KESİN HESAPLAŞMA ÇAĞRISI

           Kesin Hesaplaşma Çağrısı

 

24 Haziran seçimleri, neresinden bakılırsa bakılsın, gericiliğin tüm ittifak unsurlarıyla birlikte iktidara yerleşmesi sonucunu getirdi. Yeni bir seçime kadar dört yıl gibi uzun bir süre olması ise, Atatürk düşmanı karşı devrimin, tam olarak iktidarını gerçek bir toplumsal düzen biçiminde kurması için gerekli zamanı bıraktı.

Cumhuriyet Devrimi bu süreç içinde karşı devrim ile kesin bir hesaplaşmaya girişecektir.

24 haziran sonrası geçen zaman içinde Cumhuriyet Toplumunun kitlesel olarak ağırlığını ortaya koyacağı günler, geleneksel olarak, 29 Ekim Kutlamaları ve 10 kasım Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü anma ve saygı gösterileridir.

2018 yılında Cumhuriyet’in bu sembol günleri, geçmiş yıllara göre daha görkemli ve güçlü bir biçimde yaşandı.

Ne varki, aynı günler,İktidar tarafından organİze edildiğine kuşku duyulmaması gereken provokasyonlarıda birlikte gündeme taşıdı. 

Provokasyonlar fiilen Yandaş medya, Diyanet işleri görevlileri, meczup görünümlü tarikat ehli, ve bir takım sözümona laik,besleme yazar ve gazeteci tarafından yürütülüyor. Görünüşte Ak Parti yönetimi ve Cumhurbaşkanlığı ekibi doğrudan saldırılar içinde yer almıyorlar. Yönlendirmeler büyük ölçüde Cumhurbaşkanı’nın hemen her gün bir yerde yaptığı konuşmalar ile yürütülüyor. Erdoğan’ın iki hafta önce yaptığı açıklamada; Türkçe Ezan ve ‘camileri ahır yapma’ söylemi yer alıyordu.

           Taktik Değişikilikler 

 

Bir kaç ay öncesine göre Cumhuriyet’e saldırılarda taktik değişiklikler var;

Bunlardan en çok göze çarpanı, önce İsmet İnönü ve Atatürk’ün diğer silah arkadaşlarına yöneltilen saldırıların, artık doğrudan Atatürk’e ve onun anısına karşı yönlendiriliyor olması. 29 ekim ve 10 kasım tarihlerinde Atatürk’e olan bağlılığın en üst seviyede ifade edildiği bir dönemde peşpeşe Diyanet İşleri Başkanı’nın Atatürk’e saldırılarıyla ünlü bir meczubu ziyaret edip medyaya poz vermesi, Sabah gazetesinin yazarlarının Atatürk ile ilgili suç teşkil eden mesajları, Hutbelerden Atatürk isminin kaldırılması , Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarında Atatürk ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerçekleştirdiği eserlerinin yer almaması hedefin bizzat Mustafa Kemal Atatürk ve onun yarattığı çağdaş Cumhuriyet ilkeleri olduğunu net olarak gösteren gelişmeler.

Karşı devrim taktiklerinde bir başka değişiklik; Cumhuriyet’in ve Mustafa Kemal Atatürk’ün,geçmişte ‘diktatör’ vs olarak yaratılmaya çalışılan imajının, bu kez doğrudan doğruya ‘Din Düşmanı’ biçiminde sunuluşu.  Cumhurbaşkanı Erdoğan,bu tartışmaların tam ortasında iki gün önce yaptığı açıklamada,’bize hep yanlış bir tarih öğretildi’ derken, nasıl bir ‘tarih’ hazırlandığının da işaretlerini veriyordu. 

Erdoğan ve AKP nin Türk toplumuna dayatacağı ‘yeni tarih’ ana hatlarıyla Cumhuriyet’in kuruluş ve devrimleri uyguladığı yılların yok sayılacağı ve devre dışı tutulacağı bir tarih. Yani başka bir ifade ile Atatürk’ün  Cumhuriyet’in başında olduğu dönem. Erdoğan’ın ‘yeni tarihi’ 1950 yılında demokrat parti’nin iktidara gelişi ile başlıyor. Ondan öncesi ‘dikta ve din düşmanlığı dönemi’ !.

Bizzat Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türkçe Ezan, Cumhuriyet’in en önemli adımlarından biri olan Milli Eğitim Programları ve  Köy Enstitüleri,Laiklik yasaları,tekke ve zaviyelerin kapatılması vb. Cumhuriyet’in altın yılları, Atatürk’ün şahsına saldırılarla birlikte ‘yeni tarih’in ateş hattını oluşturuyor.

Cumhuriyet ile Karşı devrim arasındaki hesaplaşma işte bu zeminde gerçekleşiyor.

Geçtiğimiz, 29 ekim ve 10 kasım günlerinde meydanlarda gördüğümüz milyonlarca yurtseverin başta kitlesel örgütlenme olmak üzere tüm mücadele alanlarında bu yakın geleceğe hazırlanmak dışında fazlaca yapacağı bir şey yok. 

 

Mahir Tan           LondraPosta-Londra