‘Yetmez ama evet !’

                        
 
 
                         

 

                              IŞID’a karşı bölgede ortak kanı ;
                       
                  ‘Yetmez ama evet !’
ABD, Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı’nın Türkiye-İran-Irak yönetimleri ile yürüttüğü son temaslar bölgede IŞID ile mücadele alanında bir tür ortak zemin yarattı; Bu ülkeler ABD nin hava saldırılarının IŞID tehdidini yok etmeyeceğini biliyorlar.Ancak ABD Hava Kuvvetlerinin yaklaşık iki aydır süren müdahalesinin IŞID a çok ciddi darbeler vurduğunu ve Dünya’nın en saldırgan ‘cihadi’ örgütünün toprak kazanımı alanında artık iniş sürecine girdiği konusunda müttefikler. Başkan yardımcısı Biden’in Türkiye’de yaptığı ve sonucu önceden tahmin edilebilen görüşmeler Türkiye’yi çatışma ortamına çekme, IŞID üzerine kara gücü olarak salıverme noktasında yeterli olmadı. Bu konuda ABD’nin ‘yarı-resmi’ olarak görüşlerini dile getiren ‘Sratfor’ geçtiğimiz hafta bir özetleme yaptı ; Türkiye’ye fazlaca güvenmiyorlar.
                    ‘Ordu güven vermiyor’
‘Sratfor’ da Genel Müdür imzasıyla yayınlanan değerlendirme de bu hafta bir ilk yaşandı; ABD ilk kez olarak Türk Ordusunun savaş gücünün ‘meçhul’ olduğunu beyan etti. Kore savaşından beri ordunun gücünün gerçek bir savaşta denenmediğini belirten Friedman ‘Türk ordusunun yetersiz kalması ihtimalinin yanında Türkiye’nin desteklediği ÖSO gibi güçlerin çok zayıf ve dağınık olması nedeniyle’ bu konuda ‘statükoyu koruma’ politikası izlemeyi tercih ettiğini vurguluyor. Muhtemelen ABD’nin bu kanıya varırken Türkiye’deki son gelişmeleri, yani Jandarma’nın Ordu komuta kademesinden uzaklaştırılması, Askerlerin Hükümetten istedikleri personel sorumlulukları konusundaki  garantileri, ve Güneydoğu Anadolu’daki fiili durum konusundaki rahatsızlıklarını yakından izledikleri düşünülmelidir.
                      İran ile en yakın olunan nokta
ABD- İran ilişkileri ise son yıllardaki en uyumlu dönemini yaşıyor. Ambargo şartlarında ‘iyileştirmeler’ karşılığında İran’ın, Irak içinde IŞID a karşı en önemli destek olduğu vurgulanıyor. ‘ABD ve İran’ın IŞID ın hiç bir toprak parçasında varlığını sürdürmemesi’ konusunda anlaştıklarını belirten ‘Stratfor’, İran’ın Güney Irak’tan petrol akışı karşılığında, Kuzey Irak’tan Kürtlerin petrol satışına da karşı çıkmayacağını kaydediyor. Son haftanın, ABD’nin diplomatik girişimlerinin Türkiye’den çok İran ile ilişkiler açısından önem taşıdığı ABD çevrelerinde hakim olan kanı. Zira, aynı anda devam eden ve sonuçlanması için Aralık ayına kadar dondurulan Batı ülkeleri-İran nükleer görüşmelerinde İran’ın verdiği tavizlerde ABD’nin İsrail ve Suudi Arabistan karşısında elini kuvvetlendirecek dereceye ulaşması bir tesadüf olarak görülmüyor.
                       Irak- Kuzey Irak petrol barışı
ABD’nin IŞID bombardmanlarının başlamasından sonra stratejik anlamda attığı en önemli adım, Irak ile Kuzey Irak yönetimi arasındaki petrol anlaşması ve Kürtlere Irak bütçesinden yapılacak para desteğinin garantiye bağlanması oldu. Stratfor’da yayınlanan değerlendirmeye göre; Kuzey’den petrol akışı konusunda Irak,Türkiye ve İran, ABD ile aynı düşünceye sahip. Bunun Türkiye için yaratacağı sonuçları iyi okumak ise yakın gelecek için büyük önem taşıyor. Bu konudaki anlaşma çok büyük bir ihtimalle Kuzey Irak petrolünün özü demek olan Kerkük petrollerinin Kürt denetiminde yada mülkiyetinde kalması sonucunu doğuracak demektir. Washington’da son dönemin favori lobisi haline gelen Kürt yönetimleri (bunun içine Kuzey Irak, Suriye Kürt Kantonları ve ‘ilişik güç olarak’ PKK giriyor) IŞID savaşımı döneminden en karlı çıkacak güç olarak görünüyor. Kerkük ile birlikte Dünya’nın sayılı petrol ülkeleri arasında girecek olan Bağımsız yada de facto Kürt Devleti ekonomik açıdan kendisini amorti edecek ‘gerçekliğe’ kavuşuyor. Bu durum önümüzdeki seçim sürecinde hızlanacağı açık olarak görülen Türkiye’de ‘statü’mücadelesinde ‘pankürdizm’in elini tahmin edilenden çok güçlendirecektir.
Mahir Tan       LondraPosta-Londra