TÜRK MİLLETİ’NİN ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK ANITININ 97. YILINI İDRAK EDİYORUZ

30 Ağustos 2019’da;

Türk Milleti’nin özgürlük ve bağımsızlık anıtının 97.yılını idrak ediyoruz.

 

Afyon’da 26 Ağustos 1922  saat 4:30 da başlatılan 4 gün 4 gece süren Büyük Taarruz 30 Ağustos’ta Dumlupınar  Meydan Muharebesi ile sonuçlanmış ve büyük zafere ulaşılmıştır. Bu zaferi takiben,Mustafa Kemal’in  “Ordular! İlk hedefimiz Akdeniz’dir, ileri” emrini vermesi üzerine taarruza geçen Türk ordusu ,önünde kaçan Yunan ordusunu İzmir’e kadar kovalamış ve  9 Eylül’de İzmir düşman işgalinden kurtarılmıştır. 18 Eylül’de de Batı Anadolu tamamen düşmandan temizlenmiştir.Bu büyük zafer sayesinde Türkiye Cumhuriyeti kurulacak ,emperyalist yayılmacılık bir süre de olsa durdurulacak ve mazlum ülkeler teker teker özgürlüklerini ilan edecektir.

YIL 1922:

30 Ağustos Zafer’in anlamını çok iyi kavramak gerekir. Bu zaferle Kurtuluş Savaşı’na son nokta konulmuş ve zamanın emperyal güçleri; Mustafa Kemal’in askeri dehası, zafere,halkına ve davasına olan sonsuz  inancı,karar ve azmi, Türk milletinin ve mehmetçiğin O’na inancı,özverisi ,cesareti sayesinde büyük bir bozguna uğratılmışlardır. Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir zafer kazanılmıştır. Bir yandan Türkleri Anadolu’dan atmaya yemin etmiş emperyalist güçler diğer yandan onların finanse ettiği iç güçler ve kukla Osmanlı Hükümeti ile savaşmak gerekiyordu. Bunun yanında mütareke basınını ve Meclisteki muhalif mandacı grubları da unutmamak gerekir. Başkomutan Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ,Cephe Komutanı İsmet Paşa,Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa,Kolordu Komutanı Fahrettin Altay ve diğerleri tüm Anadolu halkı ile birlikte işte bu olumsuz şartlara ragmen dünya tarihinin en büyük zaferini kazanmayı bilmişlerdir.

Cumhuriyet’imizin kurucusu ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk; 30 Ağustos zaferinden önce yayınladığı genelgede, Türk Ordusu’nun savaşacağı Yunan Ordusu için “Bu ordu, emperyalizmin üzerimize gönderdiği son ordudur.” saptamasını yapmış ve 30 Ağustos; bu anti-emperyalist bilinçle gerçekleştirilmiştir. Atatürk’ün ağzından ne ‘Yunan’ kelimesi, ne de ‘Ey Müslümanlar’ çağrısı çıkmıştır. Yapılan tek tespit ‘EMPERYALİZM’dir. 30 Ağustos bu bilinçle kazanılırken Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluşu da aynı bilinçle şekillenmiştir.

 

YIL 2019:

97 yıl önce bozguna uğrayan emperyal ülkelerin Türkleri Anadolu’dan atma emelleri maalesef bugün de hala devam ediyor.Bugün Ali Kemallerin, Sait Molların yerini  şeriatı geri getirmeye çalışan cemaatler,ikinci Cumhuriyetçiler ve İstanbul hükümetinin yerini işbirlikçi iktidarlar  doldurmuştur. Bu iktidarlar eliyle Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün değerleri yıkılırken, parlamento sistem dışı bırakılarak herşey tek adam sistemine bağlanmaktadır.Cumhuriyet kazanımlarının içi boşaltılırken, dağ,dere, tepeler, ormanlar ,fabrikalar,bankalar  ya yabancılara satılmakta ya da satılmaları için zemin hazırlanmaktadır. Ülkemiz ekonomik ve siyasal olarak bağımsızlığını kaybediyor.Laik eğitim sisteminin içi boşaltıldığından şiddet ve vahşet günlük yaşantının bir parçası haline getirilip toplumun insani ve ahlaki değerleri yok oluyor, toplum çürümeye doğru hızla koşuyor..Emperyalizmin Türkiye üzerindeki (özellikle TSK üzerindeki) oyunları bugünde son hızıyla devam etmektedir. TSK, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Halkı’nın bir parçasıdır ve kuruluşu itibariyle, çoğu ordudan tamamen farklı olarak, emperyalizme karşı halkın parçası olarak kurulmuştur, savaşmıştır ve varolmuştur. Emperyalizm, Türkiye Cumhuriyeti ve kazanımlarını yıkmanın başlıca yolunun TSK’yı ele geçirmekle başlayacağını çok iyi bilmektedirler.

