IŞID ile birlikte yaşamak

                                      Bağdadi, Petreus’un rehabilitasyon programından geçti
                                 IŞID ile birlikte yaşamak
      IŞID, Orta-Doğu’da yaşanan kaosun doruk noktası oldu. 2001 yılında NewYork’ta ikiz kuleler saldırısı ile yükselen El Kaide tipi terör 13 yıl sonra Irak ve Suriye’de  IŞID adı altında toprağa yerleşti. Türkiye’ye komşu olan Halife topraklarında yerleşen ‘yüzyılın en gerici gücü’ tıpkı Afganistan’da ABD destek ve organizasyonu ile yaşama başlayan El Kaide gibi yine ABD tarafından işgal altındaki Irak topraklarında yaratıldı. ABD nin son 15 yıllık dış politika geçmişi bu ülkenin İslam ile ilişkilerinde bir gelenek yarattı; Rusya ve Rusya destekli Arap yönetimlerine karşı Dinsel gericiliğe dayanan iç savaş, 2000 başlarında Taliban-El Kaide çizgisi, 2008 de Irak’ta Sunni Birlik Konseyi- IŞID, 2011 de Libya ve Suriye savaşı. ABD nin yarattığı iç savaş şartlarında geçmişte  Sovyetler Birliği tarafından desteklenen BAAS rejimlerine karşı Sünni İslam’a dayanarak yapılan ‘özgürlük savaşlarının’ sonuç olarak bu bölgelerde Ortaçağ modeli bir dinsel gericilik ve kaos ortamı yaratması son yıllar dış politikasının bir klasiği oldu. ABD savaş ve müdahalelerinin son ürünü ise artık Doğu Irak ile Batı Suriye arasındaki topraklarda fiilen bir ülke haline gelen Islami Irak ve Şam Devleti oldu.
                                                   IŞID’ı kim kurdu ?
ABD ve İngiltere’nin başını çektiği Batı’lı savaş koalisyonu 2003 yılı mayıs ayında Bağdat’a girerek  Saddam Hüseyin rejimini devirdiğinde asker kaybı sadece 101 di. Çok üstün bir teknoloji ile ucuz bir askeri zafer elde edenBush yönetimi, kısa bir süre sonunda başlayan Sünni direnişi ve Irak El Kaide’si kurulduktan sonra ciddi kayıplar vermeye başladı. 2007 yılı sonunda kayıpları 4500 e ulaşan ABD çözümü, savaşın başından beri Irak içinde olan General Petreus’u bir ‘reform programını’ uygulamak için Irak’a göndermekte buldu. Daha sonra ABD Genel Kurmay Başkanlığı ve CIA Genel Müdürlüğü yapan Petreus’un çözüm formülasyonu Saddam sonrasında iktidarı teslim ettikleri Şii hükümet tarafından dışlanan ve ABD yi hedef seçen Sunni aşiretlerini içlerinde besledikleri Al Kaide yani ‘Irak İslam Devleti’ni tecrit edecek bir biçimde örgütlemekti. Sunni Awakening Council adlı yapılaşmanın özü Sünnilerin doğrudan ABD ve Irak hükümeti tarafından maaşa bağlanması ve dolaylı yoldan çıkarılan terör affı gibi pratik tedbirlere dayanıyordu. General Petreus’un ‘Foreign Policy’ dergisinde parça parça yazdığı anılarında ‘2008-2009 yıllarında Irak’ta 80 bin sünni aşiret üyesinin CIA bordrosuna bağlanarak maaş almaya başladıkları’ yazılıyor. ABD den getirilen 12 Askeri uzman ve İngiliz asker ve sivil eğitim uzmanları desteğinde yürütülen program dahilinde hapishanelerden salıverilen El Kaide üyelerinin birkaç aylık ‘rehabilitasyon’ döneminden geçtiklerini belirten General David Petreus, ‘bu dönemde çok sayıda silah arkadaşının rehabilitasyon programını ‘Terörist Üniversiteleri’ olarak nitelendirdiklerini’ kaydediyor.ABD’de basına sızan Pentagon kayıtlarına göre şimdi IŞID başı olarak bilinen ‘Halife’ Ebubekir El Bağdadi’de 2004 yılında tutuklandığı cezaevinden Petreus programı çerçevesinde 10 ay sonra salıverilip rehabilitasyona tabi tutulanlardan biri.   Güney Irak’taki Bucca kampında, Awad İbrahim Al Badry adıyla tutuklu kalan Ebubekir Al Bağdadi’nin serbest kaldıktan 2 yıl sonra Falluja çevresinde terör örgütleri kurmaya başladığı yine ABD kayıtları ve Wikilaeks belgelerinden anlaşılıyor.
                                      ‘Irak’ın oğulları’
General David Petreus’un ‘The Sons Of Iraq’ adı altında başlayan ‘reform’ programı Şii ve Sünniler arasında bir barış anlaşması olarak sunulurken 80 bin Sunni yanında çoğunluğu ABD ile çatışan Mukteda al Sadr gurubuna bağlı 20 bin Şii de maaşa bağlanıyordu. David Petreus 2003 yılında başlayan Irak savaşı ve 10 yıl sonra daha net olarak anlaşılan sonuçlarını en iyi bilen ve uygulayan asker-politikacı. Irak savaşına ilk günden Kuzey Irak’a indirilen 101. Paraşüt birliği komutanı olarak katılan Petreus, Bush döneminin sonunda Genel Kurmay Başkanı olduktan sonra Obama döneminde CIA başkanlığına atanır. ABD Dışişleri bakanı Hilary Clinton döneminde Irak-Suriye- Türkiye’yi de kapsayan bölgede bir dizi faaliyet ve gezide yer alan Petreus, 2011 yılında ABD nin Irak’tan çekilişi sırasında CIA başkanı olarak görevdedir. 2011 yılı ‘Irak’ın oğullları’nın artık ABD yi değil, Irak Şiilerini ve Suriye’yi hadef aldıkları yıldır. Suriye’de birkaç kent gösterisi ile başlayan sözde ‘Arap Baharı’nın bir yıl içinde bu ülkenin tüm Irak ve Ürdün sınırlarını kapsayan 60 bin kişilik bir El Kaide-IŞID işgaline dönüşmesi bizzat Petreus tarafından adım adım izlendi.  ABD nin Irak’tan çekilmesi sonrasında Irak hükümetinin maaşlarını kestiği ve yerel yönetimlerden uzaklaştırdığı ‘Irak’ın Oğulları’, bu kez Suudi Arabistan bordrosuna girerek Suriye’de bir ortaçağ yağma savaşına girişirler. ABD dışişleri ve General Petreus’un gözleri önünde ‘Irak İslam Devleti’ terör örgütü Bağdadi’nin liderliğindeki IŞID’a dönüşürken,ABD nin yaptığı iş bir dinci terör yuvası olan Doğu Irak-El Anbar bölgesinin 14 yüzyıllık kinini, Amerikan askerlerinin üzerine değil, Irak Şiilerine ve Suriye’ye kusmasını sağlamak oldu.
Mahir Tan       LondraPosta-Londra