Lavrov; ‘1917 Devrimi Dünya’nın en büyük sosyal olayı idi’

Rusya’nın yeni Tarih tezi 

Lavrov; ‘1917 devrimi,Dünya’nın en büyük sosyal olayı idi’ 

Rusya Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı Segey Lavrov’un geçtiğimiz hafta Rus yayın organlarında yer alan ‘Rusya’nın Dış Politikası; Tarihsel Perspektif’ adlı yazısı,Rusya’nın uluslararası alandaki eğilimini ortaya koyarken en yetkili ağızdan Rusya’nın kendi yakın ve uzak geçmişine nasıl baktığını ortaya koydu. Rus Dış politikasının ve askeri güçle desteklenen yeni uluslararası girişimlerinin mimarı sayılan Sergey Lavrov’un orijinal yazısında tarihsel açıdan Rusya’nın değerlendirilmesinde ‘devamlılık’ esası ön plana çıkıyor. Lavrov, kısaca Rusya’nın Hristiyan Dünya’ya katıldığı 908 yılından itibaren ele aldığı ‘Rus’ gerçeğinin Ulusal devrimler öncesi Avrupa tarihinden ayrılamayacağı düşüncesi ile başlıyor. Rus Çarlık ailelerinin,Avrupalı Kraliyet aileleri ile evlilikler yoluyla Avusturya,Macaristan,Danimarka ve Almanya ile ortak olarak yönettikleri feodal Avrupa topraklarının,’Batı Avrupa’daki gelişme seviyesine eşit sistemlerle’ ortak bir tarih yarattıklarına dikkat çekiyoır Lavrov.

         1917 Devrimi tarihimizin en önemli parçası  

Sergey Lavrov’un ‘yeni tarih tezi’ Rusya’nın 1917 Devrimi ve 2. Dünya Savaşı sırasındaki yönetime bakışı, Rusya’nın 1917-1998 yılları arasındaki resmi politikalarına en yakın noktada bulunuyor. 1917 Devriminin Dünya ve Avrupa toplumlarında uyandırdığı etkiler bakımından ‘Dünya’nın en önemli sosyal olayı’ olduğunu vurgulayan Lavrov;’1917 devriminin Fransız devriminden daha kanlı olmadığını’ sözlerine ekliyor. Rusya tarihinin ‘Avrupa kültür ve bir parçası olarak’ değerlendirildiği Lavrov’un yazısı Batı Medyasında sürekli olarak ‘2. Dünya savaşının diktatörler savaşı’ olarak tanıtılmasına karşı çıkıyor. Başını İngiltere’nin çektiği Batı Dünya’nın Alman Nazilerini Moskova üzerine yollamak için yarattığı bir medya kampanyasının savaştan sonraki 40 yıl boyunca soğuk savaş yıllarında sürdürüldüğünü kaydeden Lavrov ; Liberal kapitalizm bu yıllarda Dünya’ya ‘yok edilmiş bir orta sınıf,büyüyen eşitsizlik ve büyük tekeller üzerinde kontrollerin kaldırılmasını’ getirdi’ dedi. Rus devrimi ilkeleri ve SSCB dönemi, ‘sömürgeciliğin ortadan kaldırılması,bağımsız ulusların ekonomik gelişmeleri ve milletlerin kendi kaderlerini tayin ettikleri bir dönemin hazırlayıcısı oldu’ cümlelerine yer veren Lavrov;’ayni dönemde Varşova paktına bağlı olan ülkelerin şimdi Nato’ya bağlanmalarının ‘demokrasi ile değil,efendi değiştirmenin nimetlerinden faydalanma’ ile ilgili olduğuna dikkat çekti.

            Farklı Ekonomik modeller bir arada

Rusya Dışişleri Bakanı, çağdaş Dünya değerlendirmelerinde ağırlığı ekonomide Rusya ve Çin modellerinin artık tartışılmaz bir gelişme sağladığı son on yıla veriyıor. 1990 lı yıllarda Batı tarafından üretilen, ‘Tarihin sonu’ gibi akımların son bulduğu, Liberal Kapitalizmin Dünya hakimiyeti’nin artık bir propaganda malzemesinden öte bir anlam taşımadığını söyleyen Lavrov, Batı, Rusya’yı ‘Soğuk savaş yıllarına geri dönüş yaptığı anlamında ‘Revizyonizm’ ile suçluyor.Oysa son 20 yılda Rusya’nın başlattığı bir tek savaş yok. Yugoslavya,Irak,Libya ve Suriye bunların tümü Batı’nın BM kurallarına aykırı olarak başlattıkları savaşlardır’ dedi.

Lavrov, Uluslararası yeni dengeler konusuna özel bir önem verdiği ‘Rusya’nın Dış Politikası ve Tarihsel Perspektif adlı yazısında Rusya-Çin ve Yeni gelişen ülkelerin kurduğu birliklerin Liberal Kapitalist ekonomiler karşısında gerçek bir alternatif yarattıklarına dikkat çekiyor. Uluslararası Stratejik sorunlarda ABD ile sürekli olarak karşı karşıya gelmelerinin ‘Rusya’nın Süper güçler arasında sürtüşme ve çatışma’ politikası izlediği anlamına gelmediğini vurgulayan Lavrov; ‘Herkesin artık Dünya’da farklı ekonomik ve siyasi rejimlerin bir arada yaşayacağı gerçeğini kabul etmesi gerekiyor’ dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un ‘Rusya’nın Dış Politikası ve Tarihsel Perspektif’ yazısı,açık bir biçimde Rusya’nın önümüzdeki günler için hazırladığı bir ‘Yükseliş Dönemi’ portresi çiziyor. Yeni dönemde Rusya’nın bir süper güç olarak varlığı, dış politikasının askeri güçle desteklenmesi yanında Liberal Kapitalist ‘Dünya’ düzenine karşı alternatif bir Ekonomik model yer alıyor. Rusya-Çin ve kurulan ekonomik birlikler, ABD-Batı Avrupa önderliğindeki ‘Dünya Düzenine’ karşı adaletli ve sosyal dengelere ağırlık veren, bir dönemin ‘kapitalist olmayan yol’ çözümünün habercisi gibi görünüyor. Rusya’nın Orta-Doğu’da ‘Tekfiri düşünce ve ABD-Suudi yayılmasına karşı, Suriye,İran,Yemen gibi ülkelere köklü olarak yeniden girişi,bu ülkelerin ‘siyasi planda’ yeni arayışlar peşinde koşan elit bürokrasisi ve aydın geleneğine uzatılmış bir destek olarak duruyor.

Mahir Tan   LondraPosta-Londra