İÇERİDE DEĞİL, DIŞARIDA ‘DEĞİŞİM’ VAR

      İçeride Değil, Dışarıda  ‘Değişim’ Var

 

Türkiye’de ‘değişim’ bekleyenler gözlerini ülke sınırlarının ötesine çevirmek zorunda. Anlaşılan o ki;  değişimler ancak dışarıda olacakların Türkiye’de yaratacağı etkilerle meydana gelecek.

Iç siyasette değişim bekleyenler sadece Anamuhalefet partisine baksalar bile gelişme yönünü görebiliyorlar. Tam üç kurultay dan beri CHP de Kılıçdaroğlu Başkan, Muharrem İnce Başkan Adayı. Aşağı yukarı aynı oy farkı ile Başkan Başkanlığını tazeliyor. Üç kurultay yaklaşık olarak 6 yılı alıyor.

Siyaset kadrolarında köklü bir değişiklik olmazken, Türkiye’nin çözüm bekleyen meselelerinde bile değişimler var. Örneğin ‘Kürt Meselesi’. Dış olaylar Türkiye’yi o derece yakından etkiledi ki artık Türkiye’nin bir ‘Kürt Meselesi’ bile yok. Karşımızdaki mesele ‘Kürdistan’ meselesi artık. Birincisi; Türkiye’nin kendi yurttaşları ile kültürel sorunlarını çözmesi, insan hakları, ve bazı beledi yetkilere yer vermesi olarak özetlenirken, şimdi gelinen aşamada mesele; Güney Sınırlarımızın ötesinde yerleşmiş-yerleştirilmiş bir toplumun Türkiye ile savaşı olarak sürüyor. Hala, ‘Kürt Meselesi’ diyorsanız buna, karşınızda bir hayli muhatap var demektir.

Türkiye’nin Güney ve Güney Doğu sınırları boyunca uzanan Irak ve Suriye topraklarında kurulu ve ABD nin Hava Şemsiyesi altındaki adı henüz konulmamış bir ‘Kürdistan’ ve Türkiye arasındaki düşük yoğunluktaki bir savaştan bahsediyoruz artık. ‘Kürdistan’ın Türkiye’den talebi ‘kültürel haklar’ değil, içindeki halkıyla birlikte, toprak.

Türkiye’deki Erdoğan rejimi de Kürtlerden değil ama toprakların gerçek ev sahibi olan Suriye’den toprak ve nüfuz bölgesi istiyor. Erdoğan rejimi açık bir biçimde dile getirdiği gibi, Türkiye’deki 3.5 milyon sığınmacıyı Kuzey Suriye’de şu anda SDF kontrolündeki Kuzey Suriye topraklarına ve İdlip’e yerleştirmek gibi çok iddialı bir poroje peşinde. Erdoğan’ın ‘1 Milyon insan öldürmüş Esed ile konuşmayız’ söylemi ,Türkiye’de yönetim değişmediği sürece, böyle bir olasılığın hayata geçirilemeyeceğini gösteriyor.    Bu bölgeler üzerindeki değişimler ise ABD-Rusya-Suriye-İran ve Türkiye arasındaki denge ve sürtüşmelerin yaratacağı sonuçlara göre ortaya çıkar.

Kısacası; Türkiye’nin Kuzey Suriye harekatı yakın vadede bitecek gibi değil. Yönetim şu veya bu biçimde ‘Askeri ve Milli’ söylemi ön planda tutarak sandıklar üzerinde hakimiyetini korumaya devam edecektir.

İçeride yapılan kongreler tüm olayların ‘aynen devam’ yönünde geliştiğini gösteriyor.

Demek ki ‘Düştüğümüzde’ ağlamaya bile hakkımız olmayacak.

 

Mahir Tan        Londraposta-Londra