Önce Cihad sonra Faşizm

                                             Ukrayna füzeleri faşistlere teslim

                                                                     

ABD ve peşinde sürüklediği Avrupa Birliği, Ukrayna müdahalesi ile Dünya’nın başına yeni bir bela açmak üzere. Başkan Obama’nın yönetimde olduğu yıllar içinde benimsenen ‘örtülü müdahale’ yöntemiyle, ABD’nin Libya, Mısır, SuriyeYemen’de gerçekleştirdiği iç savaşlar, bu ülkelerde yüzbinlerce insanın ölümüne yol açmanın ötesinde, Dünya’yı yeniden güçlenen bir Cihadist tehlikesi altına soktu. Libya’da tamamen ABD, Fransa ve NATO eseri olan iç savaş sonunda kontrol dışı kalan El Kaide bağlantılı guruplar iktidarda. Suriye’de iki yıldan beri süren çatışmalardan sonra ülkenin kuzeyinde hakim olan Cihadist sayısı, ABD kaynaklı araştırma kuruluşlarına göre 12 bin. 2014 sonunda Afganistan’dan çekilerek, bu ülkede de kaçınılmaz olarak yeni bir Taliban yönetimi bırakacak olan ABD, İslam Dünyası’nı bataklığa çevirdikten sonra şimdi Doğu Avrupa’ya el atıyor. 2001’de ‘Terörle Global Savaş’ adı altında başlatılan ABD savaş ve müdahaleleri, 12 yıl sonra, İslam toplumlarını çok daha güçlü ve örgütlü bir Salafi-Şeriatçı egemenliğine terkederek meydanı terketti. Ukrayna’da henüz sonuca ulaşmayan ABD-NATO müdahalesi ise yeni bir tehlikeye işaret ediyor; Nükleer silahlara sahip, faşist-mafia yönetimi…

Dünya’nın 3. Büyük Nükleer gücüydü


Soğuk Savaş sonrasında Ukrayna, ABD ve Rusya’dan sonra nükleer silah ve başlıkları bakımından Dünya’nın 3. büyük ülkesi idi. Halen aktif durumda 15 nükleer santralı bulunan Ukrayna’nın, ne kadar füze ve başlığa sahip olduğu bilinmiyor. Soğuk savaş sonrası Budapeşte Anlaşması hükümlerine göre; Rusya’nın çok sayıda nükleer silahı imha edip, bir bölümünü de Rusya’ya taşımasından sonra, nükleer silahların büyük ölçüde şu anda Rusya’nın kontrolünde Kırım yarımadasında ve Krasnorasya adlı bölgedeki üslerde bulunduğu belirtiliyor. Kiev’de oldu bitti ile iktidarı ele geçiren NATO ve ABD destekli gurupların, bir başka oldu bitti ile Kırım’ı da ele geçirmelerini planlayan Batı ülkeleri, Rusya’nın Kırım konusunda erken davranması sonucu yeni bir keşmekeşe imza attılar. 16 mart tarihinde yapılacak referandumda büyük bir olasılıkla Rusya’ya bağlanma kararı verecek olan Kırım’dan kalanlar ise Batı ve NATO yu tatmin etmiyor. Ayakları üstüne oturtmak için en az 40 milyar dolar gerekecek olan Ukrayna yönetimi ise; bir sabıkalı-faşist hükümeti olarak Dünya’nın başına yeni bir bela…
      2009’da portakal devriminin milli kahraman ilan ettiği Nazi işbirlikçisi Bandera’nın hatıra pulu basıldı    

Batı ikinci kez faşistlerle ittifak yapıyor


Stephan Bandera, 2. Dünya Savaşı’nda Ukrayna’yı işgal eden Nazi Ordularının önde gelen işbirlikçisiydi. Savaş sonrasında çok sayıda Yahudi ve Polonyalı’yı öldüren Milliyetçi Ukraynalı lider, Rusya’ya karşı etnik savaşımın en önemli ideolojik liderlerinden biriydi. 2008 yılında Batı ve NATO’nun ilk kez denediği ‘portakal devriminde’ ismi ve düşünceleri ön plana getirilen Stephan Bandera, CIA devrimiyle yönetime gelen Yuschenko tarafindan Ulusal Kahraman ilan edildi. Bandera adına Ukrayna devleti tarafından hatıra pulları basılırken, Polonya Hükümeti ve Dünya Yahudi Birliği bu kararı protesto ediyordu. Stephan Bandera, Batı’nın 5 yıl aradan sonra yeniden denediği ‘devrim’ ile, anıları ve hayranlarıyla birlikte şimdi iktidarda. Alelacele BM’e temsilci olarak gönderilen Kiev temsilcisi, BM’de yaptığı konuşmada ‘2. Dünya savaşında Nazi İşbirlikçiliği ve Yahudi, Polonyalı katliamlarıyla suçlanan Ukrayna Milliyetçi Partisi’ni savunarak, Nuremberg Duruşmaları’nda Rusya’nın Bandera yandaşlarını sahte bilgilerle suçlayarak mahkum ettirdiğini’ ileri sürdü. Batı medyasının tarihi, bir kez daha ihtiyaçlara göre düzenlediği günlerde yaşıyoruz. 

‘Kanlı Pazar’ ve damdaki nişancılar


Kiev darbesinin nasıl hazırlandığı ve yürütüldüğü, Batı medyasındaki tüm karartmalara karşın gün ışığına çıkıyor. Kiev’deki Maidan’da, 18 Şubat günü, çevre binaların damlarından ateş açarak, polis ve sivil olmak üzere 80 kişiyi öldürenlerin, şimdi iktidarda bulunan ‘College Birliği’ adlı guruplaşma ile yaptıkları telefon görüşmeleri tarafsız bir kaynak olan Litvanya Dışişleri Bakanı tarafından açıklandı. Olayları bir anda alevlendiren ve Yanukowitch yönetiminin iktidarı beklenmedik bir biçimde hızla ayaklanmacılara teslim etmesine neden olan ‘damdaki nişancılar’ın kimlikleri, yakın bir tarihte Dünya gündemine taşınacak. Tape ve görüntülerle birlikte AB Dışişleri Bakanı Catherine Ashton’a ulaştırılan 18 Şubat katliamının, Batı ülkelerinde nasıl karşılanacağı ise merak konusu.

Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz! 

Follow @LondraPosta