KADINLARA SALDIRIYORLAR

Laik Toplum Kadınlarını korumak zorunda

KADINLARA SALDIRIYORLAR  

 

‘Toplumu kadınlara baskı yoluyla değiştirmek’ ilk kez Prof. Belma Ötüş Baskett’in ağzından dinlediğim bir değerlendirme.2016 yılı 8 Mart Emekçi Kadınlar gününde İngiltere ADD tarafından düzenlenen bir konferansta konuşan Prof. Baskett, ‘Laik Toplumun yıkılması projesinde ‘kadınlar üzerinde uygulanan kültürel ve fiziksel baskı’nın önemine işaret ediyordu. Kadın cinayetlerinin hızla yükseldiği Türkiye’de yapılan bu değerlendirme geçtiğimiz yıl içinde bir ‘sistem’ haline dönüşerek, Laik toplumu değiştirme çabasının ana unsuru haline geldi.

Türkiye’de vaka i adiye’den olaylar olarak sunulan Kadınlara Saldırı olayları Toplumda kültürel dönüşümün ön plana çıkan yönü. Zira Laiklik ve Laik toplumsal yaşam en başta kadın hakları ve kadınların toplumsal yaşamda oynadıkları aktif rol ile gözlemleniyor. Prof. Basket’in vurguladığı gibi ‘Kadına baskı yoluyla değiştirilmek isteniyor’ toplum yapısı.

Kadına baskı, son günlerin en çok dikkat çeken haberleriyle gündeme gelirken, mevcut sisteme göre ‘yasadışı’, bireysel saldırılar biçiminde sürdürülüyor. Tıpkı Atatürk anıt ve heykellerine saldırılar gibi. Tüm ‘boyalı devrimler’in ana özelliklerinden biri bu. Rejimin kurucusu nun heykellerine saldırılar bir tür siyasi mesaj olarak kullanılıyor.

Biyolojik Cinsiyet- Toplumsal cinsiyet

 

Prof. Belma Ötüş Baskett’in yaptığı değerlendirme esas olarak Kadının Biyolojik Cinsiyet’inin onun Laik Toplumdaki yerini belirleyen ‘Toplumsal Cinsiyet’ine karşı kullanılması olarak bugünün Türkiye’sinde gündemin en önemli maddesi. Hergün kadınlara fiziksel saldırılar yapıyorlar büyük kentlerde. Sözümona yasadışı olan bireysel saldırılar, Belediye Otobüslerinde,Metrolarda, Ana caddelerde bazen de İzmirde son olarak görüldüğü gibi Polis tarafından yürütülüyor. Sokaklarda polis,güvenlikçi, maganda ve belediye çalışanları tarafından yürütülen bu kampanya, kadınların fiziksel zayıflığından yararlanarak onları sokağa çıkamaz hale getirme ve zaman içinde ‘bu filli durumu yasalaştırma’ amacına yönelik. Saldırıya uğrayan kadınların yanında ailesinden kimse yokken gerçekleştirilen bu olaylar, yakın bir dönemdeki toplumsal çatışmalarında habercisi. Zira ne laik toplum ne de kadınlarımız bu iğrenç saldırılara boyun eğmeyecektir.

 

İrtica’nın Yumuşak Karnı ‘Kadın Hareketi’

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin belkemiğini oluşturan Laik Toplum, kadın hakları ve fiilen kadınlara sağladığı özgürlükler ile kaimdir. Laik Toplumumuzun temel direği olan ‘Aile’, özgür ve eşit çağdaş kadın emeği ile itme herşeyi belirliyor. Kadın hakları ve özgür kadın yoksa Cumhuriyet ve Laik Toplum da yoktur.

Kadınlarımıza yapılan saldırılar,şu an için ‘yasadışıdır’. Ancak eğitim sistemi ve toplumsal yaşamdaki ‘irtica’ yakın bir zamanda kadını ‘yasal olarak’ da Orta-Doğu toplumlarındaki statülere itme girişimde.

Laik yaşamı ve Cumhuriyeti savunan Siyasi partiler, Barolar ve Kitle örgütleri kadınlarımızı savunmak ve onları karşı devrimin sokağa saldığı saldırganlardan korumak ile yükümlüdür. Bu alanda Siyasi partiler,kitle örgütleri ve Barolar ‘özel birimler’ oluşturmalıdır. Ana Muhalefet Partisi CHP nin bu ay sonunda Çanakkale’de yapacağı ve tüm halka açık olan ‘Adalet Kurultayı’ bu çabanın gündeme taşınacağı bir alan olmalıdır.

Mahir Tan    LondraPosta-Londra