Erol Başarık; SARAYA POLİTİKA ÖNERİLERİ

SARAYA POLİTİKA ÖNERİLERİ

17/02/2019

Sevdiğim bir İngiliz atasözü var. If you are thinking, you are responsible (Şayet bir şeyi görüyorsan, düşünebiliyorsan, onun gereğini yapmakla sorumlusun). Buradan hareketle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden beş gün sonra 20 Temmuz’da ilan edilen Olağanüstü HaL (OHAL) uygulaması ile birlikte  başlayan dönemdeki Türkiye’yi mercek altına alıyorum . 20 Temmuz 2016’dan sonra çıkarılan KHK’ler ile zaten uzun zamandır dillendirilen Başkanlık sistemi rejimine fiilen geçilmişti. 24 Haziran 2018’de yapılan Genel seçimler de Başkanlık sistemine resmiyet kazandırmış oldu.

2016 yılındaki darbe girişimi aynı zamanda ekonomide zaten mevcut olan çöküşün hız kazanmasına neden oldu. T.L. değer kaybetti. Enflasyon ve faizler arttı. AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılındanberi sıcak parayla borçlanmaya dayanan politikaların kötü sonuçları günümüzün ekonomik kriziyle ayan beyan ortaya saçıldı. Bunu Berat Albayrak’ın, AKP sözcülerinin, yandaş medyanın çizmeye çalıştığı pembe tablolarla gizleme olanağı yoktur. Tanzim satışları da çözüm değildir. Güneş balçıkla sıvanmaz.

Ana Muhalefet Partisi CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinin zayıf, beceriksiz kalmaları AKP’yi tuttuğu yanlış  yoldan geri çevirmeye faydası olmadı. Oysa yeniden Parlamento sistemine dönülmesi şarttır. Bugüne kadar ‘Aldatıldım’, ‘Kandırıldım’, ‘İstanbul’a ihanet ettik’ gibi söylemleri olan Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’yi içine battığı bataklıktan çıkarma yolunda adım atmaya davet ediyorum. Hepimizin fani olduğu dünyamızda zamanı geldiğinde tarih doğruları yazar. RTE için yazılacak en kayda değer sevap kendi kararıyla Başkanlıktan feragat ederek Parlamento sistemine yeniden dönüş  için  en kısa zamanda atacağı adım olur. Kendisi de Cumhurbaşkanı olarak görevine devam etmelidir.    

Böyle bir reformun doları 4.5 liranın altına düşüreceğine inanıyorum ki bu da sonuç olarak faizleri ve enflasyonu aşağılara çekecektir. Dış borç alımlarında ödediğimiz %7’ye kadar çıkmış olan faizler daha makul oranlara düşecektir. Çünkü ‘Tek Adam’ rejimine kıyasla demokrasiyle yönetilen ülkelerde ekonomi saygı ve güven kazanmıştır. Başkanlık sistemi Türkiye’de sürdürülebilir bir sistem değildir.

Sözü fazla uzatmadan özellikle aşağıda anlattığım ‘Güçlendirilmiş Parlamento Modeli’ başlıklı yazımın içeriğindeki model Türkiye’de uygulanırsa dünyanın en demokratik ülke yapısına kavuşmuş oluruz. ‘Demokrasiyi siyasi partilerin vesayetinden kurtaran bir modeldir’. Burada anlattıklarım Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde de ilgi gördü. Bizzat Fakültenin en yetkili şahsından duyduğuma göre ortaya koyduğum model onların da çalışmalarında tartışma konusu yapılıyor.

