‘Sahte bayrak’ operasyonları dış işleri cuntasından

Devlet mi, Milis mi ?

Seymour Hersch yazısında, kimyasal silah sayılan sarin gazının, Al Nusra adlı El Kaide örgütü tarafından Türkiye’de sağlanan malzeme ve olanaklarla üretildiği ve 21 Ağustos tarihinde Guta’ya iki eski Sovyet malı füze ile atıldığını belirtiliyor.

           

Erdoğan, Fidan, Davutoğlu ‘yok denilen’ toplantıda 
    
                                                 
Türkiye hızla devlet karakterini kaybediyor uluslararası arenada. Ünlü Amerikalı gazeteci Seymour Hersch tarafından yazılan ve 1 gün önce Londra’da yayınlanan ‘The Red Line and Rat Line (Kırmızı çizgi ve Sıçan yolu) adlı araştırma, dikkatleri bir kez daha Türkiye üzerine çekti. May Lai katliamı, Ebu Garip cezaevi gibi Dünya’nın en önemli gazetecilik olaylarına imza atan Seymour Herch’in, ’21 Ağustos tarihinde Şam yakınlarında patlayan kimyasal silah’ konusundaki araştırması, Dünya’da medya karartması nedeniyle cevabı verilemeyen bir soruya ışık tuttu. ABD ve İngiltere kamuoyu dahil, Batı halkının büyük kesiminin ‘resmi açıklamalara inanmadığı, ancak failini de  göremediği’ Guta saldırısı, Hersch tarafından Türkiye’ye fatura edildi. Seymour Hersch’in yazısında, kimyasal silah sayılan sarin gazının, Al Nusra adlı El Kaide örgütü tarafından Türkiye’de sağlanan malzeme ve olanaklarla üretildiği ve 21 Ağustos tarihinde Guta’ya iki eski Sovyet malıfüze ile atıldığı belirtiliyor.

 İngiliz istihbaratı ikinci Irak rezaletini önledi


Seymour Hersch’in araştırmasında verdiği bilgilere göre; 21 Ağustos günü meydana gelen kimyasal saldırıdan sonra, batı medyasının yürüttüğü ve ABD’de Obama yönetiminin ‘kırmızı çizgilerin aşılması’ gerekçesiyle Suriye’yi bombalama hazırlıklarına başladığı sırada, İngiltere’nin Salisbury kenti yakınlarında bulunan Porton Down askeri kimyasal araştırma merkezinden çıkan ‘Guta’da kullanılan gazın, Suriye’nin elinde bulunan kimyasal silah bileşimlerine uymadığı’ raporuyla kesintiye uğradı. Rusya istihbarat görevlilerinin Guta’dan toplayarak inceledikleri ve daha sonra İngiliz İstihbaratına teslim ettikleri bulgular üzerinden sağlanan bu rapor, 7 Eylül tarihinde İngiltere Parlamentosu’nun da ‘Suriye’ye askeri müdahaleye hayır’ kararı vermesindeki gerçek nedeni oluşturdu. Başbakan Cameron’un askeri müdahale çağrısına karşın, çok sayıda Muhafazakar Parti milletvekilinin, Muhalefetteki İşçi Partisi milletvekilleri ile birlikte red oyu vermesine neden olan Porton Down Raporu, Seymour Hersch’in yazısında, Başkan Obama’nın görüş değiştirerek, askeri müdahale için Kongre onayı bekleme kararı almasındaki en önemli etken olduğu vurgulanıyor.

16 Mayıs Beyaz Saray toplantısı       


Seymour Hersch’in Dünya’da büyük yankılar uyandıran ‘Red Line, Rat line’ yazısı, önemli ölçüde yazarın ABD İstihbarat çevrelerinden topladığı isim belirtilmeyen kaynaklara ve açık istihbarat bilgilerine dayanıyor. Suriye olaylarında başrol oynayan Türkiye’de mahkemeler, adliye mekanizması, polis, ordu ve MİT kanallarından, Hersch’in ileri sürdüğü iddiaları doğrulattırma olanağı da yok. Seymour Hersch yazısında 16 Mayıs günü Başkan Obama’nın, Başbakan Erdoğan ve ekibi ile yaptığı toplatıya büyük bir yer ayırıyor. Başkan Obama, Dışişleri Bakanı John Kerry, Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Danilon, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve MİT Müşteşarı Hakan Fidan’ın katıldığı bu toplantıda, Hersch’in anlatımına gğre, Erdoğan, Hakan Fidan’ı konuşturarak ‘Obama’nın kırmızı çizgilerinin aşıldığını’ kanıtlamaya çalışır. İki kez konuşmaya başlayan Fidan’ın sözünü ‘biliyoruz’ diyerek kesen Obama, hareketlenen toplantının sonunda, ‘Suriye’de radikallerle neler yaptığınızı biliyoruz’ der. Daha sonra yapıldığı bile taraflarca kabul edilmeyen toplantının dökümünü, Hersch dolaylı bir yoldan Obama’nın danışmanı Tom Danilon’dan öğrenir. Seymour Hersch’in görüşüne göre; Suriye’de Esad rejiminin güç kazanmaya başladığı bir dönemde, Beyaz Saray’da yapılan bu toplantıda, Başbakan Erdoğan ve ekibi, ‘Başkan Obama’yı kırmızı çigilerin aşıldığı konusunda ikna ederek, Suriye’ye ABD askeri müdahalesini gerçekleştirmektir. 21 Ağustos günü Guta’da patlayan ve 600 sivilin ölümüne yol açan kimyasal bomba provokasyonu da öyle…

Dış politika ‘Erdoğan cuntasına’ emanet


Seymour Hersch’in Türkiye hakkında yaptığı değerlendirme, siyaset sahnesinde yeni olaylarla doğrulanıyor. Uluslararası arenada ‘Türkiye devletine’ fatura edilen provokasyon ve ‘sahte bayrak’ operasyonlarına kimyasal silah dışında yenilerini ekleyen Türk dış politikası, kankaybına devam ediyor. Dış politikayı geleneksel kanallar ve işleyiş yerine ‘Erdoğan’a bağlı bir cunta’ya devreden Türkiye, ’26 Mart tarihinde tüm Dünya’ya açıklanan kendi ülkesine füze attırma’ provokasyonu ile, artık Ortadoğu’da savaşan büyük bir milis gücüne dönüşme yolunda. Hatay üzerinden geçtiğimiz hafta Suriye’ye Al Nusra ve Türk milislerinden oluşan bir gücü sokan Erdoğan yönetimi, Kuzey Suriye’de akan kanın büyük bölümünden sorumlu. Yalnızca Türkiye’nin değil, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atan Erdoğan yönetimi, bu olaylar devam ederken yapılan 30 Mart seçimlerinde en fazla oyu alarak seçim kazandı. Tehlikeyi daha büyük ve güncel hale getiren de bu…

Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!