TAŞLAR YERLİ YERİNE

            Taşlar Yerli Yerine

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün yaptığı açıklamalar, bir yanıyla onun kendisini artık  daha rahat hissettiğini bir yandan da gerçekten ‘üçüncü’ bir aşamaya geçtiğini gösteriyor.

‘Andımız ve Türklük tartışmalarına değinen Erdoğan, buradan çıkarak ‘bunlar ezanı Türkçeleştirenlerdir’ diyerek tam olarak Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını başka bir deyişle Cumhuriyeti hedef aldığını açıklıyor.

Belediye Başkanı, Başbakan ve Cumhurreisi Erdoğan’ın buraya kadar gelmesi tam olarak 20 yılını aldı.

Cumhuriyet’i savunma adına ah- vah edenleri daha derin endişelere sevkeden bu konuşmalar, bize göre kötülerin içinden iyilerden biri. Taşların tam olarak yerlerine oturduğunu işaret ediyor bu cümleler. Bugüne kadar cami vaazlarında, kahvehane köşelerinde ve İkinci Cumhuriyetçi meclislerinde harcanan cephane artık doğrudan doğruya ‘Tek Yetkili’ tarafından ‘yeni resmi ideolojinin bir parçası’olarak kullanılıyor.

Artık ateş hattındaki güçler, Cumhuriyet ve Karşı devrim, Laik ve çağdaş kültür- Ortaçağ toplumu,Ulus Devlet ve  Ulusal Özü olmayan bir İslam imparatorluğu hayalidir.

 Tüm siyasi partiler, kitle örgütleri ve Cumhuriyet’in tek tek bireyleri, Erdoğan’ın açıklamalarına bakarak, kendi yerlerini de belirlemek zorundadırlar artık.

Eski ve Yeni arasındaki mücadelenin bir başka yerde ve biçimde gündeme geldiği Cumhuriyetçilik ve Karşı devrim savaşında orta yol olmadığını ifade etmek istiyor olmalı Erdoğan. ‘Camileri Ahır yaptınız’ diyor. Kimse ‘camilerin ahır yapılmadığını’ ispat etmeye ve enerjisini bu yolda harcamaya kalkmamalıdır.

Tek tek ağaçlar değil, tüm ormandır yakılmaya çalışılan. Hedef halen Türkiye nüfusunun yarıdan fazlasının rejimi olan Cumhuriyeti tam olarak ortadan kaldırmak başlangıç olarak da onun yarattığı Yüksek Kültürü yıkmak.

Cumhuriyet tüm çağdaşları gibi eski kültürü yıkıp, yeni ve ‘üretilmiş’ bir modern kültürü  topluma benimsetmiştir. Fransa,ingiltere ve Almanya’da monarşiler döneminde eğitim,sanayileşme ve kitle haberleşme araçlarındaki gelişmeler sayesinde bizden yaklaşık 100 yıl önce modern devletler kuran Avrupa, kendi yarattığı ‘yüksek kültür’ü uluslarına benimsetmiştir. Geri ilişkiler içindeki Osmanlı İmparatorluğunun yıkılıp Anadolu’nun sömürge haline gelmesinden sonra başlayan Mustafa Kemal hareketi, kurduğu Bağımsız Cumhuriyet ve onun çağdaş devleti ile çağdaş Türk kültürünü Cumhuriyet toplumuna benimsetmiştir.

‘Yüksek Kültür’ bir Aydınlanma ürünü olarak gelişen ve tarih sahnesine çıkan Modern ulusların tek ve yegane kuruluş yoludur. Geçmişden gelen değil, eğitim yolu ile kazanılan bir kültür olan Yüksek Kültür toplumlara ‘Resmi dilde, eşit-parasız zorunlu eğitim’ yoluyla empoze edilir. Bu kültür doğası gereği Laik, eşitlikçi ve çağdaştır. Özü ve en önemli hareket noktası ise ‘Resmi Dilde Eşit ve Zorunlu’ eğitimdir.

Karşı Devrim saldırılarının eğitim sisteminde başlaması ve şimdi ise ‘andımız’ın Cumhurbaşkanı ağzından resmi olarak hedef alınması  işte bu nedenden kaynaklanıyor.

 

Mahir Tan                 LondraPosta-Londra