Yazarımız Ahmet Kılıçaslan Aytar’dan ‘alıntı’ yapmalıydı

Genel Kurmay eski Başkanlarından,Balyoz sanığı Em . Orgeneral İlker Başbuğ 02 Ağustos akşamı CNN Türk Televizyonunda yayınlanan bir söyleşi programında 15 Temmuz Fethullahçı darbe girişimi için önemli değerlendirmelerde bulundu. 15 Temmuz daki girişimi ‘darbe’ olarak değil, CIA destekli bir Fethullahçı kalkışma olarak kabul ettiğini söyleyen Em. Orgeneral Başbuğ, kelimesi kelimesine aşağıdaki sözlerle 15 temmuz akşamı ve 16 temmuz sabahı ortaya çıkan durumu özetliyor;      “İstihbarat örgütü (CIA), TSK’yı zayıf düşürmek için onun içindeki bir kesimi provoke eder, onu kışkırtır, harekete geçirir, sonra da darbenin başarısız olması için tüm tedbirleri de alır.”

TSK içindeki Fethullahçı örgütlenmeyi ve kadrolaşmasını en iyi bilen kişilerden biri Eski Genel Kurmay Başkanı Başbuğ. Fethullahçı komploların bizzat kurbanı olarak yargılanan ve sözde mahkemeler tarafından mahkum edilen İlker Başbuğ’un söyledikleri kuşkusuz, bu tarihi olay konusundaki en net ve açıklayıcı bilgileri ihtiva ediyor. Başbuğ bu açıklamayı 15 Temmuzdan 17 gün sonra 2 Ağustos gecesi yaptı.

Oysa aynı bilgilendirmeyi gazetemiz ‘LondraPosta’ 15 Temmuz Fethullahçı darbe girişiminin bir hafta sonrasında 23 Temmuz günü yazarımız Ahmet Kılıçaslan Aytar’ın ‘Başarısız olması planlı darbe girişimi’ başlığı altında yayınlandı. Yazar-Araştırmacı Aytar;  17 gün sonra Türkiye Televizyonlarında net bir gerçek olan yayınlanan darbe girişimini değerlendirdikten sonra sonuçlarının nereye varacağı konusundaki endişelerini dile getiriyordu.;

ABD/ CIA’nin reddetmesine karşı darbe girişiminin hükümetin bilgisi ve nezareti çerçevesinde örgütlendirildiğine ilişkin bilgiler hızla yayılıyor.

Artık ordunun içinde örgütlenmiş bir grubun “başarısız olması planlı” darbe girişiminin sonuçları üzerinden nedenlerini anlamaya çalışmak, daha hangi sonuçlarla karşılaşılabileceğini düşünmek gerekiyor…

Yazarımız Ahmet Kılıçaslan Aytar’ın ‘LondraPosta’ da 23 Temmuz günü yayınlanan yazısını,son günlerde daha net olarak anlaşılmaya başlanan 15 Temmuz ‘başarısız olması planlı’darbe girişimini gün ışığına çıkarması için yeniden yayınlıyoruz.

LondraPosta-Londra 

 

 

SIRADAKİ GELSİN

15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan tesbitler, ABD’nin “başarısız olması plânlı darbe girişiminin” tezgâhlayıcısı olduğu yönündedir.

Nitekim darbe girişimin sona ermesinin ardından Çalışma Bakanı S.Soylu doğrudan doğruya “darbenin arkasında ABD var” suçlamasında bulunmuş,

Başkan B. Obama ve Dışişleri Bakanı J. Kerry  ancak darbenin başarısız olacağı anlaşıldıktan sonra “Türkiye’deki tüm taraflar demokratik olarak seçilmiş hükümeti desteklemeli, şiddetten ve kan dökmekten kaçınmalı ve onu engellemeli” diyen bir açıklama yayınlamıştır…

*

ABD/ CIA’nin reddetmesine karşı darbe girişiminin hükümetin bilgisi ve nezareti çerçevesinde örgütlendirildiğine ilişkin bilgiler hızla yayılıyor.

Artık ordunun içinde örgütlenmiş bir grubun “başarısız olması planlı” darbe girişiminin sonuçları üzerinden nedenlerini anlamaya çalışmak, daha hangi sonuçlarla karşılaşılabileceğini düşünmek gerekiyor…

*

1- ABD ve İsrail; İsrail’in  güvenliğini teminen Başbakan B.Netanyahu’nun,

“Eskiden İsrail-Filistin meselesini çözersek daha geniş olan İsrail-Arap meselesinin de çözüleceğini düşünürdük.

Şimdi bunun tam tersinin geçerli olabileceğini düşünüyoruz.

Bugün İsrail, Suudi Arabistan’ın bir düşmandan ziyade müttefik olduğunu görmektedir.