Parlamentoya dönüşle birlikte adalete duyulan güvensizliği ortadan kaldıracak adımlar da atılmalı, hukukla siyaseti birbirinden ayıracak düzenlemeler yapılmalıdır. Bu olmazsa olmazların ikincidir. Ekonomideki erozyonu durdurmak için de derhal üretim ekonomisine geçebilmek için neler yapılması gerektiği TBMM’de tartışmaya açılmalıdır. Üretim ekonomisi için ‘MİLLİ SEFERBERLİK’ ilan edilmelidir. Eğitimde İmam Hatip Okullarının açılmasına son verip ‘Çağdaş Eğitime’ geçilmelidir. Güçlendirilmiş Parlamento Modeli uygulandığında güçlü bir meclis zaten bütün bu zorlukların üstesinden gelecektir.

RTE’ın 31 Mart seçimlerinden önce Parlamenter sisteme geri dönüleceği müjdesi AKP’nin seçimlerde başarı seviyesini de arttıracaktır. Fakat seçim sonuçları ne olursa olsun Başkanlık sistemini rafa kaldırmak Türkiye’yi aydınlık günlere taşımak için kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Mart aynı baharın yol aldığı bir aydır. Sarayın bahar temizliği yapması ülkemiz için hayırlara vesile olacaktır. Ekonomi yeşeren çiçekler gibi açılır, ağaçlar filizlenir. Demokrasi hasret kaldığı susuz bir yaz daha geçirmez. Karamsarlığın yerini umut doldurur. Bunu başaracak tek adam saraydaki Reis’tir.

GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTO MODELİ

20/12/2011

Ben burada “Yeni Demokrasi Modeli” adıyla Mısır’a ve diğer Müslüman ülkelerine sunduğum bir projenin benzerini  Türkiye’de uygulanmak üzere aşağıya aldım. Bu model hükümet istikrarını sağlayacağı gibi, bir nevi seçim barajının yerini alarak da “Klasik Demokrasi’nin” anti demokratik zararlarını ortadan kaldıracaktır. Bu model bir kısım milletvekillerinin siyasi parti yoluyla değilde, halk içinden doğrudan seçilmelerini sağlayarak Atatürk’ün “Şahsi iradeye/idareye karşıyım.” ve ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ sözlerinin pekişmesine de yardımcı olacaktır.  Egemenlik asla bir kişinin inhisarında olmamalıdır. Demokrasiyi askeri olduğu kadar siyasi partilerin vesayetinden de korumak gerekir.

Eğer bir millet cahil bırakılmış, çağın gerisinde kalmışsa veya bir başka ülkenin esaretine boynunu uzatmışsa  o ülkenin kapıları faşizme, diktatörlüğe ve hukuksuzluğa ardına kadar açıktır. İki meclisi bir çatı altında barındıran Aktif  Demokrasi Birliği yıkıcılıkları önleyici rol oynar. Meclisin ilk önce kazanması gereken iki unsur:

1- Saygı    

 2- Güven olmalıdır.

Siyasi Partiler Demokrasinin vazgeçilmez örgütleri olmakla beraber Demokrasiyi en çok zedeleyen kuruluşlar olduğunun da altını çizmek hatalı olmayacaktır. Elinde kuvvet bulunduran kişi veya grupların iyi niyetle hareket ettiğini görmekte zorluk çektiğimizi üzüntüyle görmekteyiz. Özellikle Müslüman ülkelerde lider sultasının açıkça etkili olduğunu, iktidarı ele geçiren partiler sadece demokrasiyi değil, hukuku da ezmektedir. Bu ülkelerde Parlamentonun kendini, dolayısıyla ülkeyi diktaya götüren lidere karşı koruma refleksi zayıf kalmaktadır.

Liderlere ve siyaset adamlarına meydanı boş bıraktıran, keyfi davranışlara iten büyük yetkilerini azaltmak şüphesiz demokrasinin gücünü arttırır. Liderlerin büyük yetkileri ülke çıkarları yerine şahsi ideolojilerinin gerçekleşmesi yönünde kullandıklarına, Anayasayı ve hukuku ayaklar altına aldıklarına sıklıkla şahit oluyoruz. Günümüzdeki demokrasinin pratikte işleyişini gözden geçirmenin zamanı çoktan geçmiştir.

