Tahliyeler ‘yetmez ama güzel”

‘Yok hükmünde’ için mücadele zamanı


Sıra ‘yok hükmünde’ mücadelesinde

                    
Ergenekon ve Balyoz davasından 5 yılı aşkın süre cezaevinde kalanlar serbest bırakıldılar. Tahliyeler arasında 1 numaralı sanık hüviyetinde olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve her iki davanın önemli isimleri var. 17 Aralık sonrası, öncelikle organizatörlerden Hükümet kanadından gelen ‘sinyaller’ üzerine başlayan ‘kumpas’ tartışması, malumu resmen ilam etme olarak kabul edildiği için tahliyeler sürpriz olmadı. Ancak, bu alanda yapılacak işler var daha. Başbakan ve partisinin, çok büyük oranda itibar ve dolayısıyla oy kaybettiği net olarak ortada iken, içinde olduğumuz 3 seçimli dönemi, her türden siyasi gelişmeye açık olarak görülmelidir. Elindeki tüm olanakları kullanarak, direneceği anlaşılan AKP yönetimi karşısında güçlü, deneyimli ve yerden göğe kadar haklı bir ‘mücadele blok’unu ortadan kaldırmak için her yolu deneyecektir. Bu nedenle, Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalardan sadece tahliye olmak durumu çözmeyecek ve siyasi mücadele içinde bulunan yüzlerce yazar, asker, politikacı, gazeteci ‘tepede salllanan Demokles kılıcı altında’ yaşacaklardır. Demir tavında iken Ergenekon, Balyoz ve diğer davaların kararlarını ‘yok hükmünde’ saydıracak hukuki düzenlemenin yapılması için harekete geçilmesi şarttır.

‘Devlet yargılama hakkını kaybetmiştir’


Batı hukukunda var olan, ancak, bizde düzenlenmemiş olan ‘davanın düşmesi’ kurumu, devletin yargılama hakkını kaybetmesi anlamını taşır. Hazırlık ve ilk soruşturma sırasında ve mahkeme heyetinin ‘yasaya aykırı’ uygulamalarının tesbit edilmesi haline münhasır olan davanın düşmesi işleminin bizdeki karşılığı: ‘mutlak butlan’, yani yok hükmünde oluştur. Gerçekte, davaların görülmesi sırasında, savunma makamı tarafından bir çok kez kanıtlanan, polis ve savcılık tarafından sahte belge tanzimi, davalarda çok önemli noktalarda bu sahte belgelerin mahkeme tarafından ‘kanıt’ olarak kabul edilmesi, sanıklar lehine olan hiç bir savunma işleminin uygulanmaması gibi gerçekler, artık AYM’nin verdiği karara bile yansımıştır. Unutulmaması gereken; Yargıtay’ın Balyoz kararını ‘bu gerçekleri bile bile’ onaylamış olmasıdır. Özetle, Yargıtay’ın henüz kesinleşmemiş olan Ergenekon davasını ele alacağı muhtemelen 6 aylık süre içinde, bu davaların kararlarını ‘yok hükmünde sayan’ bir düzenlemenin elde edilmesi elzem görünüyor.

Yeni hakimler-eski hakimler


İlki 30 Mart tarihinde yapılacak olan seçimler, birçok gözlemcinin ifadelerine göre; Türkiye’yi bıçak sırtında geçecek 1 yıllık dönemece taşıyor. Hem Batı kamuoyunda, hem Türkiye içinde hızla itibar ve oy kaybettiği görülen AKP iktidarının başı Erdoğan, geçtiğimiz gün partisinin il başkanları toplantısında ‘sandıklara sahip çıkın’ mesajı verdi. Bazı AKP mitinglerinde ‘kefen giymiş’ göstericiler yer aldı. AKP yönetimi yeni tayin ettiği savcılar, hakimler, polisler ve kefen giymiş ‘sivil toplum örgütleri’ ile seçimlerde tüm kozlarını oynayacaktır. 30 Mart Belediye seçimlerinden sonra, ‘cemaati içeri tıktıracağını’ seçim meydanlarında söyleyen Erdoğan’ın savcı ve hakimlerinin, cemaat dışındaki yurtsever ve demokrat liderlere ‘hukuk devleti’ ilkeleri gereğince yaklaşacağını düşünmek bile bile lades olur.

Mahir Tan / LondraPosta / Londra


Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!