Yani şu anda Arap Dünyası ile vuku bulmakta olan bu ilişkileri geliştirmek aslında İsrail-Filistin meselesini çözmemize yardım edebilir.

Biz de tam olarak bu amaca yönelik çalışıyoruz” ifadesiyle çerçevelediği stratejiyi gütmektedir…

*

2- Ne ki, her iki ülke de Arap Baharının ardından “İslami dava faaliyetleriyle siyasi parti faaliyetlerinin birbirinden ayrılması” ve “bir siyasi partinin dini alanda vesâyet sağlamasının bir yararının olmayacağı” gerçeğini anlamıştır.

Önce Mısır’da Muhammed Mursi önderliğinde Müslüman Kardeşler Örgütü’nün şeratçı hükümeti bir darbe ile yıkılmış, cihadçı Müslüman Kardeşler örgütü mahkûm edilmiştir.

*

3-Bu sırada Türkiye’de, eski iki ortak Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’in yüce İslam dinini dünyevîleştiren cemaati ve siyaset gürûhunun;

Oluşturduğu siyaset dinamiğini bir ucunda ABD/CIA ve İsrail/MOSSAD’dan satın alınan destek,

Diğer ucunda ise içlerine aldıkları CIA ve MOSSAD istihbarat örgütlerinin yönetiminde ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarlarına güvenlikli bir bölge oluşturmak için ödenen karşılıklar bulunmaktaydı…

*

4- Mevcut hükümete karşı direnç gösteren birçok kişi ve kesim Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla Ordu’dan tasfiye edilmiş,

Bu yolla hükümet ve paralelcilerin ittifakı muhalefeti dizayn edip iktidarın devleti kendi tekeline almasını amaçlıyordu ki;

Mısır gelişmelerinin ardından Fethullah Gülen Cemaatinin tasfiyesine yol verildi…

Cemaat buna CIA ve/veya MOSSAD yönetiminde 17-25 Aralık tarihlerinde Erdoğan’a karşı gerçekleştirilen operasyonlarla yanıt verdi.

Taraflar birbirlerine karşı bilendi…

*

5-Bu sırada Arap Barış Girişimi doğrultusunda;

İsrail’in kumandasında ve Arap Ligi himayesinde NATO uzantısı ortak bir Arap Savunma Ordusu,

Ardından terörle mücadeleye yönelik Suudi Arabistan merkezli ve nüfusunun çoğunluğu Sünni Müslüman ülkeler arasında savunma paktı benzeri bir koalisyon kuruldu.

Bu suretle, İsrail’in çıkarlarına hizmet eden Sünni Arap ülkelerinin tutum ve politikalarında ortaklık sağlandı.

Suudi Arabistan’ın, İran’ın Şii hilâliyle yayılma stratejisine karşı Şiiliğin bulunduğu her yerde etki alanını arttırmasının ve Şiiliğin yayılmasına karşı kalkan oluşturmasının önü açıldı.

Ortadoğu’daki güç merkezi Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtılırken, bölgede Sünni Arap ülkeleri ordusunun gerektiğinde doğrudan doğruya Şii İran ordusuyla karşı karşıya kalması öngörüsü hayata geçirildi..

Bu suretle İsrail’in Askeri Doktrinini oluşturan;

İsrail çevresinde güvenli bölge oluşturulması ve en uzak mesafedeki füzelerin bertaraf edilmesi için düşman devletler sınırları ötesinde koruma daireleri oluşturma esasları güç kazandı.

*

6- Erdoğan, Fettullah Gülen’in Türkiye’deki tüm örgütlü yapısını bitirmek için bütün devlet gücünü arkasına almış ve her türlü girişimde bulunmaktaydı.

Bugün Cumhurbaşkanı ve hükümetin temel iddiası darbe girişiminin “ordu içerisinde örgütlenmiş bir grup paralelcinin işi” olduğu yönündedir.

Sonuçta  planlandığı üzere darbe başarısız bırakılmış ama hükümetin  karşı darbesi başarılı olmuştur.

“Muhterem Fettullah Gülen Hoca Efendi artık terör elebaşısı olarak yeni dönemin en kötü figürü haline getirilmiş bulunuyor…

*

7-Bu suretle AKP hükümetinin darbe öncesi ve sonrasını kapsayan süre için ABD’yle biat anlamında anlaştığı,

Rejimi kendisine tam bağımlı hale getirdiği,

Fethullah Gülen ve örgütünü tam anlamıyla tasfiye ettiği,

Diğer muhaliflerin de tasfiyesi için çok önemli bir fırsatın ele geçirildiği,

Darbe girişimi sırasında darbecilerin TBMM’i bombalamasından hareketle “Meclisin Milli İradenin merkezi olduğu”,

AKP’nin çağrısına uyan ve öncülüğünü paramiliter güçlerin yaptığı darbeyi önleyen halktan hareketle, Atatürk’ün Ulus Devleti Devrimi ardından,AKP’nin ” Demokrasi ve Milli İrade” söyleminin taçlandırıldığı ve AKP siyasetinin rüşt kazandığı bir sonuç yaşanıyor.

