İhsanoğlu Hilafetin kaldırılmasına karşı

  
                    
16 Şubat 2010 Cidde. Ortadaki ‘Hilafet Büyükelçisi’ olarak tanına Rashid Hussein

                 

            

                      İhsanoğlu, Hilafetin kaldırılmasına karşı 
             İhsanoğlu, Hilafet ve Şeriat üzerine
Ekmeleddin İhsanoğlu artık geçmişe ait bir siyasi kişilik sayılır Türkiye’de hızla gelişen politik hareketlenme karşısında. Ancak İhsanoğlu 10 ağustos gibi kritik bir dönemeçte Muhalefet’in ağır bir seçim yenilgisi almasında ve Erdoğan’ın siyasi geleceğini tayin etmede önemli rol oynadı. Kuşkusuz İhsanoğlu kendisini zorla Muhalefet adayı ilan ettirmediği için bu hesaplamada fatura ödeyecek kişi olmayacak. İhsanoğlu olsa olsa, 10 Ağustos sürecinde ‘takiyye’ yapmak gibi İslamcı politikacılar için sıradan sayılan bir kusur nedeniyle eleştirilebilecek.
           ‘Halifeliğin kaldırılması Ümmeti başsız bıraktı’
 Ekmeleddin İhsanoğlu’nun IOC (İslam Ülkeleri Konferansı) Genel sekreteri olarak yaptığı ‘uluslararası ün’ Türkiye’de  28 Şubat olarak bilinen dönemde geçirdiği bir yol kazasıyla başladı. İstanbul Üniversitesindeki görevine, yaptığı başörtüsü şampiyonluğundan dolayı, askeri baskı nedeniyle son verilen İhsanoğlu, 2005 yılında Türkiye’nin adayı olarak merkezi Suudi Arabistan’da bulunan OIC genel sekreterliğine seçildi. İhsanoğlu’nun 5 mayıs 2010 yılında Viyana Diplomatic Academy’de yaptığı önemli bir konuşma bizi de yakından ilgilendiriyordu. OIC Genel Sekreteri İhsanoğlu,elimizde kayıtları bulunan, konuşmasında şunları söyledi; ,‘ Müslümanlar 13 yüzyıldan beri bir ‘ümmet’ olarak yaşamışlar bu biçimde bir ‘Dünya toplumu’ olarak yer almışlardır. Ümmet her zaman Halife tarafından birliği temsil edilen bir toplumsal yapıdır. Bunların tümü Türkiye Cumhuriyetinin, 1. Dünya savaşı sonrasında Osmanlı Devleti’nin yerini almasıyla yıkılmıştır. Osmanlı Halifeliğinin 1924 te ilga edilmesi ile İslam Ümmeti başsız kalmıştır. Müslümanlar Halifeliğin kaldırılması ile tarihlerinde ilk kez kendilerini yöneten birlik yasalarından mahrum kalmışlardır. OIC işte bu boşluğu doldurmak ve onun yerine ‘birleşik bir forumu’ hakim kılmak için kurulmuştur.’
OIC Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun 5 Mayıs 2010 tarihinde Viyana’da yaptığı bu konuşma,aynı yılın şubat ayında Suudi Arabistan’da yapılan bir toplantı ile yakından ilgiliydi. 16 Şubat 2010 tarihinde ABD ilk kez olarak devlet karakteri olmayan bir yapıya ‘elçi’ adamıştı.  Başkan Obama’yı temsil eden‘special envoy’ Rashid Hussein Cidde’de OIC bünyesinde çalışmalara başlamıştı. ABD de Cumhuriyetçi  Parti ve İsrail lobisinin ‘ABD nin Hilafet Büyükelçisi’ olarak tanıttığı Rashid Hussein’in Dışişleri Bakanı Hilary Clinton ve OIC Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu tarafından yapılan bir törenle Suudi Arabistan Kralına takdiminden birkaç ay sonra İhsanoğlu Viyana’da ‘Diplomatic Academy’de Hilafet yerini tutan ‘birleşik forum’ adına yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘ümmet’e karşı işlenen Hilafeti kaldırma işleminden dolayı suçluyordu.  
2013 yılında Suudi Arabistan ile Müslüman Kardeşler arasındaki ‘cicim yılları’ nın sona ermesiyle Müslüman Kardeşler ve onların Katar’da yerleşik din alimleri ile fazla samimi ilişkileri bulunan OIC Genel Sekreteri İhsanoğlu, bir kez daha işsiz kalır. İşsizlikten ilk kez AKP tarafından Suudi Arabistan’a önerilerek kurtulan Ekmeleddin İhsanoğlu son olarak CHP-MHP tarafından Cumhurbaşkanı adaylığı ile kurtarılır.
10 Aralık Cumhurbaşkanlığı seçiminde doğal olarak başarısızlığa uğrayan İhsanoğlu’na Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sahip çıkmaya devam ediyor. Öyle ya seçimde bir PR harikası olan ‘Ekmek için Ekmel’ sloganıyla oy toplamaya çalışan İhsanoğlu,uluslararası geçmişine, bakıldığında ‘Yarı Halife’ sayılır.
Mahir Tan                    LondraPosta- Londra