HER 100 YILDA BİR BALFOUR ÇIKIYOR

          Her Yüzyılda bir Balfour

 

ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak tanıması ünlü Balfour deklerasyonundan tam 100 yıl sonra geldi. 2 Kasım 1917’de  İngiliz Ordusunun, Suudi Arabistan ve Ürdün Arapları ile birlikte Osmanlı Ordusunu yenmesi sonucunda işgal ettikleri Filistin topraklarını ‘İsrail’ adı verilen Yahudi nüfusa vermesinin adı idi bu Balfour Deklerasyonu. O dönemde hukuken Osmanlı devletine ait bulunan Filistin topraklarını peşkeş çeken 68 kelimelik bir mesajdan ibaret olan Balfour Deklerasyonu bir uluslararası  belge değil, Siyonist hareketin lideri Lord Rothchild’e yazılmış bir mektuptu.

Ne var ki, mektup, yazıldığı tarihte Filistin nüfusunun sadece % 12 sini oluşturan Yahudi nüfusa bu topraklara 100 yıl boyunca sahip olma olanağını verdi. Bunu sağlayan tek güç İngiliz ordusunun işgali altındaki Filistin’deki askeri durum olmuştu.

Tam 100 yıl sonra bu kez Dünya’daki en büyük emperyalist güç olan ABD Başkanı bir deklerasyon yayınlayarak ‘İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü tanıyor’. Kısaca İsrail’in başkentinin Kudüs olması bu  devletin bölge üzerindeki tüm taleplerinin onaylanmış olması anlamına gelir.

Tıpkı 100 yıl öncesi gibi Emperyal ülkelerin başındaki liderin, salt askeri üstünlüğe dayanarak, Filistin topraklarını İsrail’e peşkeş çekmesi kuşkuya yer yok ki yeni bir dönemin başlangıcında olduğumuzu gösteririr. Trump’ın damadı siyonist Kushner’i yollayarak yaptırttığı Suudi Arabistan saray darbesi sonrasında gelen Kudüs’ü İsrail başkenti olarak tanıma kararı , 100 yıl öncesinde olduğu gibi Emperyalist ülkenin Mısır,Suudi Arabistan ve Ürdünün Wahabi- Sünni halklarının desteğine dayanıyor.

         Tutar mı Tutmaz mı ?

 

Filistin topraklarında İsrail devleti kurulması bölgedeki İngiliz İşgaline dayanıyordu. 100 yıl idare etti bu denge değişik biçimler alarak. Bu dengeyi sağlamak için milyonlarca Filistin’li topraklarından sürüldü, İsrail üzerinden 3 büyük Orta-doğu savaşı yapıldı, salt İsrail güvenliği için Irak,Libya,Suriye yıkıldı, Lübnan defalarca saldırıya uğradı.

100 yıl sonra İngiltere yerine ABD konulduğunda, güç dengelerinde bir değişiklik var mı ? ABD Başkanı bu kararla  bir 100 yıl daha idare edebilir mi ?

Kuşkulu olan bu. ABD yüzyıl önce İngiltere’nin kullandığı Suudi- Mısır-Ürdün ittifakları ile  aynı dengeyi sağlayabilir mi ?   Bu pek olası görünmüyor. 100 yıl öncesine göre en önemli değişiklik o dönemde önemli bir güç olarak siyaset sahnesinde pek görünmeyen Şii toplumlarının bugün hem de silahlı olarak tarih sahnesinde yerlerini almış olmaları.

Bu kararın uygulanmasını ve gelecek olan İsrail yayılmasını önleyebilecek tek güç Şİİ toplumları ve silahlı örgütleridir. İran, Irak, Suriye ve Lübnan’da örgütlü Şii toplulukları birleşik bir savaş hattı oluşturmaları halinde çaresiz Filistin halkını kazanarak, Trump’ ın İsrail’e hediye ettiği Kudüs kararını bu ülkenin burnundan getirebilirler.  İsrail’in 100 yılda bir yapması planlanan yayılma hamleleri bu kez ciddi bir kesintiye uğrayacak gibi görünüyor.

 

Mahir Tan        LondraPosta-Londra