Terörle Mücadele’de ‘İNSAN’ Faktörü ; Fethi Sekin

 Farklılıklar ve Benzerlikler

31 Aralık gecesi yaşadığımız Reina Katliamı ve 5 Ocak günü İzmir Adliyesi önündeki saldırı benzerlikler ve farklılıklarıyla, yeni yılla birlikte,yeni bir döneme girmiş olduğumuzun işareti. Neyi hedef alırlarsa alsınlar ve tetiği çekenler kim olursa olsun, her iki saldırının da ortak hedefi meydanda; Mümkün olduğu kadar çok sayıda insan öldürmek.

2016 nın tipik terör araçları,Canlı Bomba ve El Yapımı Bombalı Kamyonet saldırısından farklı olarak Klaşnikov ve piyade silahları ile silahsız insanların üzerine ateş açmak olarak görünen 2017 nin bu iki saldırısı arasındaki fark ise yiğit Trafik polisi Fethi Sekin oldu. Türk Halkının hiç bir zaman unutmayacağı bir feragat ve cesaret örneği veren İzmir Adliyesi önünde yıllardan beri trafik görevlisi olarak çalışan Fethi Sekin olmasaydı, Reina saldırısı geride bırakacak sayıda çok insanın katledileceği bir gün yaşanacağı konusunda kimsenin kuşkusu yok. Adliye saldırısında öldürülen teröristlerin taşıdıkları silahlar, Adliye Binasına girebildikleri takdirde, Hakim,Savcı,Avukat,Adliye Personeli ve sivil halktan oluşan silahsız insanlar üzerinde korkunç bir katliama yol açacak nitelikteki ölüm araçları.

   Kullanılan yöntemler,Siyasi hedefleri belirler

İzmir Saldırısının LPG patlamasını esas alan basit bir bombalı araç ve patlamadan sonra doğacak panikte sivil halkın piyade silahları ile katledilmesi üzerine planlandığı ilk açıklamalarla gün ışığına çıktı. Bugüne kadar (2016 daki 5 saldırı) daha çok bombalı araç saldırısı ile gerçekleştirilen terör eylemleri, 2017 ilk günlerinde üst üste yaşanan iki terör olayında yerini sivil halka teröristlerin silahlarla ateş açması biçimine dönüştü. Muhtemelen Suriye Sınırının Fırat Kalkanı harekatıyla kapatılması ve karayollarında artan güvenlik denetimleri sonucu zorlaşan Bombalı Araç trafiğinin yarattığı bir zorunluluk nedeniyle, bomba yerine doğrudan silahlı saldırıların ön plana çıktığı anlaşılan terör eylemlerinde can kaybı bakımından bir azalma görülmüyor. Ne var ki Bombalı Araç yada Canlı Bomba saldırılarına karşı, büyük ölçüde çaresiz kalan güvenlik örgütlerinin, bireylerin taşıdıkları silahlarla gerçekleştirecekleri saldırılara karşı çok daha etkili tedbirler alma ve önleyici olma şansları yükseliyor. Bunun ilk örneğini İzmir saldırısında büyük bir katliamı kendi yaşamını feda ederek önleyen Fethi Sekin,dramatik bir biçimde verdi.

    Terör örgütlerinin kitle tabanından kopuşu

2017 nin ilk günlerindeki terör kampanyası Dünya’da sivil halka karşı doğrudan bombalı-silahlı saldırı yapma özelliği gösteren iki örgüt IŞID (El Kaide) ve PKK açısından da yeni bir sürecin başladığını gösterdi. IŞID’ın yurt çapında büyük nefret uyandıran Reina katliamının yarattığı kan daha kurumadan İzmir’de ortaya çıkan Adliye saldırısı iki örgütün kullandıkları yöntemler hakkında kamuoyunda herhangi bir şüphe kalmamasına neden oldu. Herhangi bir kamuoyu endişesi olmayan bir zırva terör ideolojisine sahip, yarı manyak katiller örgütü olan IŞID için bu tür eylemler anlaşılabilir bir nitelik taşıyor. 39 Masum insanın Klaşinkov saldırısı ile katledilişinden sadece bir kaç gün sonra, aynı atmosferde, yine Klaşinkovlarla sivil insanların bulunduğu Adliye binasına saldıran bir örgüt ise artık temsil ettiğini ileri sürdüğü halk kitlesi ile tüm bağlantılarını kesmiş demektir.

Reina katliamı yanında, İzmir-Adliye saldırısını kimlerin,nasıl ve hangi sözlerle kınayacakları şu günlerde Türkiye’nin merak konusu…

 

Mahir Tan     Londraposta-Londra