‘Ne Amerika,Ne Rusya’

DEVRİMCİLER
24 Kasım’da Türkiye, sınırından birkaç kilometre uzaklıkta Rusya’ya ait savaş uçağını “Sınır ihlâli” gerekçesiyle düşürdü.
25 Kasım’da Adil Rusya partisi lideri Sergey Mironov, twitter hesabından “Az önce, Türkiye tarafından 1915’te gerçekleştirilen Ermeni soykırımını inkâr edenlerin sorumlu tutulmasıyla ilgili bir yasa tasarısı sunduk” açıklaması yaptı.
Rusya, yaşanan krizin ardından Ankara’dan kısa süre önce Karabağ konusunda Azerbaycan’a yapılan destek açıklamasını dikkate alarak, Ermenistan’daki askeri üssünü güçlendirme kararı aldı.
Şimdi Rusya-Türkiye ilişkilerinin gerginleşmesiyle aralarında diplomatik ilişki olmayan iki komşu Ermenistan ile Türkiye’nin nasıl etkileneceği merak ediliyor…
Rusya yakın çevresini kendi çıkar alanı olarak, ABD Kafkasya’yı sorumluluk alanı olarak gören bir politika izlemektedir.
Almanya ise Batı’daki statüsünü güçlendirme yönünde bir gidişat sergiliyor ve Güney Kafkasya’yı çıkar alanlarından biri olarak görüyor.
Başta ABD ve Almanya olmak üzere Batılılar çıkarlarını korumak için siyasi etki araçlarından yararlanıyor.
ABD çok sayıdaki siyasi vakfın yanısıra şirketlerinin lobiciliği, Almanya ise siyasi vakıfları vasıtasıyla dış yardım, demokrasi ve insan hakları talepleri üzerinden kendini gösteriyor.
Çıkarı olan güçlerin gerek dış yardımları, gerekse demokratikleşme talepleri sonuçta kendi hırslarına hizmet etmekten başka bir işe yaramıyor…

*
Mesela, bir düşünce kuruluşu olarak tanınan, kurulduğu dönemde ABD Dışişlerine anti-Sovyetik eksende strateji üreten Jamestown Vakfı’nın,
Şimdiki misyonu pek çok eski diplomat, istihbaratçı, politikacı, gazeteci ve bazı sivil gruplar ile ortak çalışmalar yürüterek ABD’nin yeniden dizayn operasyonlarına çözüm getirmektir.
Nitekim ABD, Kafkasya’da kendine yeni koridorlar açmak üzere Gürcistan’daki iktidarı örtülü olarak Jamestown Vakfı’nın çalışmalarıyla destekliyor.

*
Azerbaycan ise Batı yanlısı bir politika izliyor ama Rusya’ya da sırtını dönmüyor.
Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle Ermenistan’la savaşan ve halen topraklarının yüzde 20’lik kısmı işgal altında olan Azerbaycan, ülkesinde bir Rus üssü kurulmasına izin vermiyor.
Ne ki Azerbaycan’ın petrole dayalı yürüttüğü dış politikasında ABD’li Amoco, İngiliz BP, Norveç’in Statoil gibi petrol şirketlerinin Washington’da yürüttüğü lobicilik faaliyetleri karşılığında,
ABD Azerbaycan politikasında olumlu adımlar atıyor.

*
Azerbaycan ve Türkiye’nin ambargo uygulamakta olduğu Ermenistan’ın ise yayılmacı-milliyetçi politikaları nedeniyle İran hariç komşularıyla ilişkileri iyi değildir.
Ermenistan hem Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye heveslidir hem de Rusya’nın Güney Kafkasya politikasının temel dayanağını oluşturmaktadır.
Ama bulunduğu izolasyondan ve Rusya’ya olan zorunlu bağımlılıktan kurtulmaya da çok istemektedir…

*
Ermenistan’ın siyasi profilini göstermesi bakımından, uzun süredir tartışılan anayasa reformu için 6 Aralık’ta yapılan referandum önemli ipuçlarını gösteriyor.
Seçmenlerin yüzde 63,37’si “evet” oyu kullanmış, cumhurbaşkanlığı sisteminden parlamenter sisteme geçilmesi kabul edilmiştir.

