İSTANBUL HAVALİMANININ GELECEĞİ

İSTANBUL HAVALİMANIN GELECEĞİ

15/08/2019

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Danışmanlarını göçmen kuşların güzergahında inşa edilen İstanbul Havalimanını bekleyen tehlike için uyarmak isterim. Bu sabah Rusya’nın Moskova yakınlarında bir kuş sürüsüne çarpan Rus yolcu uçağı mısır tarlasına mecburi iniş yaptı. Pilotun 226 yolcusu olan uçağı büyük bir başarıyla tarlaya indirmesi sonucu sadece 23 yolcu hafif yaralandı. Bu bilgiler ışığında İstanbul Havalimanına başka projeler uygulamada acele etmeden en az iki yıl beklemek gerekir. Daha akıllıcası Atatürk havalimanı derhal yabancı ülkeler için uçuşlarda kullanılmasına başlamalıdır. Kol kırılır yen içinde kalır misali. Başkanlık sistemini onaylayan bizler için İstanbul Havalimanı iç hatlarda kullanılmaya devam edilir.

Şom ağızlılık yaptığımı söyleyenler çıkacaktır ama gerçekçi olmak ve önleyici tedbirleri almak, olduktan sonra tedavi etmekten  daha iyidir. Gelecekte İstanbul’da  yeni bir deprem olacağını bildiğimize göre tedbirler alıyoruz.  Maalesef deprem toplanma yerleri de rant uğruna inşaata açıldı. Neyse, olacaktan kaçınılmaz.   

Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği’nin (TMMOB) 2014 yılında yayınladığı raporla karşı çıktığı İstanbul Havalimanı projesinin yapımı tamamlandı ve 29 Ekim 2018’de ilk bölümünün açılışı yapıldı. Bütün ikazlara rağmen İstanbul’un oksijen deposu olan Kuzeyindeki ormanlardan 13 milyon  ağaç kesilmişti. 8 milyonu havalimanına, 1.2 milyonu havalimanı inşaatı için açılan taş ocaklarına, 3.7  milyonu da havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyoluna kurban edildi. Kesilen ağaçlar İstanbul’un oksijenini azalttığı gibi şehrin sıcaklık dengesini de etkileyerek ısısının giderek artmasına neden olacak. Ağustos ayının birinde İstanbul Havalimanı AKP’li Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan tarafından ziyaret edildi. Türk Hava Yollarına ait bir uçağın kuş sürüsüne çarpıp hasar görmesiyle ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili  Gamze Akkuş Ilgezdi’nin soru önergesini yanıtladı. Turhan havalimanı için ‘Kötü yere inşa edildi’ dedi. Güneş balçıkla sıvanmaz dendiği gibi Bakan Havalimanı yerinin yanlış seçilmiş olduğunu itiraf etti ve fakat düşük maliyet hesaplarının böyle bir karar almalarına neden olduğunu açıkladı. Eh yanlış hesap da Bağdat’tan dönermiş. Devletin itibarından ödün verilmez zihniyetinde olan bir yönetimin insan hayatının da can güvenliğinden ödün verilmemesi gerektiğini bilmesi gerekirdi. Düşük maliyet doğa katliamına da yol açmış oldu.

 Bakan Turhan şu ana kadar 179 pas geçme olayı olduğunu söyledi. Açıldığından bu yana 76 günlük sürede böylesine bir istatistik tehlike çanları anlamına geliyor. Havaların iyi geçtiği ilkbahar ve yaz aylarında (Nisan, Mayıs, Haziran) ortalama ayda 60 pas geçme olduğunu düşünürsek sonbahar ve kış aylarında beklenen ters rüzgar ve sis nedeniyle pas geçmelerin yıllık 1000 rakamını zorlayacak olacağını hesaplamak güç değil. Pas geçme çok büyük bir risk taşımasa da piste inmek üzere uçak motorunun oldukça yavaş çalışıyorken tekrar havalanmak için büyük bir sürate erişmede  gereken  gayret pilotların pek de sevdiği bir olay olmasa gerek. Pas geçmede ani olabilecek ters esen rüzgarların ortaya çıkaracağı türbülansın risk faktörü oluşacağını da hesaba katmak gerekir.

Hükümeti ikaz eden mühendisler 750 bin kuşun havalimanı güzergahını kullanarak uçtuklarını, yılın 107 gününün rüzgarlı olduğunu, 64 günün ise sisli olacağını hesaplamışlar. Bunun iniş kalkışlarda  ciddi sorunlar yaratacağını söyleyenlere iktidar yandaşları vatan haini diyorlardı.

Gerçekçi olacaksak şimdilik Atatürk Havalimanını kullanan Tayyip Erdoğan’ın eskisi gibi paylaşması gerekebilir. Gönül arzu ederdi ki Atatürk Havalimanı hiç kapatılmasaydı. Sabiha Gökçen Havalimanı ile birlikte İstanbul üç Havalimanına sahip olurdu. Londra’nın beş havalimanı var. Yenisini yaptıklarında eskisini kapatmadılar. Milyarlarca dolara mal olan bu büyük yatırımları maksimum yararı sağlayacak planlarla kullanmalıdır.

Önümüzdeki aylarda göçmen kuşlar sıcak ülkelere doğru yola çıkacaklar. Arkasından kış bastıracak. Fazla yazmaya gönlüm razi olmuyor ama bu yıl “Dünyanın en büyük havalimanına sahip olduk” dediğimiz İstanbul Havalimanı için önümüzdeki yıl “Dünyanın en büyük havalimanı müzesine sahibiz” şeklinde övünecek yeni bir başarıyla(!) taçlandırabiliriz. Ya da topal ördek olarak İstanbul Havalimanı yoluna devam eder. Ne olursa olsun Atatürk Havalimanına en az iki yıl dokunmamak gerekir. Oraya tekrar taşınmak olasılığı çok yüksek.

 Tek akılla alınan karar, milletin sırtına yükler büyük zarar.

 Bugün İstanbul’da sağlıklı yaşamı sürdürecek yeterli oksijen yok. İstanbul ihaneti hak etmiyor.

Saygı ve sevgilerimle

EROL BAŞARIK