Üç Devrim Kanunu’nun 90. yıldönümü

‘Ergenekon, Balyoz, Poyraz, Casusluk adı altında sürüp giden, vicdanları kanatan davalar için hiçbirşey yapılmazken; yargıya, polis teşkilatına, HSYK’ya, internet ve MIT yasasına yapılan müdahalelerin nedeni daha çok demokrasi mi? Yoksa Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini oluşturan Devrim Yasaları’na karşı devam eden kavga mıdır?’

İngiltere Atatürkçü Düiünce Derneği Başkanı Jale Özer, Cumhuriyet tarihinin en önemli devrimlerinden ‘3 Devrim Kanunu’nun 90. yıldönümü münasebetiyle aşağıdaki bildiriyi yayınladı: 
3 DEVRİM KANUNU’NUN 90.YILDÖNÜMÜ

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesinin çağdaş bir devlet olma yolunda sadece bir başlangıç olduğunu bilen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, çıkardığı bir dizi devrimlerle de Genç Cumhuriyet’in temel taşlarını oluşturmuştur. Bunlardan en önemli üç yasa, 3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilmiştir.

Devrim tarihimizde ‘Üç Devrim Yasası’ olarak adlandırılan bu yasalar; Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığının kaldırılmasına ilişkin yasa, Öğretimin Birleştirilmesi Yasası ve Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyet’i toprakları dışına çıkarılmasına ilişkin yasa. Her biri ayrı bir devrim olan bu yasalardan Halifeliğin kaldırılması ve son Osmanlı Padişahının yurt dışına çıkarılmasıyla laik sisteme geçilmiş ve halifelik düzenini isteyenlere karşı Genç Cumhuriyet yasayla korunmuştur.

Öğretimin birleştirilmesiyle, medreseler kaldırılarak eğitimdeki bu iki başlılığa son verilmiş, eğitimin bilim ve akla dayalı, çağdaş ve ulusal laik bir sisteme geçişi sağlanmıştır. Atatürk daha 31 Ocak 1923 tarihinde: ”Milletimizin, memleketimizin irfan yuvaları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı, kadın ve erkek aynı surette oradan çıkmalıdır” diyerek Türk tolumunun mektepli ve medreseli olarak bölünmesinin sakıncalarına dikkat çekmişti.

Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı’nın kaldırılmasıyla da, yerine İslamın dini inaçlarının düzenini sağlamak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı (Bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı ile isim benzerliğinin dışında başka bir  ilgisi yoktur) kurulmuştur. Böylece dinsel kuralların devlet işlerinden uzaklaştırılması sağlanmıştır.

Bugün ise:
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş felsefesini oluşturulan bu 3 devrim yasasıyla iktidar arasında büyük bir kavga vardır.

Bugün, Genç Cumhuriyet’imizin hayata geçirdiği akla ve bilime dayanan eğitim sistemi, sayıları gün geçtikçe  artan imam hatip okulları, kaçak kuran kursları, şeriatçı kafalarla kurulan tarikat ilişkili vakıflar ve en son 4+4+4 yasasıyla ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmeye başlamıştır. Özellikle kız çocuklarını eğitimden yoksun bırakarak, eve kapatan ve çocuk yaşta evliliklerin önünü açan bir sistem amaçlanmıştır. İktidarın tüm çabası okumayan, sorgulamayan, müzikten, spordan, bilimden, sanattan anlamayan bir gençlik yaratmak, daha doğrusu kolayca yönlendirip yöneteceği, dindar ve kindar  bir toplum yaratmaktır.

Ergenekon, Balyoz, Poyraz, Casusluk adı altında sürüp giden, vicdanları kanatan davalar için hiçbirşey yapılmazken; yargıya, polis teşkilatına, HSYK’ya, internet ve MIT yasasına yapılan müdahalelerin nedeni daha çok demokrasi mi? Yoksa Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini oluşturan Devrim Yasaları’na karşı devam eden kavga mıdır?

Türkiye’miz olağanüstü günlerden geçiyor: Bir taraftan Cumhuriyet tarihimizde eşine rastlanmayan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına bulaşan Başbakan, yakınları ve bakanlarına ait haberlerle ülkemiz çalkalanırken, diğer taraftan Türkiye’yi bölme ve Misak-i Milli sınırlarımızı değiştirmeye yönelik oyunlar, Yavru Vatan Kıbrıs‘ı elden çıkarma planları. Bütün bunlara karşı tüm ulusumuzu uyanık olmaya, aramızdaki fikir ayrılıklarını bir kanera bırakarak  birlik ve beraberlik içinde mücadeleye davet ediyoruz.

Her Türk vatandaşı bu Cumhuriyet’in nasıl ve hangi şartlarda kurulduğunu hiçbir zaman unutmamalı ve O’na ve devrimlerine sahip çıkmayı bir görev saymalıdır.

İngiltere ADD Yönetim Kurulu Adına
Jale Özer
Başkan
3 Mart 2014 / Londra



Follow @LondraPosta