Hendek; PKK nın ‘Copycat’ oyunu

                Hendek ve sınır çizme politikası

Türkiye’de hendek savaşları ‘aydınlar bildirisi’ ile yeni bir boyuta taşındı. Bu bildiri GüneyDoğu Anadolu’da bir bölgede PKK ve yan örgütlerinin ilan ettiği ‘bölgesel egemenlik’ girişimine ulusal ve uluslararası temelde siyasi meşruiyet sağlama çabası olarak görünüyor. Esasen bidiride önerilen çözüm çabası da ‘Kürt siyasetinin taleplerinin gündeme alınması’. Olaylar ve talepler ise artık Kürt silahlı hareketinin çıkış ve gelişme noktasında ön planda tutulan ‘Kültürel haklar, Kollektif kültürel- siyasi haklar’ çerçevesinin tamamen dışında cereyan ediyor. Kuşkuya yer yok ki Diyarbakır, Siirt, Şırnak ve komşu illerde devam eden çatışmalar, Orta-Doğu’dan Türkiye’ye ithal edilen ‘Hendek ve Demarcation (sınır çizme)’savaşıdır. Doğrudan doğruya Irak ve Kuzey Suriye’deki Kürt silahlı örgütlerinin geliştirdiği bir yöntem olan Hendek savaşları aşağı yukarı aynı kadrolar tarafından Türkiye’ye taşındı.

                 Gücünüz yeter mi ? 

‘Demarcation’ uluslararası politikada askeri güçle de facto ‘sınır belirleme’ olarak tanımlanıyor. Daha çok 1. Dünya savaşında Fransa-Almanya sınır bölgelerinde yaşanan savaşlarda tarafların işgal ettikleri bölgeler için yapılacak Uluslararası Anlaşmalarda zemin kazanmak için ‘siperler sınırlar olsun’ politikasına ilişkin olarak yaptıkları askeri harekatlarda kullanılan bu kavram, bugünün Orta-doğu’sunda moda haline geldi. Söz konusu edilen, yabancı işgalleri, ulusal savaş yada iç savaşlar gibi nedenlerle Devletlerin fiili kontrolünden çıkan bölgelerde tarafların ‘anlaşmalar’ öncesi avantajlı pozisyonlara yerleşmeleri. Bu şartlar Suriye’nin Doğu ve Kuzey toprakları ile Irak’ın Kuzey bölgelerini tanımlayan özellikleri oluşturuyor. Bu nedenle ‘demarcation siperleri (hendekleri)’ IŞID, Peşmerge ordusu ve PYD tarafından kullanılan askeri-siyasi yöntem oldu. 2014 Yılı sonlarında Suriye ve Irak’ta başlayan IŞID- Cihadi toprak kazanımları, Batı ve Rusya müdahalelerinden sonra 2015 yılında, büyük ölçüde Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta Kürt yayılması biçiminde tersine doğru gelişmeye başladı. Uluslararası Emperyal güçlerin konjonktürel bir tercihi sonucu olarak desteğini kazandığınız bir siyasi atmosferde ‘hendekleri kazıyorsunuz’ ve hendeklerin ardındaki ‘etnik guruba’ egemenlik hakları istiyorsunuz. Kuzey Irak ve Suriye’de Kürt parti ve guruplarının uluslararası arenada dile getirmeye başladıkları ‘demarcation ve nüfus değişimi’, Türkiye’de ‘hendekler ve ardında Demokratik Özerklik’ olarak ulusal ve uluslararası bazda gündeme taşınıyor. Orta-Doğu’da Suriye meselesine sözümona çözüm bulmak için toplanacak Cenevre 3 konferanslarına yetiştirilmeye çalışılan ‘Kürt otonom bölgeleri’,Türkiye’de derin bir açmaz içinde bulunuyor. Zira ‘hendek ve Demarcation’ politikasının temel şartı; İşgal altında tuttuğunuz toprakların meşru bir devlet tarafından kontrol edilemez durumda olması.

Türkiye’de ‘açılım’ adı altında 3 yıl boyunca sürdürülen Devlet-PKK otonomi pazarlık politikası artık tarihe karıştı.IŞID yayılması ve bölge Kürt topluluklarının Batı ülkeleri tarafından silahlandırılarak ABD hava şemsiyesi altında sapık IŞID terörü üzerine salınması,bölgede ‘sahipsiz topraklar’ olgusunu yarattı. Esas olarak geçtiğimiz 2015 yılının ürünü olan IŞID kontrolündeki, eski Suriye ve Irak topraklarının, Kürt topluluklarına yağmalattırılması Türkiye’deki dengeleri de etkiledi. PKK, Hendek politikası ve onu destekleyen ‘aydınlar’ bildirisi, Türkiye toprağında binlerce insanın yaşamına mal olacak bir ‘Copycat’ oyunu içine girdiğini görmek zorunda. Hendek ve Sınır çizme oyunu için Türkiye, çok ama çok güçlü bir ülke…

 

Mahir Tan     LondraPosta-Londra