Yüksel Sarı; Bizi Kimler Yönetiyor ?

 

BİZİ KİMLER YÖNETİYOR?

          Yüksel Sarı

Rus Büyükelçi Andrey Karlov’un Ankara’da gerçekleştirilen bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra Türkiye ve Rusya devlet yöneticilerinin tavırlarındaki düzey farklılığı dikkatimizi çekti.

Suikast ile öldürülen kendi büyükelçisi olmasına rağmen, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olayı soğukkanlılıkla değerlendirdi. Bunun terörist bir saldırı olduğunu belirterek;“Bu Rus-Türk ilişkilerinin normalleşmesini bozmaya yönelik bir provokasyondur ” dedi

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov: “Biz şundan eminiz: Bu barbar eylemi tasarlayanların ana hedefi Rus-Türk ilişkilerinin normalleşme sürecini baltalamaktır” dedi.

Rusya Devlet Duması Güvenlik Komisyonu Başkanı Leonid Slutsikiy;“Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi  Türkiye – Rusya ilişkilerini olumsuz etkilemez” dedi.

Nitekim Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu daha önce kararlaştırılmış olan Rusya ziyaretini iptal etmedi. Rusya, İran ve Türkiye Dışişleri Bakanları bölgesel sorunları görüşmek üzere Moskova’da bir araya geldi. Böylece oyun bozulmuş oldu.

Birde Rus uçağını düşürdüğümüz 24 Kasım 2015 günü bizim yöneticilerimizin yaptıkları ilk açıklamalara bakalım:

Uçağı biz düşürdüğümüz halde, Cumhurbaşkanı Erdoğan;

“Aynı ihlal bugün yapılsa yine aynı karşılığı veririz “ dedi.

Sonra;

“ Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranabilirdik” dedi.

En sonunda; “Rus uçağını düşüren pilotların Pensilvanya ile alakası olabilir. Bunlardan her şey beklenir” dedi.

Zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu da “ Emri bizzat ben verdim” dedi.

Onların bu açıklamaları yüzünden Türkiye-Rusya ilişkileri gerildi. Rusya tarım ürünlerimize ve şirketlerimize ambargo uyguladı. Onların yüzünden çiftçimiz ve iş adamlarımız perişan oldu.

Oysa benzer bir açıklamayı biz de yapabilir, en azından “aramızı bozmak isteyenler var” diyebilirdik. Bu kadarını bile yapabilseydik, belki de o kadar zarar görmeyecektik.

Her iki devlet yöneticilerinin açıklamaları olgunluk ve kendi aralarındaki tutarlılık yönünden kıyaslanacak olsa bizim utanmamız gerekir!

Bu suikast ülkemize karşı gerçekleştirilen terör saldırılarının daha ileri bir aşamaya yükseltildiğinin kanıtıdır. Demek oluyor ki, terör bundan sonra çok farklı biçimlerde ve kapsamda kendisini gösterecektir. Türkiye sadece terörle mücadele etmeyecek, aynı zamanda terörle birlikte yaşayacak ve öyle anılacaktır.

Bu bakımdan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye bir Peşaver’e dönerse sorumlusu kimdir?  Sorusu daha da anlam kazanmaktadır.Peşaver Pakistan’ın bir şehridir. Fakat terör nedeniyle adeta bir Afganistan şehrine dönüşmüştür. Acı ve ölüm kol gezmektedir.

Türkiye de her geçen gün biraz daha Irak ve Suriye’ye dönüşmektedir.

Tamam… Dünyanın en sıcak bölgesindeyiz

Tamam… Çatışmaların tam ortasındayız.

Tamam…  Üzerimize çok geliyor, bizimle uğraşıyorlar.

Peki ama!  Bunca belanın başımıza musallat olmasında bu hükümetin yanlış ve hayalci politikalarının hiç mi etkisi yoktur?

Mademki bu kadar belayı başımıza sardılar; En azından bu belaları def edebilmek için, içeride doğru politikalar izlemek, milletin birliğini sağlamaya özen göstermek gerekmez mi?

Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı bunun tam tersini yapıyor.

Başkanlık meselesi gibi milleti bölen ve geren politikalarda ısrar ediyor.

Her fırsatta Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve devrimlere laf ediyor.

Devamlı milleti ayrıştıran bir dil kullanıyor.

Kendisini eleştirenleri açıktan, hem de meydanlardan,  tehdit ediyor.

Hak ve özgürlükleri ihlal edip otoriter bir rejime yöneliyor.

Dışarıya karşı güçlü olması gereken milletin belini kırıyor.

Hal böyle olunca, insan ister istemez soruyor;

Bizi kimler yönetiyor?

 

Av. YÜKSEL SARI