Kılıçdaroğlu; ‘Biz Cumhuriyeti savunuyoruz onlar Hilafeti’

Kılıçdaroğlu; ‘Biz Lozan’ız,onlar Sevr’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Eylül günü, Yabancı Medya ile yaptığı basın toplantısında, Türkiye’de günün en önemli gündem maddesi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Lozan’ı zafer diye yutturdular’ içerikli konuşmasına net cevaplar verdi.

Gazetecilerin Lozan tartışması sorusu üzerine yaptığı açıklamada Kemal Kılıçdaroğlu; ‘Lozan Türkiye’nin tapu senedi. Biz Lozan’ı savunuyoruz, onlar Sevr’i savunuyorlar. Çıkıp şu soruya cevap  versin; Sen Sevr’i mi savunuyorsun? Biz Ankara’yı, onlar İstanbul’u savunuyorlar. Biz Cumhuriyeti, onlar hilafeti savunuyorlar. Biz vatandaşı, onlar kul olmayı savunuyorlar. Ne demektir bu? O koltuğa Cumhuriyetin ve Lozan’ın sayesinde  oturduğunu unutmayacaksın arkadaş. Kim oluyorsun sen? Nasıl böyle konuşabilirsin?  Ne hakkın var senin? Tarihine ihanet etmeye kimsenin hakkı yoktur.  Cumhurbaşkanıysan otur adam gibi Cumhurbaşkanlığını yap.  Tarih bilmiyorsan çağır tarihçiyi konuş. Böyle bir konuşma olamaz. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, ülkesine ihanet  edemez, ülkesini satamaz.” Dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Lozan tartışması ile ilgili sözleri, Türkiye’nin Kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşlerini aktarırken, Lozan tartışmasının gerçekte,bir rejim tartışması olduğunu da ortaya koydu. Konuşmasında, ‘Biz Ankara’yı onlar İstanbul’u- Biz Cumhuriyeti,onlar Hilafeti-Biz vatandaşı,onlar kul olmayı savunuyorlar’ cümlelerine yer veren KIlıçdaroğlu, Türkiye’de aktif olarak yürütülen ‘Osmanlıcılık’ akımının gerçekte bir ‘Sevr’ savunuculuğu ve      Cumhuriyet düşmanlığı olduğunu vurguladı.

Lozan yalnızca sınır anlaşması değil

Türkiye’nin 1923 yılında imza altına aldığı Lozan Anlaşması ‘Türkiye’nin tapusu’ olarak adlandırılmakla birlikte içeriğinde kurulan yeni devletin niteliğine ilişkin çok önemli maddeler vardı. Bunlardan birincisi devletin ‘ulusal-üniter’ve ‘Çağdaş’ karakteri. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yönü azınlıklar, kapütülasyonlar ve boğazlar ile ilgili maddelerde Dünya’ya ilan edilmişti.

Hristiyan azınlıklar dışında ‘azınlık’ kabul etmeyen Türkiye, ‘eşit vatandaşlık’ hak ve görevlerini Lozan ile tanıyarak ulusal ve çağdaş bir devletin kurulduğunu gösteriyordu. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Egemenliği ve Güvenliği ise Kapütülasyonların tamamen kaldırılması ve boğazlar maddeleri ile tanınıyordu.

Cami Avlusu Edebiyatı;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘bağırsanız duyulacak uzaklıktaki adaları verdiler’ argümanı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri Cumhuriyet Karşıtı hilafetçi güçlerin ana propaganda malzemesi oldu. Muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Musul- Halep bölgesindeki gelişmelere göre yeniden gündeme getireceği Lozan ve Musul tartışması da 1924 Yılında yapılan Şeyh Sait hilafetçi ayaklanmasının ana malzemesini oluşturmuştu. Osmanlı devletinin yıkılış döneminde kendi elleri ile yabancılara terkettiği Ege adaları ve Musul-Kerkük meselesini, genç ve savaştan yeni çıkmış Türkiye Cumhuriyeti’ni İngiltere ve Bağlaşıkları ile savaşa sokarak yıkma amacı için kullanan Şeriatçılık, ‘bağırsanız duyulacak adaları’ söylemi ile 1923 yılında amaçladığı hedefe, bir kez daha yöneliyor; ‘İzmir’in kurtuluşu ile Lozan anlaşmasına giden süreç içinde İngiltere aralarında 2 uçak gemisinin bulunduğu donanmayı İstanbul’a göndermişti. Ayni tarihler arasında ABD,13 yeni savaş gemisini Türkiye sularına gönderdi. Amiral Bristol komutasındaki USS Scorpion gemisi istihbarat görevi yapmak üzere 1908-1923 yılları arasında sürekli olarak İstanbul’da bulunuyordu.

Mahir Tan      LondraPosta-Londra