Yandaş Muhalefet

                  

YANDAŞ MUHALEFET

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlik yeteneklerinin kısıtlı olduğu, yakın çevresi ile beraber beceriksiz bir yönetim sürdürdüğü ve bunun için girdiği altı seçimden başarısız çıktığını söylemek bir dereceye kadar doğru ama gerçeğin tam olarak kendisini yansıtmıyor.

Bakınız; nam-ı diğer TR-705 kod adıyla Sezgin Tanrıkulu’nun CHP’nin listelerine konmasının CHP’ye verilen oy bağlamında bir kuruşluk değeri yok. Hatta; Tanrıkulu’nun ailesinin ve çok yakın akrabalarının bile CHP’ye oy verdiğine dair şüphem var. Bu gerçeği biz biliyoruz da, Kılıçdaroğlu bilmiyor olabilir mi? Buna rağmen onu yanından ayırmıyor ve eş başkan muamelesi yapıyorsa, bunun bir anlamı yok mu?

Siyasi İslam’a yakınlığı bilinen ve Atatürk’e “Kefere Kemal” demiş olan Mehmet Bekaroğlu’nun CHP’ye oy getirmediğini, aksine potansiyel oy verecek seçmenleri partiden uzaklaştırdığını anlamak için çok zeki olmaya gerek yok.

Bu isimler, sıradan CHP milletvekilleri de değiller! Her ikisi de yönetici ve genel başkan yardımcısı. Her ikisinin de ortak özelliği; Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisi ve Atatürk ile sorunlarının olması. Şimdi soruyorum: Siz olsanız hiçbir katkısı olmadığı, hatta kaybettirdiği halde bu iki ismi partinizde tutar mıydınız?

Dizayn Ettiler

Bu isimleri çok deşifre oldukları ve bırakın seçmeni, örgüt içinde bile her yerde yoğun tepki çektikleri için açık olarak yazdım. Bu isimlerden ne yazık ki, CHP içinde çok sayıda var ve yetkili yerlerdeler. CHP içinde ulusalcıları, Atatürkçüleri, Türk Devrimlerine yürekten inananları ve milliyetçileri temizlediler veya sıradanlaştırdılar ama partinin halen yürürlükte bulunan programına inanmayan Bekaroğlu’nu özel davet ile aldılar ve yönetici yaptılar.

Bu yapılanlar büyük planın bir parçasıdır. Sadece AKP ile emperyal planların gerçekleştirilemeyeceğini bildiklerinden, ana muhalefet ve ‘Cumhuriyetin Kurucu Partisi’ olan CHP’yi dizayn ettiler. “Deniz Baykal gitsin, kim gelirse gelsin” demediler ve şu anda CHP içinde yaşadıklarımızı planladılar.

“Dersimli Kemal” ve “1930’ların CHP’si değiliz” gibi söylemler, açıkça Atatürk önderliğinde yapılan devrimlere meydan okumaktır. “Türk vatandaşlığını kaldıracağız, etnik bir kimliği hatırlatıyor” ve “Anayasamızın değiştirilemez 2. ve 3. maddelerini değiştireceğiz” açıklamalarını kulaklarımızla duyduk. Kayıtlarına hala internet aracılığı ile ulaşabilmek mümkün.

Cehalet veya Hıyanet

CHP’nin Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, ‘Sözde Ermeni Soykırımı’ iddiasının arkasını dolduran faaliyetlerin içinde bulunuyor.

CHP; dünyada ilk olarak ‘Soykırım Yasası’nı çıkaran ve Ermeni Diasporasının ‘Soykırım 100.Yıl Komitesi’ onursal üyesi olan Uruguay eski Devlet Başkanı Jose Mujika’yı Türkiye’ye davet ediyor ve onur konuğu olarak ağırlıyor. CHP yönetimi Mujika’nın gerçek kimliğini bilmeden bu daveti ve ağırlamayı yaptıysa bunun adı cehalet, bilerek yaptıysa hıyanettir. Selina Doğan gibi ‘Sözde Ermeni Soykırımı’ iddiasının arkasında olan bir ismi milletvekili yapmalarının ve liste başına koymalarının da bir arka planı var.

Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP yönetiminin halk desteğini almak, umut ve güven yaratmak gibi bir derdi yok. CHP’nin kurucu değerlerinin peşinde olmak gibi bir endişesi de yok. Hedef; emperyalizme şirin gözükerek, AKP’nin yerine rol talep etmek. Ama halk bunu yemiyor. Kamuoyu araştırması yaptırsınlar!  Görecekler ki; CHP’ye oy verenlerin en az yarısı kerhen, başka alternatif olmadığı için oy veriyor. Tepki olarak sandığa gitmeyenler ve başka partiye oy verenler de cabası.

İşte bu hale getirilen ve emperyalizmin istekleri doğrultusunda dönüştürülen partinin adı YCHP. Onun için logoyu değiştirmeye çalışıyorlar. ‘Altı Ok’a düşmanlığın arkasında bunlar var. Sorun AKP değil. Esas sorun; AKP’nin arkasında bulunan emperyalist, işbirlikçi zihniyettir. Ama bu zihniyete, Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP koltuk değnekliği yapmış ve ‘Yandaş Muhalefet’ rolünü oynamıştır.

Restorasyona İhtiyaç Var

Kılıçdaroğlu genel başkan olunca; emperyal proje olan AKP’nin ve ‘Açılımlar’ın önünü açmak için yapılan Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas operasyonlarının avukatlığından istifa edilmiştir. Ama bugün; o operasyonların tetikçisi olan Cemaatin avukatlığı yapılıyor. Askerine sahip çıkmayan YCHP, askerimizi arkadan hançerleyen Cemaate sahip çıkıyor. CHP Milletvekillerinin her akşam Cemaatin televizyonlarında ne işi var!

Bunların ne anlama geldiğinin farkında değil misiniz? CHP’nin genetik kodları ile oynanmıştır. CHP’de yalnız Kılıçdaroğlu’nun gitmesi yeni bir yüzün gelmesi yetmez. Güçlü bir restorasyon dönemine ihtiyaç var. CHP’nin kurucu ilkelerine, özüne ve aslına döndürülmesi lazım!

Son olarak; ülkemizin güvenliği ve birliği için çok önemli bir konuyu değinmek isterim. Emperyalizm; Türkiye’nin de dahil olduğu bölgeyi etnik, dinsel ve mezhepsel olarak daha küçük siyasi kimliklere doğru bölüyor, ayrıştırıyor ve parçalıyor. Bu bağlamda Türkiye’de siyaset; ‘Sünni, Alevi, Türk ve Kürt’ partileri olarak düzenlenmek isteniyor. Ne yazık ki, gidiş bu yönde! Bunu tersine çevirecek siyasetçilere ihtiyacımız var.

Saygılar sunarım.

TÜRKER ERTÜRK