RUSYA, TÜRKİYE-İRAN ASKERİ YAKINLAŞMASINDAN RAHATSIZ

RUSYA, TÜRKİYE-İRAN YAKINLAŞMASINDAN RAHATSIZ 

Pravda’da yayınlanan bir başyazıda Ankara’da Genel Kurmay Başkanı Akar ve İran Genel Kurmay Başkanı Hüseyin Bagheri arasında 16 Ağustos günü yapılan toplantıda alınan kararlar ‘Rusya’ya karşı yapılmış bir iitifak olarak değerlendirildi. Son birkaç haftalık gelişmeleri iyi izleyenler için sürpriz olmayan bu değerlendirme zaten başları belada bulunan ilgili iki ülke için hoş olmayan sonuçlar doğurabilir. Özellikle Almanya Başbakanı Merkel’in ‘Türkiye’yi Erdoğan yönetiminden ibaret bir ülke olarak görmüyoruz’ değerlendirmesinden sonra. İhtimaldir ki artık Rusya da Türkiye’nin Erdoğan yönetiminden ibaret bir ülke olmadığını anlayacaktır. Zira Erdoğan yönetimi Türkiye’de çıkarları olan ülkeler arasında masa masa dolaşarak müttefik bulmaya çalışan ancak, geçici dostlarını bir kaç ay gibi kısa süreler içinde terkeden bir dış politika sistemi uyguluyor. Ruslar, Buna ‘Osmanlı Siyaseti’ diyorlar. Unutulmaması gereken Osmanlı Siyasetinin, ülkeyi büyük bir felakete sürükleyerek yıkılmış olması..

Rusya’nın Kürt ve Gazprom politikası

İran Genel Kurmay Başkanı Bagheri’nin Hulusi Akar ile yaptığı görüşmeler sonrası İran’da yaptığı açıklamalar iki ülkenin öncelikle Kuzey Irak referandumu ile ilgili ortak bir tavır alma kararını doğruluyor. Barzani Referandumu’nu destekleyen ülkelerin başında gelen Rusya, İran ve Türkiye’nin referandum ve Kürdistan kuruluşuna karşı çıkışlarını ‘kendisine karşı bir ittifak’ olarak kabul ediyor. Kuzey Irak’taki Kürt bölgesinin inşa edilişinde en büyük servisi veren Türkiye’nin Barzani bağımsızlığına ne derece karşı olduğu ‘tartışılabilir’ olmakla birlikte, İran’ın bunu önlemek için elindeki tüm kozları kullanacağı açık olarak görünüyor. Ancak son günlerde Irak yönetimini kaybetme endişesi içinde bulunan ABD-İngiltere’nin de referanduma en azından zamanlama olarak karşıt tutumu zaten Barzani Cumhuriyet’ini belirsiz bir süre sonrasına doğru yönlendiriyor. Pek muhtemel olarak, Türkiye-İran yakınlaşması ve Rus İstihbarat bilgilerine göre ‘ortak askeri harekatlar planı’ Kürt Konusunda Irak’tan daha çok Suriye ile ilgili olacaktır. Bu da Rusya’ya karşı bir ittifak olur. Ne var ki Rusya’nın Türkiye-İran askeri yakınlaşmasından rahatsızlığı Kuzey Irak ve Suriye’den ibaret değil. Rahatsızlığın temelinde Rus dışpolitıkasının yarısı demek olan Gazprom var.

   Suriye’de ‘ortak operasyon’ mu ?

Rusya, Erdoğan’ın 1 Mart 2017 de İslamabad’da yapılan Economic Cooperation Organization toplantısında Ruhani- Erdoğan görüşmesinde alınan kararların bugünkü Akar- Bagheri anlaşmalarının temelini oluşturduğuna inanıyor. İçeriği açıklanmayan bu iki toplantıda olup bitenler Rusya tarafından ‘okunabiliyor’.

Akar-Bagheri anlaşması açıklanmamasına karşın,Rusya, görüşmelerde Türkiye ve İran’ın, Türkiye-İran ve Rusya arasında Astana’da kabul edilmiş olan ‘De Escalatıon Zone’,anlaşması dışında Suriye’de ortak operasyonları da içeren bir ‘yol haritası’ yaratıldığını ileri sürüyor. Suriye Konusunda Türkiye ile İran arasında ortak olan tek politikanın ‘Kürtlere’ karşı izlenecek politika olacağını değerlendiren Rus Dışişleri bunun bir yanıyla da yakında Türkiye’yi ziyaret edecek olan Pentagon’un başı General James Mattis’e karşı Türkiye’nin ‘ABD’nin Kürt kartına karşılık kullanacağı İran kartı’ olacağına işaret ediyor.

Türkiye İle Rusya arasındaki yakınlaşmanın artık bahar aylarından uzaklaşmaya başladığı ise bir zamandır Rus yorumcuları tarafından dillendiriliyor. Türkiye’nin Rusya ile Batı arasında gidip gelen Rusların Osmanlıcılık olarak değerlendirdiği politikaları ise son dönemde Türkiye’nin Batı üzerinde fazlaca kullanabileceği bir ağırlığı kalmaması üzerine İran yakınlaşmasına dönüşüyor. Rusya, Türkiye-İran askeri içerikli yakınlaşma politikasının temelinde siyasi olduğu kadar ‘ekonomik ve ticari’ endişeler taşıyor.

Bunun temelinde yine 1 mart 2017 de Erdoğan ile Ruhani arasında yapılan İran petrol ve doğalgaz alanlarına Türkiye’nin yatırım yapması ve Türkiye üzerinden nakli anlaşması var. 15 Ağustos 2017 de Türkiye,Rusya ve İran şirketlerinin imzaladığı 7 milyar dolarlık bir kontrat sözkonusu. 10 Milyar varil petrol ve 75 milyar kübik metrelik gas kaynaklarının geliştirilmesini içeren yatırımın Türkiye’nin petrol ve gaz ihtiyacını 150 yıl boyunca karşılayacak bir kapasite taşıdığı ileri sürülüyor.

   Gazproma İran Rekabeti mi ?

Rus kaynaklarının dikkat çektiği nokta ise Türkiye’nin gaz ve petrol ihtiyacının karşılanmasında İran’ın Gazproma karşı bir rakip olarak gündeme gelişi. Türkiye’nin Hazar Denizi,Merkezi Asya ve Orta-Doğu petrol ve gazını Avrupa pazarına nakletme projesi Rusya tarafından bir tür ‘Türk-İran’ ortak komplosu olarak değerlendiriliyor. Bu proje Türkmen,Özbek ve Kazak doğalgazını, Gazprom’u yani Rusya’yı baypass ederek Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırmak gibi ‘jeopolitik’ bir oytun olarak görünüyor.

Politik açıdan ise Kürt yayılmasına karşı Rusya’ya karşı,İran ile denge kurmaya çalışan Erdoğan siyaseti, bir yandan da yine ‘İran işbirliği tehdidi ile ABD’ye karşı denge tutturmaya çalışıyor. Pravda’ya göre; Gazprom’u devre dışı bırakamaya yönelen her türlü siyaset bir yerde karşısında Rusya’yı buluyor. Bu da oyunu tehlikeli hale getiriyor.

 

Mahir Tan     LondraPosta-Londra