Kesin artık ‘Tatava’yı

Eleştirileri eleştirmek 

 

CHP’de seçim sonuçları ne gösterdi? 

 
30 Mart Belediye seçimlerinin üzerinden 22 gün geçmesine karşılık süregiden eleştirilere bakılırsa, birden fazla sonuca varmak gerekiyor. Kimine göre ’CHP adaylarda sağa kayarak kimliğini kaybetti’, bazılarına göre ‘Cemaat ile işbirliği yaptı ya da öyle göründü’, ‘örgüt sandıklara sahip çıkamadı’, ’Erdoğan seçimi genel seçim atmosferine soktu. CHP’de bu tezgaha geldi’… Ağırlıklı olarak dile getirilen eleştiriler bunlar. Bu sorulardan en ciddi olanı ve gerçeklere en uygun düşeni ‘Örgüt’ün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğluı’. Zira, bir yazara CHP kaynaklarından verildiği anlaşılan bilgilere göre; örgüte sandıkların sadece yarısından resmi bilgi gelmiş. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki üç seçim öncesinde üstüne basarak vurgulama yapmasına karşın ortaya böyle bir sorun çıkması, örgütte ciddi bir zaafiyet olduğunu gösteriyor.
 

Yüksek çıta ve sonuç

 
30 Mart 2014 Belediye seçimleri sonuçlanmasının üzerinde 22 gün geçti. CHP’ye yöneltilen eleştirilerin ardı kesilmiyor. 2000’li yıllarda yapılan seçimlerde en yüksek oy oranını tutturmasına karşılık, CHP yönetimi yine topun ağzında. ‘Kritik’ soruyu dillendirmeden sonucu etkilemeyen yan faktörler üzerinden CHP’ye karşı bir kampanya yürüyor. Oysa 30 Mart seçimlerinin ayırdedici özelliği, iktidar yapısındaki parçalanma nedeniyle ortaya çıkan yolsuzluklar fırtınası idi. Türkiye’de hiç bir iktidar, 30 Mart öncesinde olduğu kadar, büyük ve açık yolsuzluk ve rüşvet suçlamaları ile karşı karşıya kalmadı. Bu suçlamalar ve temelli iddialar, 30 Mart seçimlerininde Anamuhalefet partisinde ‘Çıta’nın yükselmesine’ neden oldu. Yolsuzlukları seçim kampanyasının en önde gelen bölümü yapan Anamuhalefet partisinin, bu seçimde büyük bir sıçrama yapması ‘doğal bir gelişme’ olarak karşılanmalıydı. Oysa bu gerçekleşmedi. Anamuhalefet partisinin oyları geçmişteki oranını muhafaza ederken, hakkında onlarca yolsuzluk ve rüşvet suçlaması yapılan iktidar partisi, sonucu etkilemeyecek derecede bir oy kaybıyla badireyi atlattı. Seçim sonuçları, Türkiye’de olduğu kadar, Batı medyasında da sürpriz olarak karşılandı. Bu denli ağır suçlamalar altında kalan ve üstelik mevcut hukuk sistemini alt üst ederek bunları örtbas etmeye çalışan iktidarın, nasıl olup da seçimleri kazandığı hala bir sır olarak değerlendiriliyor.  
 

Halk ‘CHP kimliğini kaybetti’ diye mi Rüşvet’e oy verdi?

 
17 Aralık 2013’te başlayan ve 30 Mart 2014’e kadar devam eden politik süreç, Türkiye’de ve Türkiye’yi izleyen Dünya medyasında, AKP iktidarının gırtlağına kadar yolsuzluk ve rüşvete batmış bir yönetim yarattığını gösterdi. Açıklanan kasetler, dinlemeler ‘objektif olarak’ kanıtlanmış ve birbirini doğrulayan bir ‘zincirin’ varlığını ortaya koydu. Dört bakanı yolsuzluk ve rüşvet suçlaması nedeniyle istifa etmiş bir iktidar partisinin, seçim zaferi olarak tarihe geçti 30 Mart seçimleri. Şimdi, seçim değerlendirmelerinde, ana muhalefet partisini eleştirme ucuzluğundan yararlanan yazarlar ve bazıları CHP içinde yer alan Milletvekilleri, ‘bu gerçeği’ dile getirmek ve toplumdaki büyük sosyal değişiklikleri araştırmak yerine, ‘CHP’nin kimliğini’ sorguluyorlar. Yolsuzluklar suçlamasının merkezindeki AKP’ye oy veren %44 oranındaki seçmenin tercihlerini, ‘CHP’in sol kimliğinden uzaklaşması’ nedeniyle bu yönde kullandıkları gibi bir masala inanılmasını isteyenlerle dolu politik arena…
 
Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!