Nato’ya mı bağlıyız, Riyad’a mı ?

      Mezhep savaşları öncesi ittifak

Suudi Arabistan Basın Ajansı tarafından yapılan aşağıdaki açıklama Suriye ve Irak’ta süren ‘terörizm ile mücadele’ çerçevesinde kurulan yeni bir askeri ittifakın hayata geçirildiğini duyurdu.   

 The countries whose names are listed in this statement have decided to form a military alliance to fight against terrorism led by Kingdom of Saudi Arabia and a joint operations center shall be established in the city of Riyadh to coordinate and support military operations to fight terrorism and to develop the necessary programs and mechanisms for supporting these efforts. The appropriate arrangements shall be developed for coordination with friendly peace-loving nations and international bodies for the sake of supporting international efforts to combat terrorism and to save international peace and security.

The countries participating in the alliance along with the Kingdom of Saudi Arabia are: Jordan, United Arab Emirates, Pakistan, Bahrain, Bangladesh, Benin, Turkey, Chad, Togo, Tunisia, Djibouti, Senegal, Sudan, Sierra Leone, Somalia, Gabon, Guinea, Palestine, Comoros, Qatar, Cote d’Ivoire, Kuwait, Lebanon, Libya, Maldives, Mali, Malaysia, Egypt, Morocco, Mauritania, Niger, Nigeria, Yemen.

More than ten other Islamic countries have expressed their support for this alliance and will take the necessary measures in this regard, including Indonesia.

–SPA’

 ‘İslamic Military Alliance’ adı altında faaliyete geçtiği duyurulan askeri blok’un Kordinasyon merkezi (Joint Operation Center) Riyad’da bulunuyor. Resmi açıklamada ittifak ‘Suudi Arabistan liderliğindeki’ ‘Military Alliance led by Kingdom Of Saudi Arabia’olarak tanımlanıyor.

 ‘İslam Milletini’ teröre karşı savunacağı ileri sürülen askeri ittifakta tek NATO üyesi ülke Türkiye. Türkiye’nin böyle bir ittifak içinde yer almasının NATO üyeliği içindeki anlamı uluslararası planda tartışma yaratacak ilk nokta.Bir NATO üyesi ülkenin, NATO üyesi olmayan bir ülke liderliğindeki ve komuta merkezi bu ülkede bulunan bir askeri ittifak içinde yer alabilir mi ? Hem NATO üyesi 28 ülke başkentlerinde hem de Türk iç politikasında tartışmaların odaklanacağı ilk alan burası. ABD ve Almanya’dan ‘İslami Askeri İttifak’ kuruluşu konusunda yapılan ilk açıklamalarda ‘Tüm askeri birlikteliklerin aynı zamanda,Viyana’da kararlaştırılan ve içinde Rusya ve İran’ın da bulunduğu IŞID ile mücadele cephesinde yer almaları şartı bulunduğu’ hatırlatıldı.

           Sünni rejimler ittifakı

İslami Askeri İttifak, Suriye ve Irak’ta süren IŞID Terör örgütü ile savaş açısından bakıldığında; Suudi Arabistan,Türkiye ve Ürdün dışında fazlaca bir anlam taşımıyor. İmza sahibi ülkelerin büyük bir bölümü birer ordusu bile bulunmayan, Orta-Doğu ile ilgisi olmayan ve devlet yapısı bile taşımayan ülkeler. Bunun dışında bir terör cenneti ve IŞID ın militan ve silah depolarından biri olan Libya bu ‘ittifak’ içinde yer alıyor. Bu ülke’de toprakların yarısına sahip olan yönetim IŞID halifesine bağlılık yemini etmiş durumda. İmzacı olarak gösterilen Lübnan’da Dışişleri Bakanlığı ‘böyle bir girişim ile ilgili hiç bir bilgisinin olmadığını’ açıkladı. Nüfusunun çoğunluğunun Şii olduğu ve Hizbullah’ın askeri açıdan tamamen kontrolünde olan Lübnan imzası ‘yok hükmünde’ görünüyor.

‘İslami Askeri İttifak’ aynı zamanda tamamı yine Riyad merkezli İslami Kalkınma Ajansı üyeleri. Tamamı Sünni yönetimlerden oluşan ülkeler arasında ‘doğal olarak’ IŞID ile yakın savaş içinde bulunan Irak ve Suriye yönetim ve orduları gibi  bu savaşın en önemli taraflarından biri olan İran yok. Bu ittifakın askeri anlamı daha çok IŞID sonrasında Suriye ve Irak’ta yayılma ve nüfuz bölgesi elde etme peşindeki Suudi Arabistan ve kısmen Türkiye ile belirgin hale geliyor. Bu iki ülke fiili olarak Suriye’de savaşın büyük ölçüde tarafı olarak gösterilen ülkeler.

         ‘Tüm teröristler’ vurgulaması

Riyad merkezli ‘İslami Askeri İttifak’açıklamasında dikkati çeken noktalardan biri ‘Yalnızca IŞID değil tüm teröristlerin hedef alınacağı’ vurgulaması oldu. Açıklama da üç kez zikredilen ‘tüm teröristler’ifadesi ile büyük ölçüde Hizbullah ve Irak’taki Şii milis örgütleri kastediliyor. Bunlar önümüzdeki aylayda yükseleceği belirtilen IŞID’a karşı Musul ve Rakka operasyonları sırasında ve sonrasında görülebilecek muhtemel ‘provokasyonların’ habercisi olarak değerlendirilmeli.

Riyad merkezli ‘İslami Askeri İttifak’, Orta-Doğu’da cereyan eden güç oyununda ABD-NATO ve Moskova-Tahran-Şam hattı dışında üçüncü bir ‘Sünni-Selefi’ ittifakı yaratma çabası olarak görülüyor. Ancak ittifakın asli unsurları olan Suudi Arabistan ve Türkiye’nin ABD-NATO bağlılıkları düşünüldüğünde ‘ölü doğmuş bir bölgesel güç’ denemesinden söz edildiği hatırdan çıkarılmamalı.. 

 

Mahir Tan               LondraPosta-Londra