işgal altında körfez ağaları

 

      İT İTE, İT KUYRUĞUNA 

Orta-Doğu’da yüzbinlerce insan 2011 yılında ‘Arap baharı’ adı altında başlayan projeler dizisi kapsamında yaşamlarını yitirdi.Milyonlarcası evinden yurdundan oldu. Bu savaşlara ‘Proxy’ ya da ‘vekaleten savaş’ deniliyor.Ortak özellik,taraflardan birinin yıkılmak yada ‘demokrasi getirilmek’ istenen ülkenin yönetimi, diğer tarafın ise ABD-İngiltere-Fransa tarafından silah ve diplomasi yoluyla beslenen Suudi Arabistan- Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi petrol zengini ülkelerin donattığı Cihadi Çete ve Örgütler olmaları. Libya,Suriye ve Yemen’de tam olarak izlenebilen bu çizgi – yukarıdan aşağıya doğru- ABD, Vahabiler,El Kaide biçiminde gerçekleşiyor. 2011 sonrasında yıkılan yada parçalanan Libya,Suriye ve Yemen hiç bir ülke ile savaşa girmediler. Bütün bu ülkeler ,Emperyal Batı Ülkelerinin hava desteği yada Suudi Arabistan’a sattıkları uçaklarla vurulan ve karada El kaide ve bağlaşık terör örgütleri tarafından kısmen yada tamamen işgal edilen ülkeler.Orta-Doğu’da İran etkisi ve Bağımsız Devletler’e karşı yürütülen iç savaşlar kampanyası ABD’nin kontrolündeki(aslında işgali altındaki) körfez ülkelerinin parasına ve yayılma hırsına dayanılarak birbiri ardına sıralanıyor. Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, gerçekte ABD ve İngiltere hava ve deniz üsleri tarafından içeriden ve dışarıdan kuşatılmış durumda.Orta-Doğu’da ‘vekaleten savaşın’ asli failleri olan Körfez emirlikleri ve Suudi Arabistan Kralı büyük ölçüde ‘vekaleten iktidar’ olarak bölgede Sünni İslam üzerinde hüküm sürüyorlar.

Vekaleten savaş; Obama doktrini

‘Arap Baharı’ 2011 yılının buluşu. O güne kadar ‘sessizce’ bekleyen Arap’lar aniden ‘demokrasi aşkıyla yanmaya’ başladılar.Libya,Suriye ve Yemen karıştı. İktidar değişiklikleri iç savaşlar dönemi başladı. Amerikalı Startejist ve Güvenlik uzmanı William Hartung, Dünya’da son 5 yıl içinde ortaya çıkan askeri gelişmeleri incelerken ABD nin Obama döneminde izlediği dış politikaya özel bir yer veriyor. Afganistan ve Irak savaşlarının yarattığı sonuçlara ve Amerikan toplumundaki tepkilere cevap olarak Obama’nın yeni savaşlara ABD nin,doğrudan, katılmasına karşı duruşunu açıklıyor. Ancak Obama döneminde ABD nin silah satışları Bush dönemine göre artıyor. Son 5 Yıl içinde ABD, 163 ülkede ‘askeri eğitim ve silah yardımına’ başlıyor. Ancak Obama yıllarının güvenlik açısından en önemli özelliği Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirliklerine silah satışında görülen ‘dev’ sıçrama. ABD nin bu ülkelere silah ve askeri malzeme satışı bu 5 yıl içinde 100 milyar doları aşıyor.Bunun ötesinde, Kanada 15 milyar, Fransa 12 Milyar ve İngiltere 8 milyar dolar ile katılıyorlar Körfez ülkelerine silah yağdırmaya. William Hartung, Orta-Doğu’nun tümüne yayılan savaşlar ile birebir zamandaş olan Suudi Arabistan silah satışlarını ‘İslamic State’ in silahları bizden’ diyerek özetliyor.

   ‘Silah Üretici ABD Eyaletleri’ 

ABD’nin Bush döneminde Amerikan askerlerini göndererek yaptığını, Obama yönetimindeki ABD, ülkelerin halklarını birbirine saldırtarak gerçekleştiriyor. Ancak Orta-Doğu’daki kan deryasında görünürde pek yer almayan güçler de var; Stratejist Hartung’a göre; ‘Beslenme Zincirinin başında Silah üreticisi Firmalar yer alıyor. Kongre’deki silah satışlarına karar veren ‘Silahlı Kuvvetler Komitesi’ her seçim döneminde yaklaşık 20 milyon dolarlık bir fayda sağlıyor kararlarından.Kongre’nin silah satışı kararlarını etkileyecek en büyük heyetler Michigan,Ohio ve Missouri gibi bölgelerden gidiyor. Bunlar Tank ve Zırhlı araç üreten fabrikalar ve St. Louise deki Boeing fabrikalarını temsilen devreye giren senatör ve kongre üyeleri. Bu fabrikaları açık tutmak ve zenginleştirmek (Suudilere silah satmak) bu bölge halkının çıkarlarını savunmak anlamına geliyor seçimlerde. Hartung ve bir dizi araştırmacı sonunda Kongrelerde bir gurup temsilcinin ortaya çıkıp ‘Suudi Arabistan bu silahlarla ne yapıyor ?’ diye soracağı tarihe kadar bu ahlaksız ticaretin süreceğini belirtiyorlar.

Mahir Tan   LondraPosta- Londra