Yol yakınken yeniden


Zahmet etmeseydiniz…

Cumhurbaşkanlığı seçimi, başta CHP lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere, muhalefetin hemen tüm kesimlerinin vurguladıkları gibi ‘Türkiye’nin bir dikta rejimine’ dönüşmesi tehlikesini taşıyor. Bu seçim, ülkenin örtülü anlaşmalar yoluyla bir tür federatif yapıya dönüşmesi ve Ulusal Devlet’in tarihe karışması tehlikesini taşıyor. Bu seçim Türkiye’yi islamo- faşist bir polis-jandarma devletine taşıma riskini taşıyor.

Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda halkın ve toplumsal kitle örgütlenmelerinin görüşlerine ağırlık vereceğini defalarca belirten CHP lideri , ‘hangi kitle örgütlerinden’ Ekmeleddin İhsanoğlu önerisini aldığını ve CHP içinde hangi örgüt ve kişilerin ‘çatı adayı’ olarak İhsanoğlu’nu istediklerini açıklamalıdır.

                                           
Muhalefet’in Cumhurbaşkanlığı adayı olarak önerdiği ‘çatı aday’ İKO eski başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından teklif edilen ve Çatı’nın altındaki ikinci büyük muhalefet partisi MHP tarafından uygun karşılanan İhsanoğlu, ağırlıklı olarak Türkiye dışında ve Orta-Doğu diplomatik çevrelerinde Batı ülkeleri ile uyumlu bir politik çerçeveyi sürdüren bir kişilik olarak tanınıyor. Muhalefet tarafından uzun bir bekleme sürecinden sonra ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin Musul-IŞID olayları nedeniyle Türkiye gündeminden düştüğü günlerde açıklanan İhsanoğlu ismi -muhalefet kanadından gelen ilk tepkilere göre- heyecan yaratmadı. İktidarın büyük bir olasılıkla aday olarak önümüzdeki günlerde (muhtemelen Musul olayları çevresinde koparılacak bir fırtına ile birlikte) açıklayacağı çok iddialı Tayyip Erdoğan karşısında, ‘itidal ve denge’ temsilcisi olarak yarışacak düşük profilli bir aday açıkladı anamuhalefet partisi lideri. Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu şimdiden belli gibi. Belli olmayan: bu seçimin sonuçlarının kime fatura edileceği, Anamuhalefet Partisi liderinin cevap bulması gereken sorulardan birincisi bu…

‘Bozulmuş dengenin temsilcisi’


Ekmeleddin İhsanoğlu ismi, Türkiye’de dış politika ile ilgili kesimlerde bir ölçüde tanınıyor. Kuşkusuz ağustos ayında yapılacak olan ‘tarihi önemdeki’ Cumhurbaşkanlığı seçimi, Orta-Doğu’da değil, Türkiye’de yer alacak. Bu seçim, başta CHP lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere, muhalefetin hemen tüm kesimlerinin vurguladıkları gibi ‘Türkiye’nin bir dikta rejimine’ dönüşmesi tehlikesini taşıyor. Bu seçim, ülkenin örtülü anlaşmalar yoluyla bir tür federatif yapıya dönüşmesi ve Ulusal Devlet’in tarihe karışması tehlikesini taşıyor. Bu seçim Türkiye’yi islamo- faşist bir polis-jandarma devletine taşıma riskini taşıyor.

Muhalefet’in üzerinde anlaştığı belirtilen aday olan İhsanoğlu ise Türkiye’nin iç politikası ve karşı karşıya olduğumuz kritik konularda hiç bir ‘bilgilenme, deneyim, mücadele’ kırıntısı bulunmayan ‘çatıya’ paraşütle indirilmiş bir kişilik. İKO gibi bir ‘diplomasi’ örgütünün Başkanlığını yapmış olmaktan başka hiç bir referansı bulunmayan Ekmeleddin İhsanoğlu, gerçekte ‘ihtisas alanı’ olan Orta-Doğu politikaları açısından bile ‘artık var olmayan bir denge’yi temsil ediyor. Orta-Doğu’da artık İKO’nun bir mostra olarak temsil ettiği denge, son 3 yıldan beri mevcut değil. Suriye, Irak gibi bölgede dengeyi tutturan iki büyük ülkenin parçalandığı, ABD-Suudi-Mısır gibi kilit dengelerin kalmadığı ve Türkiye’nin kendi başına yeni ve karanlık ittifaklar peşinde koştuğu bir bölge dengesi var.

Yol yakınken…


Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ‘çatı adaylığı’ açıklaması, ‘konunun gündem dışı kalması nedeniyle’ ne etki ne de tepki yaratmadı. Tüm Dünya’nın ve Türkiye’nin gözleri Musul-IŞID olaylarına yöneldiği bir dönemde yapılan açıklama, bir ‘zamanlama’ hatası yanında, adayın düşük profili konusunda da çok ciddi bir ‘PR’ acemiliği taşıyor. Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda halkın ve toplumsal kitle örgütlenmelerinin görüşlerine ağırlık vereceğini defalarca belirten CHP lideri , ‘hangi kitle örgütlerinden’ Ekmeleddin İhsanoğlu önerisini aldığını ve CHP içinde hangi örgüt ve kişilerin ‘çatı adayı’ olarak İhsanoğlu’nu istediklerini açıklamalıdır. Muhalefet’in hiç bir kanadında böyle bir talep olmadığı çok açıktır. Başta CHP örgütleri ve milletvekilleri olmak üzere tüm kitle örgütleri, Türkiye’de ‘artık çok yakınlarımıza gelen’ İslamo-faşist tehlikeye karşı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkı seferber edebilecek, Türk toplumunu ayağa kaldırabilecek ve Cumhuriyeti yaşamda tutabilecek bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemek zorundadırlar. Henüz yol yakınken Cumhuriyet’in ‘çatı adayı’ belirlenmeli ve meydanlara çıkarılmalıdır.
Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!