‘FAŞİST ZİHNİYET’


                                Faşist Zihniyet

İçeriği ve biçimi değişmekle birlikte öz olarak değişmeyen bir suçlama var; Faşist Zihniyet. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün önce sonuçlanan 6. Din Şurası’nda beklenen suçlamayı yineledi; ‘Tek parti yıllarında olduğu gibi İslamı gericilik emaresi olan gören faşist zihniyet tarihe karışmıştır.Ezan sesine hasret kaldığımız dönemler, inşallah bir daha geri dönmemek üzere tarihe karışmıştır. Gerici,yobaz,takunyalı diyerek insanımızın inancı ile kavga edenler son 17 senedir hep olduğu gibi kaybetmeye mahkumdur.’  

‘Faşist’ suçlaması altında kalan  zihniyetin tarihsel olarak dökümü yapıldığında; Atatürk’lü yıllar, İsmet İnönü dönemi ve 1960 sonrası yaklaşık 20 yıllık 60 Anayasası döneminden söz edildiği  görülüyor.

Bu yıllar ‘kaybeden ve kaybetmeye mahkum olan’ güçlerin iktidar sahibi oldukları yıllar.

Cumhurbaşkanı’nın açık hedefi Atatürk ve silah arkadaşlarının Türk siyasetini yönlendirdiği yıllar. Bu dönemin dışında kalan yıllar içinde kuşkusuz ‘gri yıllar’ var. Demokrat parti ve cuntalı yıllar bu kapsamda.

Ancak Erdoğan’ın esas olarak büyük ölçüde kendi sorumluluğunda geçen son 17 yıl.

Bu dönemleri ana karakteristikleri ile birlikte çözümlerseniz, ‘ne yapmalı’ sorusuna cevap verebilirsiniz.

Ancak, bu arada gözönünde tutulması gereken nokta; süreçlerin Erdoğan’ın sandığı gibi net çizgilerle ayrışmamış olması.

Erdoğan, Atatürk yıllarını doğru biçimde tasnif edemiyor.

Zira; Atatürk ‘kaybetmiyor’ tersine kazanıyor.      

Ölümünden 81 yıl sonra, 10 kasın törenlerine, Anıtkabir görüntülerine, Cumhuriyet kutlamalarına bakarsanız kimin kaybettiğini, kimin kazanmayı sürdürdüğünü görürsünüz.

Erdoğan, bu konuşmayı, Din Şurasında yaparken, büyük bir hata ile Atatürk dönemini ve Atatürk sevgisini yanlış yere koyuyor. Böylelikle, rakibin en güçlü olduğu alanda döğüşe giriyor.Bu tutumuyla Erdoğan’ Cumhuriyet’in değil, gericik ve tarikatçiliğin safında yer alarak ‘kaybetmeye mahkum’ oluyor.        

Karşısında ‘Atatürk’ sevgisi bulunan herhangi bir güç kazanma şansını ilk ağızda kaybetmiş demektir. 

Neresinden bakarsanız bakın; Cumhuriyet gerici ve tarikatçi isyanlarına karşı kurulmuş, laik ve çağdaş yaşamı topluma mal etmiş bir rejim.

Din şurasında yani yüzlerce tarikat erbabının önünde bu konuşmayı yaparak, Laik Cumhuriyetin gücünü itiraf etmiş oluyorsunuz.

Şimdiden kaybetmeye başladınız.    

Mahir Tan       LondraPosta-Londra