‘Hasbara’nın iki yüzü

           
CNN’in Hasbara Kurbanı müdürlerinden Jim Clancy
 
                 ‘Hasbara’nın iki yüzü
 ‘Hasbara’ İbranice ‘açıklama’ anlamına geliyor. Ne var ki Hasbara siyasi literatürde böyle basit bir anlam ifade etmiyor. Bu kelime genel olarak Siyonist propaganda ve onu yürüten İsrail devlet politikasını ifade etmek için kullanılıyor. İşte bu anlamıyla ‘hasbara’ CNN Televizyonunun en büyük isimlerinden Jim Clancy’nin işinden istifasına neden oldu. CNN in 34 yıllık görevlisi Clancy’nin işinden ayrılmasına –gerçekte atılmasına- neden olan olay bir twitter mesajından kaynaklanıyor. Paris’te Charlie Hebdo ofisinin El Kaide militanlarınca basılıp 12 kişinin öldürüldüğü terör olayını yorumlayan Jim Clancy bir twitter mesajında ‘Saldırının Charlie Hebdo’nun son sayısındaki Hz. Muhammed karikatürlerine değil, bu tartışmalı hiciv dergisinin daha önce yaptığı yayınlara ve karikatürlere bir tepki’ olarak meydana geldiğini ileri sürer. Bu yorum 2014 yılında ABD de ‘ engelli kişilerle ilgili bir organizasyon’ hakkında yaptığı yorumlar sebebiyle New York’taki ünlü ‘Yahudi Lobi gurupları’ ile arası açık olan Jim Clancy’ye Hebdo yorumu nedeniyle ‘hasbara gurupları’ tarafından twitt mesajları yağmasına yol açar. Jim Clancy’nin işinden ayrılmadan önceki son twitter mesajı ise ilginç; Clancy gelen twitter mesajlarına kısa bir cevap verir; ‘hasbara’. Yani yapılan yorumların bir yahudi propagandası olduğu. Ve ünlü Jim Clancy artık işsiz. Ancak,ABD ve İngiliz medyasında yapılan yorumlarda Jim Clancy’nin yakın bir tarihte ‘El Cezire’ de işe başlamasının sürpriz sayılmaması gerektiği ihsas ettiriliyor.
                       ‘Hasbara’ Batı ülkelerinde hakim
Charlie Hebdo olaylarının, kim tarafından ve ne amaçla yapılırsa yapılsın sonuç olarak ABD ve Batı Avrupa Ülkelerinde ‘Hasbara’tarafından  son kertesine kadar değerlendirildiği tartışma götürmez. BBC ve Fransa televizyonları son bir haftayı Paris ve Londra’nın Yahudi mahallelerinde ‘can ve mal korkusu’ içinde olduğunu iddia eden yurttaşları ile konuşarak geçirdiler. Bu mahallelerde yapılan anketler Londra ve Paris Yahudilerinin ne kadarının Başbakan Natenyahu’nun çağrısına uyarak İsrail’e göç etmeyi düşündüklerini tesbit etmeye çalışıyor. Bazı anketler göründüğünden daha anlamlı sonuçlara işaret edebilir. ABD de çok düşük olan Göç eğilimi, Londra’nın zengin Yahudi bölgesi Golders Green’de düşük ancak çalışan Yahudilerin yaşadığı Stamford Hill semtinde % 30 u aşıyor. Özetle Charlie Hebdo olayı, sonuç olarak Filistin’deki illegal Yahudi yerleşim birimleri nüfusuna oldukça paralı ve eğitimli bir artış getirebilir. En azından İsrail Başbakanı ‘Bibi’nin ‘yeni bir exodüs’ tehdidini  Batı ülkelerinde elini güçlendirecek bir koz olarak kullanacağı kesin görünüyor.
                  Müslüman Kardeşler, Davutoğlu’nu eleştiriyor.
Charlie Hebdo saldırısı ve değerlendirmeleri, bir yanda Batı ile Orta Doğu arasında kesin bir ayrım çizgisi koyarken Türkiye’de rejim için bir başağrısı daha yarattı. Paris’te saldırı sonrasında yapılan ‘je suis Charlie’ yürüyüşüne katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, radikal İslamcı guruplar dışında Müslüman Kardeşler tarafından da eleştirildi. İngiltere’de oldukça yaygın bir temele sahip olan ve Filistinli nüfus üzerinde etkin olan Müslüman Kardeşler, gazete ve sitelerinde Davutoğlu’nun Paris yürüyüşüne katılmasını ABD,Batı ve İsrail’in baskısına boyun eğmek olarak değerlendirdiler. Onun neden Fas devlet yetkilileri gibi davete katılmama yolunu seçmediğini soran gazeteler, ayrıca Davutoğlu’nun bu davranışının vaad edilen ‘Yeni Türkiye’ imajı ile ters düştüğünü vurguluyorlar. Müslüman Kardeşlere neler vaadedildiği ise şimdilik bilinmiyor.
Mahir  Tan          LondraPosta-Londra