NE YAPMALI- YAPILMALI ?

         Ne yapmalı- Yapılmalı ?

 

Dünya’da ve Türkiye’de son derece önemli gelişmeler var. Bu gelişmelerden bazıları sürpriz niteliğinde sonuçlar yaratabilir. Bazıları ise beklenen sonuçları doğurmak üzere ilerliyor.

Kaşıkçı olayı sürpriz sonuçlar doğuracak. Bu görülüyor.  ABD ve Batı Avrupa yönetimleri Kaşıkçı olayından sonra Suudi Arabistan’ın korsan devletini desteklemede zorlanacak. Bunun fiili sonuçları olacaktır. ABD Kongresi,İngiliz Parlamentosu, AB Parlamentosu  yükselen halk muhalefetini görmezden gelerek Orta-Doğu’yu  Suudi petrolü ve doları üzerinden yeniden şekilllendirme işlemini sürdüremez. Bu bir sürpriz gelişme. Zira Kaşıkçı olayı olmasaydı, ABD nin 450 milyarlık fatura nedeniyle Suudi Prensi Salmanı, ‘reformcu’ olarak pazarlama politikası devam ettirilecekti.

ABD ve Batı Avrupa’nın bundan böyle Suudi Arabistan ile yapacağı tüm alım satım ve silahlandırma işlemleri parlamentolarda ‘Kirli ilişki’ olarak kabul edilecek ve engellenecektir. Prens Salman bir günah keçisi bulup vahşi cinayeti onun üzerine yıksa bile sonuç değişmeyecektir. O nedenle Dış politikada tüm hesaplar bunu görerek yapılmalı.  

           İç politikada ‘Gelişi Belli Perşembe’

 

Türkiye’nin iç politikasında ise sürpriz yaratacak hiç bir gelişmenin tohumları atılmış değil. Bu nedenle yakın gelecekte, örneğin 2019 Yerel idare seçimlerinde sürpriz olursa bunu ‘sürpriz’ olarak değil, ‘mucize’ olarak adlandırmak gerekir.

Türkiye’nin tüm dünyada bulunmayan bir özelliği var. Toplam nüfusun yaklaşık olarak 3 te biri Dünya’nın çağdaş halkları seviyesini yakalamış. Laik,Özgürlükçü,demokratik bir toplumsal guruplaşma var. Ancak Ülke hızla İslamizm ve Orta-doğu toplumuna doğru ilerliyor.

Bu nedenle ‘ne yapmalı ?’ sorusu son derece kritik bir önem kazanıyor.

‘Bir şeyler’ yapmayı planlayanlar varsa, önce bunun için gerekli araçları sağlamak zorunda.

Bir nevi, siyasi parti yada demokratik kitle örgütlenmesine ihtiyaç var.

‘Atatürk’ün kurduğu parti’ efsanesi son günlere kadar inanırlığını sürdürdü. 24 haziran seçimleri ile fiilen bitmiş olan bu süreç, bir dönem daha uzatmalara girdi. 

‘Atatürk’ün Kurduğu Partiye’ yıllardan beri oy vererek onu % 25 çizgisinde tutan en sonunda İnce farkıyla onu 3 te bir seviyesine ulaştıran Cumhuriyet seçmeni ‘ne yapmalı’ sorusuna cevap vermekle yükümlü.

Mart 2019 da yapılacak yerel seçimlerden sonra 4 yıl boyunca iktidar değişikliği getirecek bir seçim yok.

Cumhuriyeti net bir yıkımdan kurtarabilmek için yeterli zaman var.

Cumhuriyet’in iki seçeneği olacak bir kitlesel örgütlenme aracına sahip olmak için; Ya partinizi, bu yönetimden arındırarak 5 Eylül 1919 tarihindeki Müdafaa i Hukuk Cemiyeti yapısına döndüreceksiniz.

Ya da onu düştüğü çukurda bırakarak, vefakar tabanı ile yeni bir yapılanmanın temellerini atacaksınız.

Birinci seçenek için umutlar giderek azalıyor. Zira 24 hazirandan sonra partiyi tabana teslim etmeyen yönetim, pek muhtemelen, doğacak sonuçlara karşı da hazırlıklı.  Yerel seçimlerde dibe vurduğunda kongreleri nasıl ve hangi delegelerle yapacağını bilmiyor olamaz. Yönetim, küçük ama aile içinde kotarılabilecek bir belediye partisini olabildiğince muhfaza etmeye azimli.

Cumhuriyet toplumunun hazırlığı yeni ve kitlesel bir örgütlenme biçimi yaratmak üzerinde toplanmalı.

Bu nedenle bazı kitle örgütlerinin önderlerinin sözleri şimdi her zamankinden daha önemli.

Londra’da yaşayan Cumhuriyet toplumu üyeleri önümüzdeki günlerde bu liderlerlerle karşılaşmak ayrıcalığına sahipler. İADD nin 7 Kasım Atatürk’ü Anma toplantısı ve İTDF Cumhuriyet Balosu açık ara her zaman olduğundan daha önde. ‘Ne yapmalı,Ne yapılmalı, Nasıl yapılmalı’ ?  sorularını sorarsınız bu kutsal günlerde.

Mahir Tan              LondraPosta-Londra