SOKAĞA ÇIKIŞ KAPISI KAPANIYOR

    SOKAĞA ÇIKIŞ KAPISI KAPANIYOR

  Dün Taksim’de yapılması planlanan ‘Kadın Cinayetlerine Karşı Protesto’ yürüyüşü polis tarafından engellendi.

Birleşmiş Milletler  tarafından verilen 2019  rakamlarına göre yalnız Eylül ayında öldürülen kadın sayısı 53. Öldürülenler dışında yaşamda  kalmayı başarabilen ancak  vücut bütünlüğünü kaybeden ya da ömür boyu korku içinde bir yaşama mahkum edilenler hesaba katıldığında, kadınlarımıza karşı bir katliam sürdürüldüğünü görmek kolaylaşıyor. 

İşin ilginç tarafı;  25 Kasım Gününü bir protesto günü olarak kabul edip Taksimde  toplanan kadınların bir tür polis ordusu tarafından karşılanıp engellenmesi. 

Toplumda yüzde yüz haklı bir gerekçeyle sokağa çıkıp seslerini duyurma çabası içindeki kadınların engellenmesi, bir yanda ülkede gericileşme ve ataerkil yapının yükselmesini, bir yanda da, polis baskısının artışını gösteriyor. Kadınlara bu baskı ve saldırının böyle bir günde de hız kesmeden sürdürülmesini anlamak için kadınlarımızın kullandığı sloganı doğru değerlendirmek gerekiyor; ÖLMEK İSTEMİYORUZ.

Bu slogan toplumda alarm zillerini çaldıran ve bu talebi herşeyin üstünde bir yere koyan bir siyasi ve kültürel programı gündeme getirmeyi gerektirir. Zira, kadın cinayetleri,nedenleri ve muhtevası düşünüldüğünde bu olayların hızla artışı, toplum içinde büyüyen tehlikenin bir göstergesi.

Ataerkil aile tipinin yaygınlaşması, tarikatleşme, çıkar guruplarının yeniden örgütlenmeleri ve polis baskı tedbirlerinin artışı tek bir gelişmenin değişik görüntüleri.

Ne var ki, bunlar tek başına ‘ölmek istemiyoruz’ talebini karşılayacak  cevapları üretmiyor.   

Cevaplar, Türkiye’nin15 yıl öncesinde sahip olduğu ancak bugün kaybettiği çağdaş yapısında yatıyor.

Sadece, ‘memleketimden insan manzaralarına’ bakmak bile ülkede olup bitenleri görmek için yeterli ip uçlarını veriyor.  

Önümüzdeki yıllar Türkiye için uzunca bir döneme yayılacak bir restorasyon dönemi olmak zorundadır.

 

 

Mahir Tan                   LondraPosta- Londra