KUCAKLAMA DEĞİL, GÖĞÜSLEME ZAMANI

                                                             

                                          Kucaklama değil, göğüsleme zamanı 

 

Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Seçiminde yarattığı ‘kutuplaşma karşıtı’ siyasi atmosfer, seçim sonrası yerini Erdoğan’ın alacağı tutuma göre yeni bir ortama bırakmak üzere.

Japonya gezisi sonrası Erdoğan’ın seçimden ağır yaralı çıkan AKP de yapacağı değişikliklerle biçimlenecek olan yeni dönem,şimdiden bazı ipuçları ile gündeme yerleşiyor.

Muhalefet liderleri için hazırlanan yargı darbeleri Meral Akşener, Canan Kaftancıoğlu ve İmamoğlu için VİP mahkemeleri önümüzdeki temmuz ayı için ilk maddeler.

Japonya’da  Trump ve Putin görüşmelerinde beklediğinden fazlasını bulan(Ya da öyle bir sunum fırsatı yakalayan) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, döner dönmez yeni politik gündemi yaratacak hareketlere  girişeceğini bilmeyen yok gibi.

AKP içinde fazlasıyla tepki gören Damat, İçişleri Bakanı, İstanbul teşkilatı yöneticileri ilk ağızdaki hedefler oarak gösteriliyor.

Ancak gerçekte Erdoğan ve AKP yönetiminin gelecek dönemi belirleyecek esas girişimleri, Muhalefete geçen belediyeler ve muhalif liderlere karşı kullanacağı ‘yargı’ yolları.

İmamoğlu, Akşener ve Kaftancıoğlu’na güdümlü davalar açıp, Belediye Başkanlarının yetkilerini sınırlandırma yoluyla kayıpları telafi etme yolu mu yoksa, halktan gelen tepkiyi görerek ‘kızgın demiri’ soğutma yolu mu izlenecek bunu birkaç hafta içinde göreceğiz.

Muhalefet güçlerinin de tutumlarını bu gelişmelere göre belirlemesi beklenir.

Büyük ölçüde ‘seçim yaklaşımı’ ile ilgili ‘Kucaklama’ politikasının, daha çok ‘göğüsleme’ biçimine dönüşmesi, gerek ‘siyasi islam’ın karakteri gerekse savcıların ve valilerin ilk girişimleri nedeniyle daha büyük bir olasılık olarak görülüyor seçimin hemen sonrasında..

Yerel yönetimleri tek adam ve baskı rejimine tepki olarak muhalefete veren Büyük Kentler halkı, emanetlerin sonuna kadar savunulmasında ısrarlı olacaktır.

Bu kritik noktada cereyan edecek siyasi mücadele kuşkusuz Türkiye’nin gelecek 5 yılının belirleyicisi olacaktır.

                  

                  

Erdoğan rejiminin, İstanbul seçiminde aldığı büyük darbe sonrasında, kapıya dayanan ABD yaptırımları ve muhtemel bir ekonomik felaketten, Osaka görüşmelerinde, şimdilik kurtulduğu AKP yandaşı medyada ilan edildi.

ABD medyasında ise, Trump- Erdoğan görüşmesinin, Türkiye’deki anti demokratik yönelimlere değinmediği yolunda yorumlar ağırlık taşıyor.

Gerçekte korkutucu olan da bu .

 Ne Trump yönetiminin ne de ondan önceki ABD yönetimlerinin Türkiye yada bir başka ortadoğu ülkesinde ‘demokratikleşme’ konusunda bir endişe taşımadıkları biliniyor.

ABD nin ortadoğu politikalarını belirleyen bir tek unsur var ; ABD nin çıkarları.

 ABD, demokratik toplum ve insan hakları taleplerini sadece ve sadece yönetimlerleri ile anlaşamadığı dönemlerde, ‘rejim değişikiliği’ yaratacak renkli devrim çatışmaları için gündeme getiriyor.

Bu nedenle gerçekte yandaş medyadan çok Cumhuriyet destekçilerinin sevinmesi gerekir, Trump’ın demokratikleşme istemediğine. 

ABD’nin ‘demokratikleşme’ programlarından tek parça halinde ve yıkılmadan kurtulabilen herhangi bir ülke yok.

 Osaka’da böyle bir sonuç çıktığı ileri sürülüyor yandaş medya tarafından sevinç çığlıkları ile; ‘şimdilik yırttık’

Genel kanı ; karşılığında neler vaadedildiği ortaya çıkana kadar ihtiyatlı bir tutum gösterilmeli biçiminde.

İşte Osaka da, en üst seviyede konuşulmayan ancak teknik kadrolar tarafından belirlenen askeri gelişmeler bu ‘ABD nin çıkarları’ formülasyonu içinde yer almış olmalı.

                              

Osaka dönüşü, Erdoğan ve AKP politikalarında ‘daha az Beka- daha çok baskı’ vurgusu göreceğiz demektir Trump görüşmesi. 

İmamoğlu ve 10 Büyük Belediye kazancı, muhalefet saflarında çok büyük bir hareketlenmenin işareti oldu.

Şimdi yapılması gereken yerel seçim kazanımlarının politik ve yönetimsel anlamda kitlelere mal edilmesidir.

Bunu siyasi partiler değil, halkın doğrudan seçtiği liderler yönlendirebilir.

Seçimlerde, seferber edilen halk kitleleri Cumhuriyet’in en büyük güvencesi olacak

İktidar cihetinden gelecek saldırıları ‘göğüsleyecek’ olan onlardır.

 

                   Mahir Tan                   LondraPosta-Londra