Rusya’nın kalibresi

 

                 Rusya’nın ‘Kalibre’si

Paris katliamı, G 20 toplantısı ve Rus yolcu uçağının bomba sonucu düşürüldüğünün kesinleşmesi Orta-Doğu’daki ‘yeni dengenin’ paragraf başlıkları oldu. Bölgedeki eski ve yeni güç sahipleri arasında IŞID’I ortadan kaldırma hedefine yönelik ciddi bir yarışma başladı. Stratejik avantajlarını iyi kullanan Rusya öne geçiyor. Bunun ilk işareti  Rus yolcu uçağının bir IŞID bombası ile düşürüldüğünün kesinleştiği gün Rusya’nın yaptığı ilk atak : Rakka’ya Akdenizden yollanan ‘Caliber’ füzeleri..

Rusya’nın bu yıl denize indirdiği ‘Rostov on Don’ adlı denizaltı tarafından Akdeniz’den atılan Caliber füzeleri ilk kez  bir savaşta kullanıldı. Doğrudan doğruya IŞIDın merkezi Rakka kenti ve çevresindeki hedeflere fırlatılan füzeler ‘cruise’ sınıfının en güçlü silahları olarak kabul ediliyor. Rus Caliber füzeleri 2500 km menzili ile kıtalararası balistik füze sınıfına geçiş silahı olarak değerlendiriliyor. Caliber füzeleri en son model denizaltılardan olan Rostov On Don  tarafından Akdeniz kıyılarından fırlatıldı. Suriye topraklarında bir hava üssü olan Rusya’nın aynı bölgede ikinci bir hava üssü inşa etmekte olduğu düşünüldüğünde Orta-Doğu için yeni bir ‘askeri güç yoğunlaşmasının’ fiili bir gerçek olduğu ortaya çıktı. Bunun yanında batı medyasında fazlaca yer bulamayan bir habere göre; Rusya Başkanı Putin ile Fransa Cumhurbaşkanı arasında yapılan bir anlaşma sonucu iki ülke IŞID terörüne karşı birlikte mücadele etme kararı aldı. Bu anlaşma sonucu Fransız savaş gemilerinin Rus donanması ile koordineli ataklar için Doğu akdeniz kıyılarına hareket ettikleri bildiriliyor.

               IŞID ve sonrası

Paris ve G20 süreci içinde  yaşanan diplomatik trafik içinde net olarak ortaya çıkan gerçeklerden biri Suriye ve Bölge geleceğinde uzun süreli olarak rol oynayacak iki ayrı askeri birikimin varlığı. Bunlardan biri ABD-İngiltere ekseninde Türkiye-Suudi Arabistan ve yerel Kürt güçlerinin yer aldıkları ‘Anti-Esad’ cephesi. Diğeri ise Suriye-Rusya-İran- Irak-Hizbullah  tarafından temsil edilen  Salafi-Cihadi karşıtı cephe. Bu cepheler –herkes biliyor ki- sınırlı günleri kalan IŞID’ı tasfiyeden çok IŞID sonrası için kurulan bir saflaşma.  IŞID’a karşı yapılacak operasyonların hedefi konusunda büyük bir sürtüşme yok taraflar arasında. Bunu geçtiğimiz hafta İngiltere Parlamentosunda yaptığı bir konuşmada İngiliz Dışişleri Select Komite başkanı Blunt şöyle ifade etti ; ‘ Irak için bir sorun yok. IŞID ın elindeki toprakları alıp gerçek sahibi olan Irak Devletine teslim ederiz. Ancak Suriye’de IŞID kontrolündeki topraklar ele geçirilince kime teslim edilecek. Sorun burada.’

IŞID ile mücadelede Emperyal Batı’nın oynadığı sözde bombalama programı bu noktada net olarak ortaya çıkıyor. Batı ‘Esadsız Suriye’ sonucuna ulaşmadan IŞID’ı bitirmek istemiyor. ABD-İngiltere-Fransa-Türkiye-Suudi kampının, Paris katliamı ile içine düştüğü açmaz, Avrupa halklarının kanı pahasına  sürdürülen bir oyalama politikasının iflasını son bir hafta içinde ortaya koydu; IŞID Rakka’da durdukça Avrupa’da can güvenliği yok. Paris halkının umudunu gösteren en önemli adım Batı medyasında hasıraltı ediliyor ; Rusya ve Fransa Başkanları IŞID’a karşı işbirliği yapmak için anlaştı. Fransız Savaş Gemileri  Suriye’nin Latakia  sahiline yanaşmak üzere…

 

Mahir Tan         LondraPosta-Londra