Siyasi terimler çift anlamlıdır.

SİYASİ TERİMLER ÇİFT ANLAMLIDIR

Fransa’dan önce IŞİD terörü; Türkiye’de Suruç’u ve Ankara’yı vurdu. Paris’ten bir gün önce, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta, IŞİD’in üstlendiği saldırıda 41 kişi hayatını kaybetti ama Fransa’dan ciddi bir tepki duymadık.

El Kaide, El Nusra, IŞİD ve Boko Haram (dini fanatizmin önde gelen terör grupları); uzun zamandır Suriye’yi, Irak’ı, Mısır’ı, Libya’yı ve Nijerya’yı vuruyorlar. Siz hiç Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’den “Bu terör örgütlerine karşı acımasız olacağız” açıklamasını yaptığını duydunuz ve teröre karşı ortak eylem çağrısı içinde olduğuna şahit oldunuz mu? Ama ne zaman terör kendilerini vurdu, o zaman ciyaklama başladı!

15-16 Kasım tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilen G-20 zirvesinde dediği gibi; “Bu terör örgütlerinin arkasında büyük devletler var.” Fransa da bunlardan biri! Büyük devletler terör örgütlerini hedef ve amaçlarına ulaşmak için araç olarak kullanmaktadır. Suriye’deki ‘vekalet savaşı’ında, merkezi hükümete (Şam) karşı savaşan terör gruplarının arkasında; ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail gibi ülkeler var.

Ensesinde Boza Pişireceğiz

Fransa ateşle oynamıştır, şimdi de ateş elini yakmıştır. Ya da istihbarat örgütleri vasıtası ile yakmasının önü açılmıştır. Ne demek mi istiyorum? Saldırı sonrası Hollande’ın açıklamaları, 11 Eylül 2001 sonrası ABD Başkanı Bush’unkine çok benzedi. Sanki bu açıklamaları yapmayı önceden planlamış gibiydi.

Hollande saldırı sonrasında pek tereddüt etmeden; “Sınırları kapatma kararı aldık, olağanüstü hal ilan ettik” dedi ve arkasından olağanüstü halin üç ay uzatıldığını açıkladı.

Hollande bunların arkasından; “Yeni tip bir düşmanla karşı karşıyayız. Anayasanın bize güç vermesi gerekmekte” diyor. Yani; özgürlüklerin kısıtlanması gerektiğini ve bunun için Anayasa değişikliğinin gündeme geleceğinin emaresini veriyor.

Bakın daha neler söylüyor Fransa Cumhurbaşkanı: “Fransa’da doğmuş olsa bile, bazı kişilerin vatandaşlığını geri almayı düşünebiliriz. Polisin silah kullanma sürecini gözden geçirmeliyiz. Ordumuza, dışarıda gerçekleştireceğimiz operasyonlarda, daha çok ihtiyaç duyacağız” . Bu tedbirler, faşizmin ayak sesleri. Daha ne desin! “Müslümanların içeride (Fransa’da) ve dışarıda (Ortadoğu’da), ensesinde boza pişireceğiz” diyor.

Tehcir

Fransız neo-liberal faşist yazar Eric Zemmour, Fransa’da satış rekorları kıran ve Hitler’in Kavgam’ını (Mein Kampf) anımsatan “Fransa’nın İntiharı” isimli kitabında ‘tehcir’i önermektedir. Fransa’da 6 milyon Müslüman yaşıyor. Fransa’nın yüzde 10’u Müslüman ve artıyorlar. Fransa bu gerçeği değiştirmek istiyor ama durup dururken çok zor. Bir gerekçe ve kamuoyu desteği lazım! Ne diyorsunuz; Paris’te yaşananlar olabilir mi?

Fransa’da devrimin üç sloganı olan; ‘Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik’ etrafında birleşildiği ve teröre karşı ortak tavır sergileneceği söyleniyor. Bunun anlamı; özgürlükler kısıtlanacak, eşitlik ve kardeşlik adına kan, kin ve gözyaşı olacak demektir. Çünkü; vahşi kapitalizmin egemen olduğu günümüz dünyasında, siyasi söylemler çift anlamlıdır. Bunlardan biri sözlük anlamı, diğeri ise sisteme veya iktidara hizmet eden gerçek anlamıdır. Barış deniyorsa, mutlaka bu savaştır. Burada kastedilen barış; iradenin karşı tarafa kabul ettirildikten sonra varılan, çatışmazlık durumudur. Yoksa, uzlaşma değil!

Örneğin; bugün Ortadoğu yanıyor. Yanmasının nedeni; bölgeye ait emperyal planının gerçekleştirilmeye çalışılıyor olmasıdır. Plan (BOP) gerçekleştirildiğinde, ateşe verilen odunlar azaltılacak ve çatışmazlık hali gelecek. İşte barış derken bunu kastediyorlar.

Demokrasi Krizi 

Amerikalı filozof, siyaset eleştirmeni ve tarihçi Noam Chomsky; emperyalizmin siyasi terimleri nasıl çift anlamlı kullandığını “Dünyayı Kim Yönetiyor?” isimli kitabında çok güzel anlatıyor; “Halk büyüklerinin kararlarını onaylamaya, onlardan birine ya da diğerine destek vermeye izinlidir. Kamu politikası gibi üstüne vazife olmayan işlere karışamaz. Eğer halkın bazı kesimleri örgütlenir ve kamusal alana girerse, buna demokrasi denmez. Daha ziyade demokrasi krizi denir ki, bu da bir şekilde üstesinden gelinmesi gereken bir tehdittir” diyerek.

Fransa’da kamu politikasının ne olacağına, Ortadoğu’da ne yapılacağına ve ülkedeki ‘Müslüman sorunu’nun nasıl çözüleceğine sistem karar vermiştir.

Bu konu daha çok su kaldırır. Gelecek yazımızda; İslami fanatizm içerikli terörün nedenlerinin üzerinde duracağız ve Müslümanların niçin ‘günah keçisi’ yapıldığının altını doldurmaya çalışacağız.

CHP eski Milletvekili Prof. Dr. Necla Arat’ın “Ulus Devletin Karşıtları” kitabını okumanızı öneriyorum.

Saygılar sunarım.

TÜRKER ERTÜRK