*
Ermenistan siyasetinde, ülkenin NATO üyeliği, hatta Batı ile entegrasyonunu arttırması pek mümkün görülmese de bir kısım Ermeni siyasetçinin bugüne kadar izlediği zorunlu Rusya temelli politikanın sakıncalarını dile getirmesi,
Ermenistan’ın Rusya bağlılığını kırmaya kapı aralamasına,
Başta ABD ve Almanya’nın Kafkasya’da nüfuzunu artırmak, Kafkasya’daki Rus etkinliğini azaltmak, Rusya’nın bölgeden çekilmek zorunda kalacağı yönde politikalarına açık bir kapı bulmasına neden oluyor…

*
Referandumun ardından Ermenistan’da muhalefetteki Miras Partisi, Halk Partisi ve ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ın liderliğini yaptığı Ermeni Ulusal Kongresi,
Serj Sarkisyan’ın görev süresinin 2017’de sona ereceği ve 3. defa Cumhurbaşkanı olamayacağı,
Siyaset sahnesinde yer alamayan eski başkanlar Levon Ter-Petrosyan ve Robert Koçaryan’la aynı kaderi yaşamak istemeyişinden dolayı, referandum formülünün gündeme getirdiğine inanıyor.
Öyle ki, Cumhuriyetçi Parti ile birlikte yeni anayasa için “evet” çağrısında bulunan Ermeni Devrimci Taşnaktsütyun Partisi refarandumda yoğun ihlâllerden, baskılardan, yolsuzluklardan sorumlu tutuluyor.
Ermenistan’ın bağımsız siyaset yürütme yeteneğini tam olarak kaybettiği, böylece işte yukarıdaki gibi “entrika ve tefrikalar” aşamasına adım attığından söz ediliyor.

*
Mesela Ermenistan’ın, İran’a yönelik yaptırımları uygulamaması ve gerekçe olarak İran’la yürüttüğü stratejik ilişkileri göstermesi, ABD’nin tecrit politikasının nüfuz edemediği bir kanal olduğu anlamına geliyor.
Bu Rusya’nın taleplerinin Ermenistan-İran ikili ilişkilerinde belirleyici olduğunu gösteriyor.
Nitekim, Rusya doğalgaz pazarındaki hâkim konumunu kaybetmek istemediği için İran’ın gerek Ermenistan pazarında tek güç olmaması, gerekse İran’ın Ermenistan üzerinden Avrupa pazarına açılmamasını yönetiyor…
.
*
Yine de İran ve Ermenistan siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumak için dayanışmadadır.
İran Erivan’ı Karabağ meselesinde uzlaşmacı bir tutum takınmaya zorlamamış, Ermenistan’ı diplomatik ve ekonomik alanda dolaylı yoldan desteklemiştir.
İran Ermenistan’ın uluslararası pazarlara açılabildiği iki kapıdan biridir, ulaşım ve enerji alanında yürüttüğü projelerle darboğazda olan Ermenistan ekonomisine katkı sağlıyor…

*
Ama Türkiye’nin güney ve güneydoğu bölgeleri ile birlikte özellikle Ağrı, Iğdır ve Ardahan gibi doğu vilayetlerinde de etnik huzursuzluk çıkaran, Kürt gençliğini silahlandıran ve benzeri etkinliklerini artıran PKK terör örgütü bölgeyi karıştırma potansiyeli taşıyor…

*
PKK Ağrı-Iğdır-Ardahan üçgeninde saldırıları da geliştirerek Türkiye’nin Ermenistan ile sınır topraklarını kontrol altına almak ve bölgede yaşayan Azerbaycan kökenlileri göçe zorlamayı öngörüyor.
Her ne kadar Ermenistan’ın PKK’nın bu faaliyetlerine destek verdiği,
Terör örgütünün bu bölgeyi tamamen kontrol altına alması halinde, Ermenistan’ın bu bölgeyi kendine merkez seçeceği ve faaliyetlerini genişleteceği bilinmesine rağmen,
Rusya’nın hegemonyasının sürdüğü Güney Kafkasya bölgesinde,
Özellikle Rusya’nın Suriye’de radikal örgütleri tasfiye etmek için mücadele ettiği şu sıralarda sorun yüklenmesine izin vermeyeceği düşünülüyor.

*
Ama Ermenistan’ın Rusya bağlılığını kırmak,
Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan protokollerle gündeme gelen Erivan’ın Dağlık Karabağ ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarını terk etmesi şartına bağlı olan,
Türkiye-Ermenistan yakınlaşması hedefi en sonunda Ermenistan’ın 1915 olaylarıyla ilişkin söylemi,tazminat ve toprak talebi baş ağrıtıyor…

*
Neticede Ermenistan’ın münasebetlerinin geçmişine bakıldığında ilişkilerinin ülkelerin iç politikasında ya da bölgesel konjonktürde radikal bir değişim meydana gelmediği sürece devam edeceği anlaşılıyor.
Türkiye’nin dikkatli olması, Suriye’de Siyasi Çözüm aşamasına eli güçlü vaziyette girmesi gerekiyor.

*
Ah! Türk devrimcilerinin “Ne ABD Ne Rusya! Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” sloganlarını bu yüzden attıklarını hatırlayınız ve yarın için umudunuzu bileyiniz.
16.12.2015

Ahmet Kılıçaslan Aytar