Klasik Parlamenter sistemde gözlemlenen odur ki Başbakanın hükümet üyeleri yani bakanlar ve Meclisteki iktidar milletvekilleri üzerinde mutlak bir hakimiyeti vardır. Lider sultası açıktır. Bu durum daha az sayıdaki muhalefetin denetim mekanizmasını etkili çalıştırmasını ve iktidar partisinin kanun dışı yollara sapmasını engellemekte aciz bırakıyor. Böylece iktidarın adeta bir ‘saadet zinciri’ni kurması kolay oluyor. Aşağıda  bu saadet zincirini kıran, ezber bozan bir model sunuyorum.. Gerçek demokrasi ‘güçlü lider, işlevsiz meclisle’ değil, ‘Güçlü Lider, Güçlü Parlamento’ ile gerçekleşir. Dürüst olmayan liderin bu modelde ayakta kalma şansı yoktur.  

Milli menfaatlerimizi savunacak bir hükümete kavuşmayı hedef almalıyız. Küresel güçlerin talimatıyla siyasete ve ekonomiye yön vermektense, kendi iç dinamiklerimizle çizeceğimiz yol haritasını takip etmeliyiz. Atatürk’ün dediği gibi ‘’Hangi ülke vardır ki yabancıların talimatıyla yükselmiştir.’’

Günümüz Türkiye’sinin adeta kurularak çalışırcasına yaşlanmış, lider sultasına boyun eğmiş, dış güçler tarafından yönlendirilen demokrasisinin yerini alacak, yukarıda önerdiğim Halk Meclisininde yer alacağı yeni ve fakat gerçekten ileri, (SÜPER) Demokrasi Modelini bütün dünyaya da iftiharla sunabiliriz.

MODELİN İZAHI

Meclisin üçte iki milletvekili normal seçimle belirlenirken, üçte biride milletin aslını temsilen çeşitli mesleklerden ismini yazdırmış bağımsız adaylar arasında yapılacak önseçim sonucu “Halk Meclisi” adıyla meclisteki yerlerini alacaktır. Örneğin meclis sayısı 600 ise, bunların 200’ü Halk Meclisi’ni oluşturacaktır. Bunların görev süreleri, hakları ve maaşları diğer milletvekilleriyle aynı olacak ve fakat 4 yıl yerine sadece iki yıl olacaktır. Bunların lider sultasından uzak gerçek demokrasinin temsilcileri olarak, bireysel fikirlerle hükümetten değil, halktan yana tavır alacakları şüphesizdir. Başarılı görülen 200 Halk Meclisi üyesi, yıl sonunda biten göreve devam etmek isterse ismini tekrar listeye koyabilir. Bütün adayların yüz kızartıcı bir hükümden mahkumiyetinin olmaması gerekir. Seçilen adayların Türkiye’de hiçbir partiye kayıtlı olmaması, varsa kaydını en az bir yıl önceden sildirmiş olması gerekir. İngiltere’de demokrasi ilk başladığında partiler yoktu. Bağımsız seçilen adaylar seçilip meclise girdikten sonra partileşme olurdu.

 

Detayları aşağıda anlatıyorum:

1- Bu listede yurt dışında 10 yıldan fazla bir süre yaşayan, üniversite mezunu ve bulunduğu ülkenin lisanını çok iyi konuşabilen adaylar olacaktır. Bunlar 200 kişilik Halk Meclisi’nin 30 üyesini teşkil eder.

2- Değişik Mesleklerden: Her kesimdan 10 üye olmak üzere 170 kişi daha seçilecektir. Örneğin Hukukçular, Profesörler, Doktorlar, Öğretmenler, Mimarlar, Dizaynırlar, Medya mensupları, İşçi Sendikaları, Endüstride çalışanlar, Esnaf, Çiftçi, Sanatkarlar, Emekli Subaylar ve Diğer Emekliler. Adaylar bağlı oldukları sendikalarca veya kendi meslek kuruluşları tarafindan belirlenir. Yeni Süper Demokrasi projesinde iki Meclis bir arada, halk adına meclise göz kulak olan Halk Meclisi üyeleri ile çalışma içinde olacaktır.  İngiltere ve Amerika’daki mahkemelerde juri heyetini oluşturmak üzere halk arasından seçilerek göreve getirilen heyete benzetebiliriz.

