Ya İstiklal Ya ölüm

İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 96. yıldönümünde yayınladığı bildiri ile kutladı.Başkan Jale Özer imzasıyla gönderilen bildiriyi aynen yayınlıyor ve okuyucularımızın  Gençlik ve Spor bayramını kutluyoruz.  LondraPosta

BUGÜN 19 MAYIS 2015

ATATÜRK’Ü ANMA , GENÇLİK VE  VE  SPOR BAYRAMI.

Büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal’in,Samsun’da başlattığı kutsal yürüyüşün 96.ncı yıldönümü.

Bugün 1937 yılında çıkarılan bir yasayla Atatürk’ün her yaşta Türk gencine armağanı ‘Gençlik ve Spor Bayramı’.

19 Mayıs 1919:

Bu tarih ,yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için ,O’nun önderliğinde ,ulusca girişilen “Kurtuluş Savaşı”nın ilk günü.

Dünü iyi değerlendirmeden bugünü yeterince anlayamaz ,yarınları kestiremeyiz.

O nedenle, o olağanüstü dönemi “zamanın ruhunu’da”  irdeleyerek büyük önderimizin ,her alanda tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve özgürlük konularında yola çıkarkenki ideoloji ,düşünce ve tasarılarını bu yıldönümünde de hatırlamada ve hatırlatmakta yarar var.

Şimdi  “Zaman Tüneli “nde  kısa bir  bir yolculuk yaparak 1919 yılına gidelim.

Osmanlı devleti emperyalist güçler ve yerli işbirlikçilerle çok ağır koşullar altında ezilmiş ,hakkında “Ölüm Fermanı”  çıkarılmış, adeta bir “Sisler Bulvarı”nda rotası belli olmayan bir istikamete sürükleniyordu.

İşte ,tarihinin bu en karanlık döneminde Samsun’da bir yıldız parladı.

Mustafa Kemal Paşa,1919’un 16 Mayıs’ında karargahını oluşturan yakını 19 arkadaşıyla İstanbul’dan ayrıldı. İngiltere’de inşa edilen ,hantal, köhne , pusulası bile çalışmayan ve saatte sadece 7 mil yol alabilen “Bandırma “ isimli yük gemisi , kaderini Karadeniz’in hırçın dalgalarına bırakarak , 19 Mayıs’ın o sisli-puslu sabahında  binbir zorlukla Samsun’a ulaştı.

Mustafa Kemal’i “Ordu Müfettişi “ olarak Anadolu topraklarına ayak bastığı bu ilimizde ,tören kıtası değil , gergin bir ortam bekliyordu.

Özerk“Pontus Devlet “ ham hayalini güden Osmanlı tebası  Rumlar,çeteler kurarak saldırılarda bulunuyordu. Bunlar Samsun ve çevresini  tehlikeli,güvensiz hale getirmişlerdi.

O günlerde, bir Yunan filosu kıyı şeridinde pervasızca dolaşıyor, adeta gözdağı veriyordu. Diğer yandan şehirde konuşlanan bir İngiliz birliği de taşkınlıkları görmezden geliyor, onları himaye ediyordu. Evet, Mustafa Kemal Paşa, Samsun’ a  “Ordu Müfettişi” olarak gelmişti.

Henüz 38 yaşındaydı.

Osmanlı  Hükümetinin ondan beklentileri vardı.

Ne bekleniyordu ?

O’nu Anadolu’ya göndermeye karar verenlerle, kendisinin düşünce ,tasarı  ve idealleri arasında hiç bir benzerlik yoktu.

İstanbul’da , işgal  komutanlığı Osmanlı Hükümetine “ Türkler Samsun Havalisinde rumlara saldırıyor, tecavüz ediyor, bunu önleyin .Yoksa oraları da işgal ederiz “ ültimatonu vermişti.

Rumların sapkınlıkları , çoğu zaman  olduğu gibi Türk’lere yükleniyordu.

Bunun üzerine,çaresizlikle kıvranan hükümet, padişahın da ” olur”unu alarak bu genç paşayı bölgeye göndermeye karar verdi.

Görevi ,Rumlarla Türkler arasındaki gerginliği gidermek,halkı yatıştırmak,ilişkileri düzenlemek,İstanbul’u gelişmelerle ilgili bilgilendirmekti.

O’nun gündeminde ise,yabancı işgalciler ve yerli işbirlikçilerinin saldırganlıklarına karşı, bir direnişi örgütlemek, böylece kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesini başlatmak vardı.

Atatürk, 1927 Ekim’inde iradettiği ve “19 Mayıs’ta Samsun’a çıktım” söylemiyle başladığı “Nutuk” unda ,bu görüşünü daha ayrıntılı bir şekilde dile getirdi:

İçinde bulunduğumuz tarihte, Osmanlı Devletinin temelleri çökmüş,ömrü tamam olmuştu.Osmanlı yurdu tamamen parçalanmıştı.Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir atayurdu kalmıştı.Son durum,bunun paylaşılmasıydı..

Bu durum karşısında tek bir karar vardı. O da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir (  TÜRK DEVLETİ) kurmak.İşte,daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.

Bu kararın dayandığı düşünce ve mantık şu idi:

Esas,Türk milletinin saygın ve onurlu bir millet olarak yaşamasıdır.Bu esas, ancak, tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir.Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet,uygar toplumlar karşısında uşak olmaktan yüksek bir konumu hakedemez.

Oysa , Türk’ün saygınlığı,onuru ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür.Böyle bir millet,tutsak olmaktansa yok olsun daha iyidir.Bundan dolayı:

“ YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM “

Evet, “Zaman Tüneli “ndeki bu kısa yolculuğumuzu, Atatürk aydınlığındaki düşüncelerinizle başbaşa noktalıyorum.

Güzel yurdumuzun ufkunu kara bulutların kapladığı bu acılı günler, Atatürk’ümüzün Samsun’da yaktığı ve hiçbir zaman sönmeyecek meş’alenin aydınlığında mutlaka bitecek.

Yürekleri taşlaşanların duyarsızlığı,değerbilmezlerin sapkın söylemleri ve davranışları hiç kimseyi

Umutsuzluğa sürüklememeli. Zira,büyük düşünür Nietsch’nin söylediği gibi, GERÇEĞİN DAĞLARINA

UMUTSUZLUKLA ÇIKILMAZ.

23 Nisan’ların “Kutlu Doğum haftaları” ile örtülmeye,19 Mayıs’ ların çeşitli bahanelerle ötelenmeye çalışıldığı, Atatürk anıt ve büstlerine çelenk ve çicek konulmasının yasaklandığı bu talihsiz dönemde, Atatürk ve arkadaşlarına, Cumhuriyetimize, ulusalcılığa, laikliğe düşman olanlar karşısında hiç kimsenin yılgınlık ve umutsuzluğa kapılma hakkı yok.

Gerilim politikalarıyla, giderek kutuplaştırılan güzel Türkiye’mizde,

ÖFKELERİNİZİ DEĞİL, UMUTLARIMIZI YEŞERTMENİN ZAMANI.

19 MAYIS Atatürk’ü Anma , Gençlik ve Spor Bayramı’mız  Kutlu Olsun.

Jale Özer

İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı