‘YSK’YA GÜVENMİYORUZ.NEDEN BAŞVURALIM’

                                       ‘YSK’YA GÜVENMİYORUZ: NESİNE BAŞVURALIM’

 

                         Bu sözler, AKP nin yasadışı bir biçimde İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday gösterdiği ve aynı zamanda TBMM Başkanlığı görevini sürdüren Binali Yıldırım’ın ‘beğenmiyorsanız YSK ya başvurun’ açıklamasına , CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevabı oluşturuyor; YSK ya güvenmiyoruz. Neden başvuralım.

Gerçekte tarışma konusu olan Binali Yıldırım’ın adaylığı dışında bir başka Anayasa ihlali daha var. Bu ihlal, seçim sonuçlarını belirlemede belki de Yıldırım’ın adaylığından daha önemli olacak. Cumhurbaşkanlığı tarafından torba yasa ile geçirilen YSK’nın başkan ile birlikte 6 üyesinin görev süresinin uzatılması, çok açık biçimde  Anayasa’nın 67. Maddesine aykırı. 67. Madde son fıkrasında , net olarak,’YSK da yapılan değişikliklerin 1 yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağını’ belirtiyor.

YSK ‘uzatmalı kadrosuyla’ seçimlere kadar ve seçim sonuçlarını karara bağlamada tek ve son yetkili olacak.

Demek ki , CHP Genel Başkanı’nın YSK ya güvenmemek için bir nedeni daha var.

Ne var ki Kılıçdaroğlu ve ekibi, İstanbul Adayı  ve o cümleden kişilikler, bunu da fazlaca dert etmiyorlar. ‘Kutuplaşma’ olmasın diye herhalde.

İstanbul Adayının kendi seçim bölgesini ilgilendiren bu iki ihlal için ortalığı yırtması gerekmiyor mu ?

CHP Genel Başkanı, bu iki temel anayasa ihlali altında yürütülecek bir seçimde, sessiz ve derinden mi gidiyor ?

Bir bildiği mi var ?

Son seçimde 13 puan fark yediği İstanbul’da ‘nasıl olsa seçim kazanacağız’ türünden bir ‘gönül rahatlığını’ yapılan eleştirilere karşı kullanıyor.

Bütün bunlar seçim sonrasında , ‘Ah şu YSK olmasaydı’ demek avantajı için mi ?

 Göründüğü kadarıyla, ‘kutuplaşmya karşıyız’ edebiyatı, ikinci olmaya razı bir anamuhalefet anlayışı için biçilmiş bir kaftan.

Kutuplaşmaya karşı olmak adı altında, içinde bulunduğun ‘kutup’un nimetlerinden faydalanıyorsun. Kavga gürültü çıkmadığı sürece, elindeki belediyeleri koruyorsun.

Yani ‘ikinciliği’ kimseye kaptırmıyorsun.

Kadıköy, Beşiktaş,Bakırköy,Şişli çantada. İzmir yerinde duruyor. Sana bir ekstra getirisi olmasa bile Ankara seçimi kazanılabilir bir durumda.

Bu sonuçlar 31 mart sonrasında, tabandan gelecek eleştirileri karşılamaya yeterli görülüyor olmalı.

Bize göre de öyle.

Anamuhalefet partisine giden oyların % 75 i, çaresiz ve başsız Atatürkçü seçmenden geliyor.

Aynı partinin üst düzey  kadrolaşması ise  oportünistler, işsizler ve gizli-açık ikinci Cumhuriyetçilerden oluşuyor.

Bugün halk kitlelerinde geleceğe ilişkin tek umut ışığını uyandıran kültürel varlık Cumhuriyet ve Atatürkçülük.

Yazar,Sanatçı,Edebiyatçı olarak kadro sıkıntısı bulunmayan Cumhuriyetçilik ve Atatürkçülük, politikacı yetiştirmede sıfır.

CHP nin hali ortada.

Nasıl YSK altında, seçim kazanma olasılığı yoksa, belediye bordrolarındaki  delege sisteminde de CHP de yönetim değişikliği olanaksız.

Türkiye’de de, Anamuhalefet partisinde de bir tür ‘düzen değişikliği’ talebi 31 Mart sonrası gündeme gelecektir.

Birinden başlamak yeterli olacak.

 

Mahir Tan              LondraPosta-Londra