Yüksel Sarı ; AKP nin Suriye Politikası Güven Vermiyor

AKP’NİN SURİYE POLİTİKASI GÜVEN VERMİYOR
Yüksel Sarı

22 Temmuz 2012’de Akdeniz üzerinde bir Türk Keşif uçağı düşürüldüğünde uzmanlar, uçağın Suriye hava savunmasını test amaçlı uçtuğunu söylediler.“Bu işte provokasyon var” dediler.
24 Kasım 2015’de Türkiye hava sahasında bir Rus uçağı düşürüldüğünde uzmanlar, uçağın savaş uçağı olmadığını, sadece birkaç saniye sınırı ihlal ettiğini söylediler. Yine “bu işte bir provokasyon var” dediler.
24 Kasım 2016’da ,henüz birkaç gün önce, El Bab’da Türk askerleri üzerine havadan bomba atıldığında uzmanlar, tam da Türkiye ve Rusya ilişkileri gelişirken meydana gelen bu olayın zamanlamasının manidar olduğunu söylediler. “Bu da bir provokasyon ” dediler.
Ne garip değil mi?
Suriye, ABD’nin parçalama planlarına karşı toprak bütünlüğünü koruyabilmek için mücadele ediyor.
Rusya, ABD’nin terör örgütleri aracılığı ile Suriye’yi parçalamasına, meşru Suriye hükümetini yıkarak kendisinin Akdeniz’deki dayanağını yok etme planlarına karşı mücadele veriyor.
Türkiye, ABD’nin Suriye’yi parçalayarak, güneyimizde Akdeniz’e ulaşan bir “Kürt koridoru” oluşturma planlarına karşı mücadele ediyor.
Üç devletin üçü de ABD’nin planlarına karşı mücadele ediyor. Ama ABD’ye hiç bir şey olmuyor. Bu üç devlet birbirinin uçağını düşürüp, askerini öldürüyor.
Bu durumda işin içinde provokasyonlar olduğunu söyleyen uzmanlara hak vermemek mümkün mü?
Olağandır. Her zaman birileri diğerlerine karşı provokasyon hazırlayabilir. Ancak bir provokasyonun başarıya ulaşabilmesi için öncelikle provokasyona uygun bir ortam gereklidir. Başka bir deyişle, provokasyona gelmek istemiyorsanız, provokasyonlara uygun ortam yaratmayacak, varsa da, o tür ortamları ortadan kaldıracaksınız.
Suriye ve Rus askerleri hayli zamandır aynı düşmana karşı ortak mücadele veriyorlar. Hiç onların arasında, birbirlerine karşı provokasyon oluyor mu?
“ Amma da yaptın !” diyorsunuzdur şimdi. “Onlar zaten birlikte çalışıyorlar, ne diye aralarında provokasyon olsun ki?”
Bizce de öyle;
Fakat söyler misiniz, Türkiye ile Rusya ve Suriye aynı tehlikeye karşı savaşıyorlarsa neden üçü birlikte çalışamıyor?
Suriye’nin toprak bütünlüğü, Kürt koridorunu engelleyecek ve Rusya’nın da bölgedeki mevcudiyetinin devamı sağlayacaksa neden üçlü ittifak kurulamıyor.
Dikkat ediniz sırayı bozan sadece Türkiye’dir.
Onlar, ABD’nin bölge politikalarına karşı savaşırken Türkiye BOP eş başkanı olarak ABD yanında yer aldı.
Onlar, Suriye’nin toprak bütünlüğü için savaşırken, biz, Suriye yönetimini devirmekten, Emevi camiinde namaz kılmaktan söz ettik.
Onlar gerici teröre karşı birlikte mücadele ederken, biz teröristlerin bir kısmına her türlü desteği vermekten geri durmadık.
Onlar kendi ülkelerinin geleceği için savaşırken, biz ülkemizi parçalamak ve “Kürt koridoru “açmak isteyenlerle işbirliği yaptık.
Doğrudur;
Son dönemde Türkiye ile ABD kafa kafaya çarpışma noktasına kadar gelmiş, buna karşılık Rusya ile ilişkiler düzelmeye başlamıştır. Hatta Suriye ile gizli görüşmeler bile başlamış olabilir.
Gerçekten bunlar olumlu gelişmelerdir.
Ancak, bilinmelidir ki devletlerarası ilişkilerde gerçekçilik esastır. Söze itibar edilmez. Yani uygulamaya bakılır.
Siz Türkiye’nin bu ilişkilerde yeterince güven verici olduğuna inanıyor musunuz?
Bakalım;
Rusya ile askeri görüşmeler yapıyor, ortak bürolar kuruyor, Ama diğer yandan ABD ile de askeri kontrol mekanizması oluşturup, ABD’li bir generalinin daimi olarak bizim genel kurmayda çalışmasına izin veriyor!
“Terörizmle mücadele” görüntüsü altında ABD savaş uçakları Suriye ‘deki muhaliflerinin önünü açıyor, ama o uçaklar bizim İncirlik üssünden kalkıyor!
Tayyip Erdoğan, Suriye’deki yabancı militanların ortadan çıkmasını istiyor ama oranın “Araplara “ait olduğunu söylüyor. “Suriyelilere ait” demiyor. Sanki Kürtleri çıkardığı bölgede yeni bir Sünni-Arap federe devleti oluşturmak istediği izlenimini veriyor!
Bir gün Cumhurbaşkanı çıkıp, “Biz de Şanghay’a dahil oluruz” diyor. Ama ertesi günü başbakanına “Canım Şanghay, AB’nin alternatifi değil ki” dedirtiyor”
Yani;
ABD’ye karşı Rusya’yı, Rusya’ya karşı da ABD’yi koz olarak kullanmaya kalkıyor. Bu yüzden güven verici olamıyor.
Türkiye’nin güven verici olmayan politikaları Cumhurbaşkanının bazı söz ve davranışlarına da yansıyor.
ABD ve AB devlet yöneticileri Cumhurbaşkanımızın meydan okuyucu sözlerini ciddiye almıyor, iç politikaya dönük olduğuna inanıyor. İkili görüşmelerde farklı konuşulduğunu, işbirliğinden yana ve uyumlu cümleler kurulduğunu söylüyor.(x)
Bütün bunlardan ortaya bir tek sonuç çıkıyor;
Provokasyon ortamını bizzat Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı yaratıyor.
Bu arada, olan Türkiye’ye oluyor.
Olan Mehmetçiğe oluyor.

YÜKSEL SARI