KENDİ DİLİNDE İBADET

              Kendi Dilinde İbadet

 

Rönesans Dünya’daki ilk başkaldırıyı temsil eder. Rönesans ticaret kapilalizminin en güçlü olduğu, toplumun gelişmelere en açık olduğu yerde İtalya’da başladı. Seküler Art denilen Din ve İncil dışında insan faktörünü işleyen, hümanizm akımını yaratan büyük atılım oldu. Rönesans ile ilahiyattan beşeriyete çevrildi dikkatler.

Martin Luther ve Reformasyon ise yaklaşık yarım yüzyıl sonra insan faktörünün sosyal ve siyasi alanda ayağa kalkışının ifadesiydi. Kuzey italya’dan sonra Pazar kentlerinin ve ticaret kapitalizminin en yaygın olduğu ülke olan Almanya’da Wittenberg kilisesinin kapısına asılan 95 maddelik Martin Luther deklerasyonu Dünya’daki tüm sosyal,siyasi ve kültürel gelişmeleri belirleyen olay oldu. Luther’in refrorm hareketinin ilk etkileri yine onun yaptığı İncil’in Almanca çevrisinin bugün hala kırılamayan bir rekorla basım ve okunma rekorları kırması, okur yazar seviyesini inanılmaz derecede yükseltmesi ve onu izleyen köylü ayaklanmalıydı. Lüther çevirisi İncil,daha Luther’in sağlığında 300 den fazla baskı yapmıştı.

Benzeri bir gelişme 16. Yüzyılda İngiltere’de tahtı ele geçiren Tudor hanedanının ikinci kralı olan 8.Henri nin Katolik Kilisesinden ayrılması ve İncil’i İngiliz ve Galler dillerine tercüme ettirerek bastırmasıydı. Almanya,İngiltere ve Galler 16.yy da Dünya’da okuma yazma seviyesinin en yüksek olduğu üç ülke olarak sıralanıyordu. Kuşkuya yer yok ki basılan kitapların çok büyük bir bölümü İncil çevirileriydi. Halk kitleleri, yüzyıllardan beri katolik kiliselerinde kendilerine anlatılan efsanelerden, Latince ayinlerden sıyrılarak, gerçek Dünya’yı, insanı tanımaya başlıyorlardı.

Dünya’da sanayii devriminden önce yaşanan ‘Printed Revolution’ denilen gelişme bu. Yaklaşık 100 yıl sonra sanayii devriminin İngiltere ve  Almanya’da başlamasının nedenleri ana hatlarıyla böyle. İnsanlık ilahiyatı öğrenmek için başladığı eğitim ve bilim yolculuğunda yaşadığı dünya’nın sırlarını ve onu geliştirecek yasaları öğreniyordu.   

                               

Matbaacılığın Türkiye’ye icad edildiği ülkelerden 200 yıl sonra gelmesi belki Osmanlı denilen imparatorluğun kaderini çizen tarihsel bir olay oldu. Zira reformasyon üzerinden geçen iki yüzyıl içinde Batı Avrupa ülkeleri onun yarattığı gelişmelerin meyvelerini toplamış ve Sanayii toplumlarına geçmek üzere hazırlanıyorlardı. Osmanlıya ilk matbaanın girdiği 1726 dan sadece yarım yüzyıl sonra, Fransız Devrimi patlıyor, İtalya ve Alman Birliği kuruluyor. Amerika’da İngiltere’den giden bir göçmen tarafından İnsan Hakları Beyannamesi yayınlanıyordu.

İncil’in Almanca ve İngilizcesinin yayınlanmasından yaklaşık 4 yüzyıl sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet yıllarında ve onun sayesinde  Cumhuriyet toplumu Türkçe Kuran ve Türkçe Ezan ile tanışıyordu.

İncil’in Avrupa’da Latince olarak nakledildiği Ortaçağ  yıllarının reformasyon ve Ulusal dillerin eğitim dili olarak kullanılmaya başlamasından sonra Hristiyan dinine ait hiç bir ibadet yada ibadet çağrısı Latince olarak yapılmadı.

Aramızdaki fark kapanacak gibi değil.

Zira bu farkı kapatmak için bir devrim yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün 4 yüzyıl sonra bile olsa gerçekleştirdiklerinin üstü kapatılmaya çalışılıyor.

Cumhuriyet’in kuruluş sıcağında 18 yıl Türkçe okunan Ezan’dan söz edenler iktidar-muhalefet ortaklığı ile linç ediliyor.

Öncelikle bu utancın kime ait olduğuna karar vermemiz gerekiyor. 

   Mahir Tan      LondraPosta-Londra