Topaç

                         TOPAÇ

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş sosyal medyada AKP iktidarına gönderme yaparak: “Yanılmışız. İslamcılar demokrat olmuyormuş…” mesajını paylaşmış ve bunun üzerine tartışma başlamış. İzninizle ben de bu yazımda bu tartışmaya katkıda bulunmak istiyorum.

İslamcıların veya diğer bir deyişle “Siyasal İslam”ın bir ülkeye demokrasi ve özgürlükler adına bir şey getiremeyeceğini anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. Biraz mürekkep yalamış, aklı ve vicdanı özgür birisinin İslamcıların bir ülkeye kan, kin, bölünme ve gözyaşından başka bir şey getiremeyeceğini kavraması için normal bir zeka seviyesinde olması yeter.

Müslüman Demokratlar

“Siyasal İslam” demokrasi prensiplerine, bireyselliğe, kişi özgürlüklerine ve hür akla karşıdır. Nihai amaç devletin ve toplumun dini esaslara göre yapılandırılmasıdır. ”Siyasal İslam”a göre din, gerek iktidara gelmek, gerekse geldikten sonra muhalifleri yok etmek ve toplumu yönetmek için bir araçtır. “Siyasal İslam” düşünmeme ve düşündürmeme disiplinidir. “Siyasal İslam”ın egemen olduğu yerlerde camilerin çok sayıda yapılmasının ve din eğitiminin yaygınlaştırılmasının nedeni yeni ibadet alanları yaratmak ve halka dinini öğretmek değil, egemenlik alanını genişletmek ve sonsuza kadar sürdürmek içindir.

Avrupa’da bulunan “Hristiyan Demokratlara” referans yaparak aynı şeyin Müslüman Demokratları da olabileceğini söylemek, tarih bilmemek, Avrupa’nın geçirdiği evreleri ve kanlı süreci yok saymak ve “Siyasal İslam’ın iktidarına yol açmak demektir. AKP bu yol açışın hikayesidir.

Jorg Haider

Demokrasi kültürünün zerresine bile sahip olmayan, demokrasiyi istediği durakta inebileceği bir tramvay olarak görebilen, demokrasinin olmazsa olmazı olan laiklikle barışık olmayan ve Cumhuriyetimizin ilkeleri ile Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerine düşmanca bakan kadroların demokrasi ve özgürlükler adına bir şeyler yapacağına nasıl inanırsınız?

Nazi dönemini öven, aşırı sağcı ve faşist söylemleri olan Avusturyalı siyasetçi Jorg Haider 1999’da yüzde 27 ile ikinci parti olup iktidar ortağı olması söz konusu olduğunda bütün Avrupa kıyameti kopardı ve “demokrasi”ye şans tanımadı. Bıraksalar daha sonra birinci parti de çıkabilirdi. Ama demokrasi demek sandık demek değildi. Demokrasi kendisini korumalıydı ve karşıtlarının tramvayı olmasına müsaade edilemezdi. Babası da Nazi olan Haider’in sicili bozuktu! Avusturya ve Avrupa demokrasisi için tehlikeliydi ve ne oranda oy aldığının hiç önemi yoktu. Evet, Haider engellendi ve hatta 2008’de bir trafik kazasında yaşamını kaybetti. Yoksa derin devlet öldürdü mü?

Fırdöndülüğün nedeni

İslamcıların egemen olduğu AKP’nin ülkemizi halen yaşadığımız günlere getireceğini anlamak onlar için çok kolay olmasına rağmen kişisel çıkarları uğruna AKP’ye destek verdiler. ABD’den yana olmak kazanmak demekti! AKP bir ABD projesi olduğuna göre AKP desteklenmeliydi. Ama köprülerin altından çok sular geçti. Şimdi “yanıldık” diye günah çıkarıyorlar. Çünkü ABD’deki niyet değişikliğini, Erdoğan ile devam etmek istemediklerini anladılar ve taraf değiştirip yine kazanmak istiyorlar.

İlkeler ve değerler olmadan sadece akıl ve bilgi, insanı daima çıkarlarını maksimize etmeye yönlendirir. Sürekli taraf değişikliğinin ve fırdöndülüğün nedeni budur.

Küçükken topaç çevirirdik. Topacın dönüş yönü ona sardığımız kaytanın yönüne göre değişirdi. Bazen sağa, bazen sola! Bugün ülkemizde aydın diye ortada gezen, yazı yazan ve televizyon ekranlarında boy gösterenlerin çok büyük bir bölümü topaç gibi maşallah. Dönüş yönlerine sahipleri karar veriyor. Hatta cin gibi olduklarından kaytan sarmaya bile gerek yok. Durumu anlıyor ve dönüş yönlerini değiştiriyorlar.

Saygılar sunarım.

TÜRKER ERTÜRK