12 Mart ve 12 Eylül’de Halkın Ordu’sunu milletinden çalan ABD, ileriki yıllarda TSK’nın bu emperyal oyunlara gelmediğini görmüştür.Bu yüzdendir ki desteğiyle yarattığı siyasal iktidar ve FETÖ işbirliğinde özellikle 2007 yılından itibaren Balyoz, Ergenekon, Poyraz adı verilen operasyonlarıyla sahte belgeler üreterek psikolojik bir savaş başlatmış, vatansever, aydın, Atatürkçü komutanların hapse atıldığı, intihara sürüklendiği bir dönemi yaşatmıştır. Ve bu dönemde ele geçirilen bu kadrolar cemaatçilerle doldurulmuştur. Ama tüm bu operasyonlara rağmen, hepimizin dehşetle yaşadığı 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi yine bu milletin ordusundaki vatansever subaylarımız tarafından başarısız hale getirilmiştir.

Tüm bu emperyal oyunlara rağmen biz biliyoruz ki; Anadolu dokusunun  ve Anadolu halkının ve bu halkın yüreğinden çıkmış Türk Ordusu’nun Atatürk sevgisini,O’nun devrim ve ilkelerine bağlılığını, her türlü dogmalara karşı olan aydınlanmacı Cumhuriyet felsefesini,Cumhuriyet kazanımlarını benimsemiş bir ordumuz hala var.

23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 30 Ağustos’lar ve 29 Ekim’ler aydınlığa doğru giden ışıklı yolun meşaleleri, ulusumuzun onur ve gururla kutladığı bayramlardır. 30 Ağustos’un önemi bugün tüm  çıplaklığıyla  önümüzde durmaktadır. Toplumda oluşan  her alandaki çürümeyi durdurdurmak Cumhuriyeti’n  kazanımlarını anlamaktan geçer.30 Ağustos 1922 tarihi çağdaş , laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında bir dönüm noktasıdır.Emperyalist güçler ve onların Türkiye’deki işbirlikçileri ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir zamanların tüm ülkelerin hayranlıkla kabul ettiği , saygın, sözüne güvenilir, komşularıyla iyi ilişkiler içinde olan ,ekonomik,sosyal ve siyasal açıdan  bağımsız,kadını toplumda eşit birey yaparak , birçok Avrupa ülkesindeki kadınlardan daha üstün hakları veren , çağdaş ,laik ve sosyal hukuk devleti olarak kurulan bu Cumhuriyet tekrar dirilecektir.

Bu bilinçle bu 30 Ağustos’ta; Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız ve aydınlık geleceği için başta Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni bizzat yürüten Cumhuriyeti’mizin kurucusu, Ebedi Başkomutan’ımız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatanları için canlarını feda eden tüm  şehit ve gazilerimizi saygı ve şükranla anıyor, Türkiye Halkı’nın ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerli mensuplarının 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 97. yılını idrak ediyor ve kutluyoruz.

Bütün bu olumsuzluklara karşın, ülkemiz üzerindeki karanlık bulutların aydınlığa yönelmesi için haritamızın Cumhuriyeti’mizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği bilim ve akıl ışığındaki antiemperyalist yol haritası olduğunu hiçbir zaman unutmayacağız.

 

İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği

Yönetim Kurulu adına

Jale Özer/ Başkan