Nasıl bir 2016 bekliyorsunuz ?

 Dünya silahının 1/4 ü Suud’a satılıyor  

Yaklaşık 5 yıl önce yayınlanan bir haber bu; ‘Amerika Birleşik devletleri Suudi Arabistan’a 15 yıla yayılacak bir süre içinde 60 milyar dolarlık savaş uçağı satma kararı aldı.’ Savunma Bakanlığı Sekreteri Andrew Shapiro yaptığı açıklamada, bu karar öncesinde İsrail’e danışıldığını ve İsrail’in itiraz etmediğini vurguladı. Suudi savaş uçağı satışı paketinde 84 adet yeni Boeing F15 satışı ve 70 adet F15 in yenilenmesi programı,70 adet Apaçi,72 Black Hawk savaş helikopteri satışı yer alıyor.

İsrail’in ‘Haaretz’ gazetesinde yayınlanan bu haberden sonra geçen 5 yıl içinde bu satış anlaşmasının büyük bölümünün yerine getirildiğini düşünmek için yeterli nedenler var. Yukarıda açıklanan 60 milyarlık silah satışı yalnızca Suudi Arabistan Hava Kuvvetlerine ve ABD tarafından yapılan satışın rakamları. Oysa Suudi Arabistan, ABD dışında Fransa ve İngiltere’den de çok sayıda savaş uçağı satın aldı. Bunun dışında Suudi Arabistan ordusu tank,zırhlı araç ve füze alımlarında da Dünyanın önde giden ülkelerinden biri. İngiltere’de kurulu CAAT adlı kuruluşun yaptığı araştırmalara göre Suudi Arabistan’ın son 6 yıl içinde ABD,Fransa ve İngiltere’den aldığı toplam silahların bedeli tam 127 milyar dolar. Bu rakamlar Suudi Arabistan Ordusunu Dünya’nın dördüncü büyük ordusu yapmaya yetiyor.

     Suud dışında heryer yanıyor 

60 Milyar dolarlık satış açıklamasını yapan Savunma Bakanlığı yetkililerinden Alexander Wersbow ise ; ‘Bu artık bölgede daha az üs kurmamız ve daha az asker bulundurmamız anlamına geliyor’ diyerek son yıllarda Orta-Doğu’da ortaya çıkan ‘vekaleten savaşlar’ konusuna ilk adımları atıyordu. ‘ABD askerinin ayağını savaş toprağına bastırmam’ diyerek iktidara gelen Barak Obama döneminde izlenen Emperyal politika böyle. 2011 yılında bataklığa çevirdiği Irak’tan çekilen ABD’nin askerleri artık Orta-Doğu’ya barış geldiğinin habercisi mi oldular ? Tam tersine aynı yıl başlayan ‘Arap baharı’, Libya Savaşı,Yemen iç savaşı ,Suriye’de ithal malı iç savaş hepsi Orta-Doğu’da Obama yıllarının eserleri oldular. Obama yıllarında tehditten uzak silahlanma sürecini devam ettiren Suudi Arabistan dışında tüm Arap ülkeleri iç savaşlar ve etnik-dinsel çatışmalar ile çalkalanıyor. Herşey Suudi Arabistan ve Körfez Şeyhliklerinin gerçekte Batı’nın Emperyal ülkelerinin ‘alt komuta merkezi’ olarak silahlandırıldıklarını gösteriyor.

   2016’yı belirleyecek olan

Yeni yıl öngörüleri yapan yazarların ortak düşüncesi 2016 nın pek parlak bir yıl olmayacağı doğrultusunda.Batı toplumları için bu yılda beklenen problemler IŞID’ın sivillere saldırı tehditleri ve özellikle göçmen krizi. Oysa bunlar,herkes bilir ki, 2011 yılında Batı ülkelerinin yürüttüğü Libya ve Suriye savaşlarının doğrudan sonuçları. Orta-Doğu iç savaşları ve bölgenin silah deposuna çevirilmesinin yarattığı sonuçların Batı Avrupa sınırlarına ulaşması tam 4 yıl sürdü. Suudi Arabistan’a satılan silahlar Batı Avrupa’ya 1 milyon göçmen olarak döndü bu yıl içinde. Bu nedenle 2016 yılın da da  aynı paralelde gelişecek olaylar dışında gelişmeler beklemek ham hayaller kurmaktan başka birşey değil.

2015 yılında komşumuz Suriye’de ortaya çıkan en önemli gelişme Rusya’nın bölgeye aktif bir biçimde müdahale etmesi oldu.Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı son kararı belirleyen en önemli etken olan Rusya müdahalesi ‘bir iyi bir kötü haber’ olarak değerlendiriliyor. İyi yan,Suriye ülkesinin Rusya’nın hava şemsiyesi altında korunma altına alınarak yeni bir Libya bataklığının yaratılmasının önlemesi. Kötü haber ise içinde yaşadığımız Türkiye’nin, NATO- Rusya arasındaki güç dengesi ve sürtüşmelerin tam orta yerine taşınması oldu. Orta-Doğu çatışmalarının içinde yer almaya başlayan Türkiye,bölgedeki tek NATO ülkesi. Rusya ve NATO ülkelerine ait onlarca savaş gemisinin geçiş yolu üzerinde bulunan ve Dünya’nın en tehlikeli hava sahalarından birinin altındaki ülkemiz kendi sınırları içinde,aynı zamanda Orta-Doğu olaylarının aktif oyuncularından biri olan, Kürt etnik milliyetçiliği ile çatışma halinde. Orta-Doğu çatışmalarını süper güçler lehinde etkileyecek olan bölgesel hava savunma sistemleri yanında, stratejik balistik füzeler ve bunlara ilişkin savunma sistemlerinin konuşlandırılmaya başladığı bir dönemde Türkiye, adı en çok zikredilen ülke haline geldi. Rus savaş Uçağının düşürülmesiyle başlayan ve tehlikeli bir mecraya giren Türk-Rus ilişkilerini etkileyen en önemli nedenlerden biride Türkiye’de Malatya’da bulunan ‘Aegis’ erken uyarı sistemi Radar istasyonu. Rusya Savunma Bakanlığının yaptığı ve Rus medyasına sızan son günlerin haberleri arasında, bu ülkenin stratejik füzeler konusunda attığı yeni adımlar yer alıyor.Geliştirilen ‘İskandar’ statejik füzelerinin Romanya,Polonya ve Türkiye’deki NATO radar üslerini vuracak kapasite ile konuşlandırılması için yapılan çalışmalar Rus Pravda gazetesinde yayınlandı.

Mahir Tan     LondraPosta-Londra