Türkiye-Rusya ilişkilerinde pragmatizm zaferi

  Türkiye-Rusya ilişkilerinde, Pragmatizmin zaferi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti ve açıklanan kararlar ilgili iki ülke açısından olumlu sonuçlarla dolu. İleride 100 milyar dolara vardırılması hedeflenen ekonomik ilişkiler Türkiye açısından önemli olduğu kadar, ABD ve Batı Blokunun ambargolarla bunaltmaya çalıştığı Rusya için de hayati bir dönemde ortaya çıkıyor.  Türkiye-Rusya ekonomik ilişkilerinin fiili olarak yaşama geçirilmesinin ve iki komşu ülke ilişkilerinin olması gereken seviyeye ulaşmasının önünde ciddi engeller bulunmasına karşın,9 Ağustos günü St. Petersburg kentinde imzalanan anlaşmalar ve yapılan niyet beyanları son derece olumlu sonuçlar doğuracaktır.  İki ülke arasındaki yakınlaşma, gerçekte, 2016 yılı başında var olan,ancak ne idiğü hala karanlıkta duran Rus Uçağının düşürülmesi olayının yarattığı atmosferde kaybedilen statükonun yerine iadesinden başka bir anlam taşımıyor. Türkiye’nin hemen yanıbaşında duran Dünya Devlerinden biri  ile en geniş ekonomik ilişkiler çerçevesi içinde bulunması kadar doğal bir gelişme düşünülemezdi.

15 Temmuza değil, Düşürülen Uçağa endeksli

Türkiye-Rusya arasındaki 9 Ağustos gelişmesi, Türk Medyasında birçok yanlış ve hayali değerlendirmelerle birlikte sunuluyor.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya gezisi, 15  Temmuz gecesi  gerçekleşen ve Fethullahçı darbe girişimi öncesinde programlanmış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’da düşürülen Rus Uçağı konusunda özür dilemesi üzerine gündeme getirilmiş bir diplomatik ilişki idi. Türkiye’nin bir yanlıştan dönmesi anlamında doğru bir yaklaşımı sonunda gerçekleşen Türkiye-Rusya yakınlaşması her iki taraf içinde ‘kazan-kazan’  biçiminde uzun bir süreye yayılabilir.

İki büyük engel

Türkiye- Rusya arsındaki ekonomik ilşkiler 9 Ağustos rakamlarına göre 30 Milyar doların altında. Her iki lider bu ilişkileri önümüzdeki dönemde 100 milyar dolara çıkarma konusunda niyet beyanında bulundular. Büyük ölçüde,Rusya’dan Türkiye ve Avrupa pazarına Enerji akışını sağlayacak ve Türkiye’de kurulu Atom enerjisi santralini geliştirecek projeler yanında, karşılıklı ticaret ve inşaat sektörünün desteklenmesine dayanan ekonomik ilişkiler, açıklanan seviyelere yaklaştığında daha ciddi engellerle karşılaşacaktır.

Başını ABD ve İngiltere’nin çektiği ve önemli ölçüde AB desteğini almış görünen Rusya karşıtı siyasi-askeri hareket bu engellerden en büyüğü. ABD-NATO kuvvetlerinin Doğu Avrupa,Polonya,Ukrayna ve Baltık ülkelerinde Rusya’ya karşı yaptığı askeri yığınak, bir siyasi tecrit ve ekonomik ablukalar politikası biçiminde geliştiriliyor. Atlantiğin her iki tarafındaki Batı ülkelerinde ana siyasi ve askeri doktrin Rusya’yı bunaltarak teslim alma hedefine yönelik. Bu nedenle Batı’dan kuşatılan Rusya’nın Güney’de Türkiye üzerinden çıkış yolu bulması hiç kuşkusuz ABD- NATO-AB yi iyice rahatsız edecektir. Türkiye-Rusya arasındaki ekonomik ilişkiler arttıkça, Batı’dan gelen baskılar artacak ve çeşitlecektir.

Suriye konusuna değinilmedi.

Türkiye-Rusya ilişkileri konusunda en önemli engellerden biri de açıklamalarda hiç değinilmeyen  Suriye meselesi. İki ülke arasında geliştirilecek ekonomik ilişkilere karşın, şu an itibarıyla en canlı ve aktif durumda olan  Suriye konusunda tarafların karşılıklı poziyonları birbirine hasım olmalarıdır. Özellikle Türkiye sınırına en yakın bölgeler olan Halep ve İdlip çevresinde, Suriye Devlet Kuvvetleri ve onu destekleyen Rus güçlerinin karşısında bulunan Cihadi örgütler tamamen Türkiye tarafından desteklenen,silahlandırılan ve savaşa sokulan guruplardır. Açıkçası ekonomik ilişkileri geliştirme çabasındaki iki ülke halen Suriye’de birbiri ile ‘vekaleten’ savaş halindedir. Türkiye’de kurulu ve ABD subaylarının görev yaptığı Eğit-Donat kampları,hergün yeni gurupları Rus ve Suriye askerleri karşısına göndermekte.

Türkiye-Rusya arasında geliştirilmeye çalışılan ekonomik ilişkiler apaçık bir askeri husumet ile birlikte yürütülemez. İkisinden biri feda edilecektir.

Mahir Tan    LondraPosta-Londra