Orta-Doğu ve ‘açık istihbarat’

       

             
                  Orta-Doğu ve ‘açık istihbarat’

   Orta-Doğu’da ‘çok yeni’ bir denge kuruluyor. Bu denge bizi de yine çok yakından ilgilendiriyor. Artık Müslüman Coğrafyasının kuzey kenarı demek olan Suriye-Irak-İran ve onları çevreleyen bölgede iki önemli gelişme sonuçlarını vermeye başladı; Bunlardan birincisi ABD başkanı Barak Obama’nın İran’a yeni ambargolar dayatmaya çalışan İsrail- Amerikan ultra sağ ittifakına verdiği ‘veto ederim’ tehdidi. İran ile Amerika’daki Obama çizgisi arasındaki yakınlaşma ile paralel yürüyen aynı önemdeki bir başka gelişme ise Suriye’de Esad rejimi ile yapılacak muhalefet ile çatışmaları ‘dondurma’ anlaşması. Bu uzunca bir süre için Türkiye’nin devre dışına itilmesi anlamına geliyor. Hürriyet gazetesi başyazarı Ertuğrul Özkök’ün ‘açık istihbarat’ olarak gerçekleştikten tam üç ay sonra keşfettiği bu haber, gerçekte Kasım ve Aralık aylarında BM özel temsilcisi Stephan De Mistura tarafından yaratılan bir barış planının Rusya’da yapılan görüşmelerde ABD- Rusya-Suriye- Muhalefet ve dolaylı olarak İran tarafından kabul edilmesi ile ortaya çıkmıştı. Bizim ‘hepsi aynı sepette’ başlığı altında yayınladığımız 9 Aralık tarihli bu haber üç aydan beri ‘açık istihbaratta’ bulunuyor.  Suriye Devleti’nin kuzeyde önce Halep çevresi ile sınırlı olarak kabul ettiği ‘dondurma’ planı daha sonra Türkiye sınırı boyunca uzanan ve bazı bölgelerinde ‘IŞID ve El Nusra dışındaki muhalefet örgütleri tarafından kontrol edilen toprakları da kapsamına aldı.
                     Türkiye’de sınır kontrolu
ABD ve Batı’nın İran, Suriye ve Irak yönetimleri ile yeni köprüler inşa etme yolunda attığı bu adımlar öncelikle tam karşı cephede bulunan İsrail tarafından provoke edilmeye başladı. Şii yönetimlerin en önemli ittifak unsurlarından biri olan Lübnan Hizbullah örgütüne geçtiğimiz hafta bir hava saldırısı yapan İsrail, yeni bir Lübnan savaşı tehdidi ve Golan tepeleri çevresinde Suriye’ye karşı El Nusra ittifakını hızlandırdı. Ancak, Suriye ile ‘çatışmaları dondurma’ kararının en fazla etki yaratacağı ülkenin Türkiye olduğunu düşünmek için çok fazla neden var. Artık ‘Avrupalı cihadçılar’ üzerinden vurulmakta olduklarına net olarak inanan Batı ülkeleri özellikle Türkiye-Suriye sınırlarını bizzat kendi elleriyle kontrol etmek kararındalar. Batı,Urfa ve Antakya illeri çevresinde Türkiye ve Suriye tarafında kontrolü sağlamak için sözümona ‘ılımlı muhalefeti eğitme’ adı altında bölgeyi iki taraftan kıskaca alma politikaları üretiyor. 20.YY başında olduğu gibi 21. YY başında da ‘Hasta Adam’ görüntüsü vermeye başlayan Türkiye için ‘TIR sevkiyatları’ artık geçmişte kalan bir girişime dönüşüyor. 2014 yılındaki MİT’in aratmadığı TIR lar ve Türkiye’de yasaklı haber olan malzemeleri önce Irak basınına daha sonra AB istihbarat örgütlerine çoktan ‘deklere’ edildi. Esad’ı devirme idealini 3 yıldan beri dış politikasının ana maddesi haline getiren Türkiye’nin ABD ve Batı ülkelerinden gelecek ağır eleştiriler sonunda ‘kerhen’ de olsa Suriye politikası ve sınır kontrolünde önemli değişikliklere gitmesini beklemek gerekir.  
        Suriye’de ‘dondurma’, İran’da ‘eritme’ politikası
ABD’nin son aylarda Orta- Doğu’nun Şii güçleri ile sürtüşmeyi azaltma politikası Suriye’de çatışma bölgelerinde geçici ateşkes sağlamaya yönelik ‘dondurma’(Freezing), İran’da ise bu ülkenin nükleer çalışmalarını görüşmeler yoluyla ‘eritme’(Melting away) çizgisi olarak ifade ediliyor. İran ve Batı ülkeleri arasındaki görüşmeleri yakından izleyen ve bazılarına katılan ABD deki AIC örgütü tarafından gazetemize verilen bilgiye göre ; ABD ile geçtiğimiz ay Umman’da yapılan görüşmede İran’ın ambargolarda %5 taviz karşılığında nükleer çalışmalar konusunda Batı isteklerine çok yakın bir noktaya geldiği bildiriliyor. İran Dışişleri Bakanı Zarif’in bu görüşmede ‘Devlet Başkanı Ruhani’nin önümüzdeki yıl içinde Nükleer çalışmalarını sürdürüp sürdürmeme konusunda İran’da bir referandum yapmak için çalışmalar gerçekleştirdiğini’ söylediği belirtiliyor.
Orta-Doğu’da  on yıl öncesine göre yeni birşeyler olduğu kesin. Ancak kurulacak yeni yapılaşmalar,devletçikler, yeni rejimlerin neler olacağı güçler dengesine göre şekillenecek. Selefi rejimler, Şii devletler ve askeri güçler, İsrail, ABD ve Rusya bu yeni dengede pay sahibi gerçek unsurlar. Yeni Osmanlıcılık ise kurgusal ve kerameti kendinden menkul bir senaryo…
Mahir Tan       LondraPosta-Londra