Bu modelin tartışılmaz avantajları vardır:

  1. Yürürlükteki anayasanın uygulamadaki bütün zaaflarını ortadan kaldıracaktır.
  2. Siyasi istikrarı sağlayacağından seçim barajına gerek kalmayacaktır. Lider sultasına son verecektir.
  3. TBMM’sinden dışgüçlerin baskısını kaldıracaktır. Demokrasi, özgürlük ve bağımsızlığın sigortası olur.
  4. Antidemokratik kanun çıkarılması önlenecektir. KHK’lerin çıkarılması önlenmiş olur.
  5. Denetim mekanizması etkili çalışacağından muhalefetin soru önergesi, gensoru, genel görüşme, meclis araştırması, meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanmasının reddi önlenmiş olacaktır.
  6. Önseçim Kanunu çıkarılır. Milletvekili dokunulmazlığı kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırlır.
  7. İktidar partisinin muhalefet üzerinde baskı kurmasını, faşizme yönelmesini ortadan kaldıracaktır.
  8. Parlamento sistemini güçlendireceğinden Meclisin gereksiz konularla vakit kaybı önlenecektir.
  9. Meclis çalışan, üreten, halkın beklentileri olan kanunların hızla çıkarıldığı dinamik hüviyetiyle, olması gereken en yüksek saygıyı hakkıyla kazanacaktır. Meclis, çeşitli katmanlarından gelen halkın kontrolu altında daha üretici ve daha verimli çalışacaktır.
  10. Super Demokrasi veya Güçlendirilmiş Parlamento diye adlandırdığım yeni model her türlü darbenin esas nedeni olan hükümetlerin verdiği sebepleri ortadan kaldıracağından darbe konusunu bir daha açılmamak üzere tarihe gömecektir.

BELEDİYE MECLİSLERİ

Yeni Demokrasi Modeli bir ülkenin parlamentosuna uygulanabileceği gibi aynı model başarıyla Belediye Meclislerinin yapılanmasında da şüphesiz büyük yararlar sağlar. Hemen bütün ülkelerin belediyelerinde görülen yolsuzlukların azalmasını sağlayacaktır. Partili meclis üyeleri yerine, şehircilik uzmanı olabilecek mimar ve mühendislerin veya toplanan vergilerin yerinde harcandığını kollayan ve gözeten hesap uzmanlarının, ekonomistlerin Belediye Meclislerinde görev alması ideal olacaktır. Eğer siyasi parti temsilcileri de olsun istenirse iktidar ve muhalefet partilerinden eşit sayıda ve meclisin yarısını oluşturacak bir katılım olabilir.

Demokrasi her insanın hakkı olan bir özgürlük yöntemidir. Yeni Demokrasi Modeli sadece Müslüman dünyasına değil, Batı demokrasilerine, hatta ‘Demokrasinin Beşiği’ olarak büyük şöhreti olan İngiltere’ye dahi yarar sağlayacak güzelliktedir. Günün sonunda lider sultasının etkisi az veya çok bütün demokrasilerde görülmektedir. 

 “Süper/Dayanıklı Demokrasi/Güçlü Parlamento Modeli”, orijinal özelliğe sahip bir ilktir.

Güçlendirilmiş Parlamento siyasi istikrar  sağlayacağından Meclisin çalışmasını da rahatlatır.

Günümüz demokrasilerine dinçlik katacak bir modeldir.

 

Saygılarımla

Erol Başarık       (Ekonomist – Reform 2000 Party’si Genel Başkanı – İngiltere