*

8-Darbeyi planlayıp gerçekleştirdiği iddia edilen ve gözaltına alınıp derdest edilen asker sayısı nerdeyse ordunun komuta kademesinin yarısından fazlasını oluşturuyor.

Bu sonuç ise TSK’nın geldiği nokta itibariyle küçülmesi ve giderek her türlü ulusal hasletlerinden boşandığını,

Her durum ve şartta NATO kumandası ve bayrağı altında bir alt unsur haline geldiği ve Türkiye’nin kayıtsız-şartsız ABD mandasına girmiş olduğu anlamına geliyor.

*

9- Bu sırada Ortadoğu’da mevcut siyasi ve askeri ayaklanmalar yeni ve geniş kapsamlı demografik gerçekler üretmektedir.

Savaş insanları kendi gibi olanlar ile birlikte yaşamaya teşvik ediyor ve topluluklar etnik azınlık statüsünden etnik çoğunluk statüsüne taşınıyor.

Trajedi ve korkunun ortasındaki insanlar bu gerçek üzerinden Irak, Lübnan, Ürdün ve Türkiye’de kendilerine yeni bir hayat kurma peşinde koşuyor.

Suriye iç savaşından kaynaklanan nüfusun yer değiştirmesi Türkiye’yi de ciddî anlamda değişmeye zorluyor.

*

10- Bu çerçevede İsrail’in Barzani liderliğinde Kürdistan projesi, bir etnik temizlik faaliyetine neden oluyor.

Zaten ABD, Kürtlerin giderek Suriye ve Irak’ta güçlerini birleştirmesini,birleşmiş Kürdistan’ı oluşturmasını ve Akdeniz’e bir koridor açmalarını öngörmektedir…

Buna karşı PKK’da Kürt halkına, İsrail projesine karşı genel olarak seferber olma çağrısında bulunuyor.

O yüzden sıra, PKK’nın kesin olarak mağlup edilmesine geliyor.

*

11- Artık ABD’nin, “bütün Irak yanıyor bir tek Kuzey Irak’ta sorun yok. Oraya girerseniz huzur bozulur. Sınır ötesine büyük miktarda asker göndermek istemeniz bölgedeki güçleri, Talabani ve Barzani’yi rahatsız ediyor, bunu yapmayın”,

Ya da “Karadan girmeyin sınırlı bir hava harekatı yapabilirsiniz. Nokta hedefleri havadan vurabilirsiniz ama havadan nereye vuracağınızı birlikte belirleyelim… Yani istediğiniz yeri vurmayın… Irak yönetiminin de vurulacak yerleri bilmesi gerekir” tezlerinin sonuna gelinmiştir.

*

12-Bu suretle,hem durmaksızın muhalif mensupların tasfiyesiyle itibarı iki paralık olan ve çaresiz ulusal hasletlerini NATO’ya devreden,

Hem de,bir örnek olarak Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un döneminde;

” PKK’nın sadece Medya Savunma Alanlarına yönelik savaş uçağı ile 11 bin 340 bomba, 63 bin tank,roketatar ve havan topu bataryası kullanılmasına rağmen,

PKK’nın halâ ciddi bir tehdit ve silahlı olarak durması”nın sonuna gelinmiştir…

*

13- Ağustos’ta Askeri Şura’da TSK’nın yeni kadro pozisyonlarının belli olmasını takiben en kısa sürede,

Ziyadesiyle İçişleri Bakanlığı’nın terörle mücadelede uygulanacak ödül yönetmeliği doğrultusunda,

PKK’nın 20’si Avrupa’da bulunan 50 kişilik lider kadrosunun ölü ya da diri yakalanması süreci başarı garantisiyle başlayacaktır.

*

14-Nihayet,Kahraman Erdoğan ve AKP iktidarı eliyle İsrail Askeri Doktrini doğrultusunda,

Anadolu topraklarında iskân edilecek Kafkasya göçmenleri, Özgür Suriye Ordusu mensupları ve taraftarları Sünni Suriyeli Araplar, Irak-Şam İslam Devleti(IŞİD) ve diğeri terör örgütleri mensupları üzerinden,

Cumhuriyet rejimi son dişlisine kadar yıpratılarak, özgürlükçü lâiklik nitelikle İslam Halifeliği kurulacak, Türkiye hem Sünni hem Şii eksende siyasi cazibe merkezi görevi yapacaktır.

*

15-YCHP, MHP ve falan filan parti, bu Cumhuriyet Türkiye’sinin sözde muhalefet partileridir…

*

16- ABD-İsrail ve müttefikleriyle,bir başına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan böyle istiyor…

23.7.2016

AHMET KILIÇASLAN AYTAR