Esinoğlu; Batı’cı ve İslamcı ‘kamuoyu imalatı’

Obama demiş ki…

Bülent ESİNOĞLU

Ülkemizde kamuoyu imalatı iki kaynaktan oluşturulur. Bu durum, çok açık bir gerçek olduğu halde, bir yere kadar kitleler bu gerçeği yok sayarak, haber ve yorumları izler, ülkesinde olup biteni anlamaya çalışır.

Çok uluslu şirketlerin etkisinin, üst düzeylerde olması, ülkemizde, Batı menşeili kurum ve kuruluşların varlığı, algı yönetiminin de ötesinde, ideolojik bir yapılanmayı getirir.

Kamuoyu imalatının bu şekilde olduğunu düşünürsek, Türkiye’de, Amerika’nın, Batının yapıp ettikleri ve söyledikleriyle oluşan bir kitle vardır.

Ben buna çokuluslu şirketlerle bütünleşmiş, onlar gibi düşünenler diyorum.

Bu kitlenin ülkemizdeki oy oranı %30 dolaylarındadır. Ülke kaderini etkilemeleri ise daha yüksek orandadır.

Türkiye’nin sorunlarına, Batı merkezli bir bakış açısıyla bakarlar. Batıdan gelen hiçbir şeyi eleştirmezler. Türk halkını inançları dolayısı küçümserler, dünyayı ve ideolojileri çok iyi bildiklerini sanırlar.

İkinci kamuoyu imalat merkezi ise, İslamcı siyasetin bakış açısıdır. İktidarın bakış açısıdır.

İslamcı imalat türü, Batıya her bakımdan karşıdır.

Ancak, ticaret ve menfaat söz konusu olduğunda, en az Batı merkezli düşünenler kadar çokuluslu şirketlerin yanındadırlar.

İslamcılar çıkarları söz konusu olduğunda, çok uluslu şirketleri emperyalizmin bir aracı değil de, ticaretin bir aracı olarak görürler.

Durum bu olunca, ekranlardaki, emperyalizm karşıtlığı da, işbirlikçilikte birbirinin içine girer. Solcusu(sahte), aydını kültürel olarak işbirlikçilik yaparken, İslamcısı ticaret yoluyla işbirlikçilik yapar.

Tam böyle bir ortamda, Obama Erdoğan ile ilgili bir negatif açıklama yapar. “IŞİD ile savaşı Erdoğan ile kazanamayız”

Türkiye’den bakan birisi şöyle düşünmesi gerekir; “Bana ne senin IŞİD ile savaşından, sen değil misin bölgeyi kaos’a sürükleyen, çok uluslu petrol şirketlerinin çıkarı için milyonlarca insanın ölmesine neden olan”

Çokuluslu şirketlerden yana konuşan, yani emperyalizmden yana konuşan da; IŞİD insanlık dışı laik olmayan bir örgüt, insanlık bu örgütle savaşmalıdır. Der.

Bahsettiğim %30’luk kitle için IŞİD ile savaş artık Türkiye’nin savaşı olmuştur. İslamcı için durum biraz karışıktır. Savaşsa, İslamcılığına halel getirecektir. Savaşmasa Amerika ile arası açılacaktır.

Emperyalizm adına ülkemiz artık ikiye bölünmüştür.

Böyle bir konumda sırf Erdoğan düşmanlığı yapabilmek için emperyalizmin her talebini haklı görmek gibi bir durum ortaya çıkar.

Böyle bir ortamda, Laiklik adına mücadele ettiğini sanan, bir kısım kadın da, ortaya çıkar derki;” haftada üç kez orgazm, hepimiz kaltağız” gibi küreselleşmenin çürüttüğü kadınlar, saçma sapan bir mücadelenin malzemesi olurlar.

Çok uluslu şirketlerin ülkemizdeki siyasi ve maddi varlığını fark etmeden(NATO, OECD, DB, GB, Gizli İstihbarat Antlaşmaları, vs.) olup bitenleri anlamak mümkün değildir.

Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyasi mücadele emperyalizme karşı bir mücadele değildir.

Sahte solcular, liberaller Erdoğan’a karşı olmak için, Türk ordusunun PKK’ya karşı savaşına karşı çıkamaz. Bu durumda PKK savunuculuğu yapmış olurlar ki, böyle bir siyasi partinin, bu günkü şartlarda dahi ayakta kalması imkânsızdır.

Bir sahte savaşı daha ifade edeyim. Ordunun içindeki FETO’cular, yani Amerikancılar temizlensin sözde mücadelesi var.

Bir taraftan FETO’nun gazetesi kapatıldığında, desteğe gideceksin, öte yanda da Ordumuz tamda PKK’yı temizleme noktasına gelince, ordunun içindeki FETO’cular temizlensin diyeceksin.

Ergenekon Mücadelesi sırasında neden ağzına FETO sözcüğünü almıyordun.

Yoksa sen gladyonun ordu içinde, tezgâhladığı ama başaramadığı, orduyu savaş sırasında zafiyete düşürme işinin peşinde misin?

 

11.3.2016, bulentesinoglu@gmail.com