arasındaki tercihin adı oldu.

Bu refeandumda ‘hayır’ın kazandığını ancak YSK eliyle seçmenin haklarının gaspedildiğini herkes biliyor.

Siz adına ne derseniz deyin, Ankara ve İstanbul’da da yerel seçimlerde halk kitleleri aynı düşüncelerle sandık başına gitti.

Millet İttifakı çok başarılı bir biçimde ‘hayır’ blokunun boşalttığı alanı doldururken, Cumhur İttifakı onun karşısındaki güç oldu.

İstanbul’da Belediye Başkanlığına İmamoğlu’nu getiren seçmen, 16 Nisan 2017 de ‘hayır’ diyen seçmen ile tam olarak örtüşüyor.

 23 haziran seçimi de hiç bir biçimde İstanbul’un yerel seçimi değildir.

 Bu seçimin ne seçimi olduğuna siyasi partilerin yönetim organları, Piar kuruluşları karar veremez.

 Bu özgürlük ile otokrasi, Erdoğan rejimi ile Demokrasi arasındaki bir mücadeledir.

 ‘Hayır’ 23 haziran’da bir kez daha ve daha güçlü bir biçimde ‘İmamoğlu’ diyecektir

 2017 ve 2019 da, her iki seçimde de  % 51 in üzerindeki bir zaferi önleyen mekanizma YSK oldu.

 Bu nedenle halk, bu kez YSK nın devreye giremeyeceği bir biçimde ve netlikte sandık başına gidecektir.

‘Hayır’ dan, çalınamayacak kadar büyük bir zafer bekleniyor.

 

 Mahir Tan                     LondraPosta-Londra