İyi Şeytan, Bildiğin Şeytandır

iyi şeytan, bildiğin şeytandır.

İngiliz halk dilinde çokça kullanılan bir deyiş var ; ‘iyi şeytan, bildiğin şeytandır’. Statükoculuğu tanımlamak için kullanılıyor. Genellikle, artık mücadele gücünü kaybetmiş ve mevcut olandan daha kötüsünün gelmesinden korkanlar için bir güzel söz. Kuşkusuz, siyasette düzenin değişmeden kalabilmesi, ‘bildiğiniz şeytan yada şeytanlara’ dokunmama öğretisi ile yakından ilgili. Seçim dönemi başlarken ‘şeytanların’ bolca yer aldığı Türk siyaset sahnesinde de el altından işleyen parti polilikalarında ciddi bir rolü var bu propagandanın. Özellikle ana muhalefet cephesinden, milyonlarca seçmene verilen mesaj ; Aman oyları bölmeyin. İyi-kötü bir muhalefet var. Yoksa onu da kaybedersiniz yollu..

 

% 25 ime dokunma !

 

Kurulu siyasi düzen,tek parti iktidarı karşısında üç dönemden beri muhalefet ettiğini ileri süren % 25 lik bir ana muhalefet partisi formülasyonu sistemine dayalı.2002 yılından beri geçen dört seçim-referandum döneminde toplamın bir çeyreğine hapsolmuş bir anamuhalefet partisi şimdi ‘bu oyların bölünmesinden’ şikayetçi. Artık ‘yeni’ olarak adlandırılan CHP yönetimi temsil etmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm ilkelerinin yerle bir edilmek üzere olduğu bir yeni parlamento dönemine girerken, milyonlarca Cumhuriyet yurttaşına %25 i koruyabilme vaadinde bulunuyor. 12 Yıldan beri adım adım tasfiye edilen Cumhuriyet’in bir dört yıl daha aşındırılması ve sonunda yok edilmesi vaadi bu aslında. Bildiğin ‘şeytan’ın öğüdü bundan ibaret. 2015 genel seçiminde iki ‘yeni’ bir arada. ‘Yeni Türkiye’ sloganı ile sahnedeki iktidar  karşısında ‘Yeni CHP’ sloganıyla muhalefete devam eden ana muhalefet partisi gerçekten ‘yenilikler’ vaad ediyorlar. İktidar-Muhalefet dengesi değişmeden kalırsa, bir yanda Başkanlık sistemine geçiliyor, bir yanda da ‘Kürt açılımı’ gerçekleştiriliyor. Bunların gerçekleşmesi  için tek şart; % 25 lik ana muhalefetin varlığını sürdürebilmesi.

Ya şimdi ya hiç

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı yıkıntısının üzerinde çağdaş ve özgür insanların yarattığı geçtiğimiz yüzyılın en önemli siyasi-askeri-toplumsal olayı idi. Türkiye’yi orta-doğu toplumlarından ayıran iki önemli özelliği meydana getiren faktörler ise, onun Laiklik ve Ulus-Devlet karakterleri oldu. Şimdi onu, gerilediğimiz son siperlerde savunmak zorundayız. Bu sanıldığı kadar zor mu ? Kurucusunun sözleriyle ‘Kimsesizlerin Cumhuriyeti’nin, kendisi kimsesiz mi kaldı ? Türk toplumunu bu yaveye inandıramazsınız. Cumhuriyeti kuran ve ona ölümüne bağlı Türk toplumu üyelerinin yalnızca 5-6 milyon kadarının bile seçimlerde kendi kaderine el koyması bu oyunu bozar. Bize ‘bildiğimiz şeytanları’ iyi şeytan diye yutturamazsınız.

 

Mahir Tan                     Londra Posta-Londra